Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1457 E. 2025/1997 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya ile zilyetliğe dayalı olarak tapu kaydına tescili istemine karşı Hazine'nin itirazı.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın ne sebeple tescil harici bırakıldığı, imar planına ne zaman alındığı ve imar-ihyaya muhtaç olup olmadığı hususlarının yeterince araştırılmadığı, taşınmazın niteliğinin doğru tespiti yapılmadan eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1327 E., 2024/149 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/566 E., 2022/296 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesi ile; Kahramanmaraş ili, Dulkadiroğlu ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici bırakılan 7.834,24 m2'lik taşınmazın 40 yılı aşkın süredir babasından kalıp nizasız fasılasız davacının zilyetliğinde olduğunu belirterek imar-ihya ve zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine göre davacı adına tapuya tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bölge Adliye Mahkemesinin, imar planı içerisinde kalıp kalmadığı, zilyetlik süresinin tamamlanıp tamamlandığı belirlenmeden karar verilmesinin isabetsiz olduğuna değinilerek verilen kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda fen bilirkişi raporunda (A1) ve (A4) harfleri ile gösterilen alanların 2014 yılı imar tarihi dikkate alındığında tarımsal olarak 24 yıldır kullanıldığını, (A2) ve (A3) harfli taşınmazların ise imar planına göre imar yolunda kaldığını, anılan taşınmazlar bakımından davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle (A1) ve (A4) harfleri ile gösterilen davanın kabulüne ve davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, (A2) ve (A3) harfli taşınmazların ise mülkiyetinin tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yörede 2014 yılında yapılıp kesinleşmiş imar planı bulunduğu 25.02.2022 tarihli ek fen bilirkişi raporuna göre imar planında (A1) ve (A4) harfli alanların ayrık nizamlı konut alanında, (A2) ve (A3) harfli alanların imar yolunda kaldığı, TMK’nın 713/4 ve 5. maddeleri uyarınca gerekli ilanların yapıldığı, davacının senetsizden edindiği taşınmaz bulunmadığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, hava fotoğrafı incelemesi dikkate alındığında taşınmazın 1980'li yılların başından beri davacı tarafından ev ve bahçesi olarak kullanıldığı, sayılan hususlar ve Yerel Mahkemenin hüküm gerekçeleri de dikkate alındığında hükmün usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, istinaf itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesine göre esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; kararın haksız ve yersiz olduğunu, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, tesis kadastro çalışmasının 1961 yılında kesinleştiğini, taşınmazın ne sebeple tescil harici bırakıldığı ve imar durumunun yeterince araştırılmadığını, yörede 2008 yılında yapılmış imar planı bulunduğunu bu tarih dikkate alınarak araştırma yapılması gerektiğini, Mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu, davacının taşınmazda Kanun'un aradığı şartlarda kesintisiz zilyetliğinin ve Yasa'nın aradığı imar-ihya faaliyetinin bulunmadığını, ağaçların 20 yaşından küçük olduğunu, daha öncesinde tarla olarak kullanıldığına dair delil ve emare olmadığını belirterek açıklanan ve re'sen ele alınacak nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

Kahramanmaraş ili, Dulkadiroğlu ilçesi, ... Mahallesinde 1961 yılında yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakılmış olup paftasında tescil harici olarak gösterildiği anlaşılmıştır.

Mahkemece, taşınmazın imar planına alındığı 2008 yılına ait imar planında onama paftası ve meclis kararı bulunamadığından revize uygulama imar planının onaylandığı tarih olan 2014 yılı zilyetlik iktisap süresi esas alınarak 2014 yılına kadar imar-ihya suretiyle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de taşınmazın ne sebeple tescil harici bırakıldığı, 2008 yılına ait imar planının neden hükme esas alınmadığı ve imar-ihyaya muhtaç olup olmadığı noktasında yapılan değerlendirmenin yeterli bulunmadığı anlaşılmaktadır.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi gereğince, imar-ihyaya muhtaç olan taşınmazların onaylanmış imar planı kapsamında kalması halinde onay tarihine kadar imar-ihyasının tamamlanmış ve devamında 20 yıllık zilyetlik süresinin doldurulmuş olması halinde kişiler adına tesciline karar verilebileceği tartışmasızdır. Esasen bu yön Mahkemenin de kabulünde olup çözümlenmesi gereken husus, taşınmazın ne olarak tescil harici bırakıldığı ve öncesinin imar-ihyaya muhtaç olup olmadığı noktasında bulunmaktadır. Zira aynı madde kapsamı uyarınca, öncesinde imar-ihyaya muhtaç bulunmayan boş (hali) arazilerin zilyetlikle tasarruf edilmeye başlanması ve sürdürülmesi halinde 20 yıllık zilyetlik süresinin imar planının onaylandığı tarihe göre değil, ihdas ya da dava tarihine göre belirlenmesi gerekecektir.

Somut olayda; hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda tesis kadastrosu sırasında taşınmazın ne amaçla tescil harici bırakıldığının belirtilmediği bildirilmiş ise de mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, bor arazi iken kullanıma hazır hale getirildiği, 1981 yılında da davacının taşınmaz üzerine şu anda kullanmakta olduğu evi yaptığı, bu şekilde taşınmazı evi ve bahçesi olarak kullanmaya başladığı, çekişmeli taşınmazın taşlık, kayalık, çalılık gibi imar-ihya gerektiren yerlerden mi yoksa köy içi boşluk mu olduğu hususunun açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın tescil harici bırakılma nedeni Kadastro Müdürlüğünden sorularak Harita Genel Müdürlüğü WEB sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden, bu fotoğraflardan yararlanılarak üretilmiş memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları ise ilgili kurumlardan getirtilmeli, komşu taşınmazlara ait kadastro tutanakları, hükmen oluşmuş iseler mahkeme dosyaları celp edilmelidir.

Bundan sonra, mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, inşaat mühendisi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, özellikle taşınmazın öncesinde imar-ihya gerektiren (taşlık, kayalık, çalılık) yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle oluşan çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

Ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan nizalı taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, değerlendirme tarihi açıkça yazılmak suretiyle üzerinde bulunan ağaç türü ve yaşlarını belirten, imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeler şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmaz ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip üzerine taşınmazın sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; Mahkeme hakiminin, taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalıdır.

İnşaat mühendisi bilirkişisinden değerlendirme tarihi belirtilmek suretiyle taşınmaz bölümü üzerinde bulunduğu belirtilen evin yaşı ve niteliği hakkında rapor alınmalıdır.

Jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle ve temin edilebilecek en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, taşınmazın taşlık-çalılık gibi imar-ihyaya muhtaç olan yerlerden mi yoksa boş (hali) nitelikte mi bulunduğu, imar-ihyaya muhtaç yerlerden olması halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren başladığı hususlarında ayrıntılı rapor düzenlemesi istenilmelidir.

Fen bilirkişisine keşfi takibe, bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor düzenlettirilmeli; bundan sonra, taşınmazın öncesine ait niteliği doğru şekilde belirlenerek imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar planına alınış tarihi olan 2008 yılına kadar gerçekleşmesi gerektiği, imar-ihya gerektirmeyen yerlerden olması halinde 20 yıllık zilyetlik süresinin dava tarihine kadar gerçekleşmesi gerektiği dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek taşınmazın öncesine ait niteliği doğru şekilde belirlenmeksizin eksik araştırma ile karar verilmiş olması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.