"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/823 E., 2023/1495 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/183 E., 2022/24 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; kendisinin 1953 doğumlu ve emekli olduğunu, herhangi bir işte çalışmadığını, maliki olduğu 11154 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 7 numaralı dairede eşi ve kızı ile birlikte ikamet ettiğini, 16 Mart 2020 tarihinde kullanımında olan 0505 261 1373 numaralı cep telefonunu 0536 252 46 60 numaralı hattan arayan kişinin kendisini "emniyet görevlisi Mustafa Aşık" olarak tanıttığını, davacının evinde kurulu bulunan 0242 324 5252 numaralı sabit hattan Fetö/PYD silahlı terör örgütünün örgüt elemanları arasında kriptolu haberleşme aracı olarak kullanılan bylock'a girildiğini, davacı hakkında 2016/4103 numaralı dosyada soruşturma yürütüldüğünü, görevlilerle işbirliği yapması gerektiğini, aksi halde bylock kullanımından ailecek tutuklanacaklarını bildirdiğini, bu konuşmalarda davacının "ben sizin polis olduğunuzu nereden bileyim" diye sorduğunu, bunun üzerine karşı tarafın "155 polis imdat telefonunu arayıp Mustafa Aşık adında görevli olup olmadığını sorabilirsin" cevabı verdiğini, davacının 155'i aradığında görüştüğü kişinin Mustafa Aşık isminde personelin olduğunu teyit ettiğini, bunun üzerine ikna olduğunu, davacıyı arayan kişinin daha sonra 17.03.2020 tarihinde tekrar arayarak "bankada, tapu ve diğer kamu kurumlarında fetöcülerin olduğunu ve bunları yakalamak için operasyon yapıldığı, operasyonun çok gizli olduğunu, kimseye bilgi vermemesi gerektiğini" söyleyerek davacıyı korkuttuğunu, davacının oturmakta olduğu dairenin operasyon kapsamında hayali olarak satılıp operasyon sonrasında kendisine iadesinin yapılmasını kabul etmesini sağladığını, davacıya Arena Gayrimenkul adlı işyerini arayıp satışının yapılmasını talep etmesi gerektiğini bildirdiğini, davacının bu talimat doğrultusunda Arena Gayrimenkul adlı iş yerinde Soner isimli kişi ile görüşerek dairesine ait bilgileri vererek 430.000,00 TL'den aşağı olmamak üzere dairesini satacağını bildirdiğini, davacının corona virüsü nedeniyle evden çıkıp satış işlemi yapamayacağını söylemesi üzerine karşı tarafın Arena Gayrimenkul adlı iş yerinde çalışan ... isimli kişiye vekalet vermesi durumunda bu vekaletname ile hayali satış işleminin yapılabileceğini belirttiğini, bunun üzerine Antalya 1. Noterliğinin 24.03.2020 tarih ve 12989 yevmiyesine kayıtlı vekaletnamenin düzenlendiğini, bu vekaletnameye dayalı olarak 31.03.2020 tarihinde davalı adına devir ve tescil işleminin yapıldığını, satış sonrası Arena Gayrimenkul sahibi tarafından 430.000,00 TL davacıya getirildiğinde, karşı tarafın arayıp paralar üzerinde parmak izi incelemesi yapılacağını, daha sonrasında taşınmazı tekrardan kendi üzerine alabileceğini söylemesi üzerine, davacının buluşma yerine giderek parayı teslim ettiğini, sonrasında davacının kendisini sürekli arayan numaradan telefonu aradığında telefonun kapalı olması üzerine dolandırıldığını anladığını, bunun üzerine Antalya Emniyet Müdürlüğünde soruşturma başlatıldığını, davacının dolandırıldığı iddiasıyla kolluğa başvurduktan sonra taşınmazı yeni alan davalı ile görüşüp taşınmazı satın aldığı ücretin ödenerek iade etmesini istediğini, davalının "taşınmazı oldukça düşük bir bedel ile satın aldığını ve iade etmeyeceğini" beyan ettiğini ileri sürerek dava konusu 11154 ada 3 parselde kayıtlı 7 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davaya konu taşınmazı sahibinden.com isimli internet sitesinden gördüğünü ve ilandaki 0532 203 57 70 nolu telefonu arayarak evin satışına aracılık eden emlak danışmanı Soner isimli bir şahıs ile görüştüğünü, sonrasında Soner isimli şahıs ile evi görmeye gittiğini, o sırada evde olan davacı ile bizzat görüştüğünü ve taşınmazı beğenmesi üzerine taşınmazın 448.000,00 TL karşılığında satış işleminin yapılması hususunda anlaştığını, anlaşma üzerine davalı ile Arena Gayrimenkul adına ... arasında Cayma Akçesi başlıklı bir sözleşme imzalandığını, söz konusu anlaşma sonrasında tapu devrini alabilmek için beklemek zorunda kaldığını, taşınmazın satıcısı olan davacının 65 yaş üstünde olması ve 65 yaş üstü kişilerin coronavirüs tedbirleri kapsamında sokağa çıkması yasak olduğundan tapu devrinin gerçekleştirilemediğini öğrendiğini, davacının dava dilekçesindeki iddialarını kabul etmediğini, davacı tarafın iyiniyetli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, davanın reddine dair talebinin kabul edilmeyerek davanın kabulü yönünde hüküm tesis edecek olması halinde TBK'nın 37/2. maddesi uyarınca iyiniyetli olarak satın almış olduğu taşınmaza ilişkin uğradığı tüm zararların hesaplanarak tüm bu tutarların zararların meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek faizleriyle birlikte davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, ödemenin yapılması halinde tapu devrinin gerçekleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla
; Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/345 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; davacının dava dışı üçüncü kişiler tarafından iradesinin fesada uğratıldığı, dava konusu taşınmazın iyi niyetli davalıya satışının sağlandığı, taşınmaz bedelinin ise dava dışı üçüncü kişiler tarafından davalıdan alındığının tespit edildiği, dosya kapsamı, tanık beyanları ve davalı asilin 23.12.2022 tarihli duruşmadaki beyanı dikkate alındığında; korkutma halinin sona ermesinin akabinde davacının şikayette bulunduğu, tapu devrinden iki gün sonra davalının karakola davet edildiği, taşınmazın irade fesadı hallerinden olan korkutma sonucunda üçüncü kişiler tarafından devrinin sağlandığını öğrendiği, davacının satış bedelini ödeme suretiyle taşınmazı iade almak istediğini davalıya beyan ettiğinin görüldüğü, her ne kadar davalı iyi niyetli olsa da devirden çok kısa süre sonra taşınmazın korkutma haliyle devrinin sağlandığını öğrendiği, davacının taşınmaz bedelini devirden çok kısa süre sonra iadeye hazır olduğunu beyan etmesi karşısında TMK'nın 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı dikkate alındığında davalının bu hususları kabul etmemesinin yerinde görülmediği, davalının taşınmazın satış bedeli ve emlakçı komisyonu için ödediği 448.000,00 TL ile 3.600,00 TL tapu harcı bedeli üzerinden toplam 451.600,00 TL'nin birlikte ifa kuralı gereği depo edilmesine karar verildiği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/345 E. sayılı dosyasında davacının iradesinin fesada uğratıldığı hususunun sübut bulduğu, dava dışı 3. kişi hakkında yargılama yapılarak, verilen cezanın kesinleştiği, dolayısıyla davalı adına oluşan tescilin yolsuz hale geldiği, davalının tapu devrinden 2 gün sonra karakoldan aranılarak tapunun davacının dolandırılması suretiyle devrolunduğu hususunu öğrendiği, davacının tapuyu iadesi ile satış bedelini davalıya ödemesi yönündeki teklifini kabul etmediği, Tapu Sicil Müdürlüğünden gelen akit tablosundan tapu harcının 3.600,00 TL olarak iki ayrı şekilde tahsil edildiği, 3.600,00 TL'nin alıcı (davalı) tarafından ödendiği bilgisinin bulunduğu, bu anlatımlar doğrultusunda, davacı tarafça depo edilen emlakçı komisyonu bedeli, taşınmaz bedeli ve tapu akit tablosunda davalı tarafça ödendiği belirtilen tapu harcı toplamının davalıya ödenmesi ve tapunun iptali yönünde verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı, davalının, davacının teklifini kabul etmeyerek bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği, yargılama giderlerinden sorumlu olmasında da usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesi ile; davacının, davalının verdiği taşınmaz satış bedelinin emlakçılar tarafından kendisine teslim edildiğini dava dilekçesinde açıkça kabul ettiğini, bu nedenle satış bedelinin davalı tarafından davacı tarafı dolandırdığı iddia edilen 3. kişilere teslim edildiği anlamını doğurabilecek İlk Derece Mahkemesinin tespitini kabul etmediklerini, davacının korkutularak iradesinin sakatlandığı hususunun doğru olmadığını, davacının ileri sürdüğü dolandırıcılık olayı ile gerçekleştirilen satış arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığını, davacının dolandırıcı olduğunu iddia ettiği kişilerin kendisi ile irtibat kurduğu tarihten 8 gün sonra vekaletname düzenlettirdiği, 15 gün gibi uzun süre geçtikten sonra taşınmazın devrolunduğu gözönüne alındığında, davacının dolandırıcı olduğunu ileri sürdüğü kişilerin hakimiyet alanı içerisinde olmadığının anlaşıldığını, davacının beyanlarında 430.000,00 TL tutardaki satış bedelini aldığı hususunda bir itirazının bulunmadığını, davacının satış bedelini 3. bir kişiye vermiş olmasının davalıyı bağlamadığını, davacının uğradığı bir zarar var ise bu zararı zarara uğratan 3. kişilerden tazmin yoluna gitmesi gerektiğini, davalının ödediği 430.000,000 TL'nin 25.592,50 TL emlak komisyonu ve tapu masraflarını kapsamadığını, davacı tarafın dolandırıcılık iddiasına ilişkin kendi rızası ile parayı teslim ettiği şahsın yakalandığının Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/345 E. sayılı dosyasından anlaşıldığını, bu eylemde kusuru olmayan davalıya husumet yöneltilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalının taşınmaz bedelini bankadaki parasını TL'ye çevirerek davacı tarafa ödediğini, Mahkemece kur farkından doğan zarar talebinin reddine karar verildiğini, bunun yanında 7.592,50 TL tutarındaki tapu masraflarının davalı tarafından karşılandığı hususunun gözardı edilerek alıcıya yüklenen 3.600,00 TL tapu harcının davalıya ödenmesine karar verildiğini, davacı tarafın 3.600,00 TL ödediğine ilişkin iddiasının bulunmadığını, davalı tarafından ödenen 7.592,50 TL harç ve masraflara ilişkin davacı tarafın itirazı bulunmadığını, ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş faiziyle birlikte ödenme talepleri hakkında bir hüküm kurulmadığını, yargılama konusu davaya davalının sebebiyet vermiş gibi yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstinaf Mahkemesince istinaf sebeplerinin yeterince irdelenmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, korkutma hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 11154 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki mesken vasıflı 7 nolu bağımsız bölüm davacı ... adına kayıtlı iken, davacının Antalya 1.Noterliğinin 24.03.2020 tarihli ve 12989 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği dava dışı ... isimli şahıs tarafından 31.03.2020 tarihli satış işlemi ile davalı ...'a temlik edildiği, davacının yapılan satış işleminin iradesinin fesada uğratılmak ve tehdit edilmek suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemi ile eldeki temyize konu davayı 10.04.2020 tarihinde açtığı, Antalya 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/345 Esas, 2021/23 Karar sayılı dosyasında katılan sıfatıyla davacı ...'ın, sanık sıfatıyla İbrahim İnönü isimli şahsın yer aldığı, eldeki temyize konu dosyada dava konusu olayla ilgili olarak "Kişinin kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık" suçundan yapılan yargılama sonucunda İbrahim İnönü'nün mahkumiyetine karar verildiği ve söz konusu kararın 04.02.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; TBK'nın 37. maddesine göre bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nın 38. maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir (TBK madde 39). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
Somut olaya gelince; tüm dosya kapsamı, dinlenen tanık beyanları ve ceza dosyasının bir arada değerlendirilmesi neticesinde davalı ... Suliyev'in dolandırıcılık işlemine katıldığına ve dava konusu taşınmazın devrinde davacının iradesinin fesada uğratılması konusunda herhangi bir eyleminin bulunduğuna ilişkin bir tespitin bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde açıkça, satış işlemi sonrası kendisine teslim edilen 430.000,00 TL bedeli kendisini telefonla arayan kişilerin yönlendirmesi üzerine, onların söylediği kişilere teslim ettiğini bildirdiği anlaşılmakla; 6100 sayılı HMK’nın 190. ve 4721 sayılı TMK’nın 6. maddeleri uyarınca davalı yönünden iddianın ispatlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle davalı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davalıya iadesine,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.