Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1854 E. 2024/3030 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan, evvelinde sazlık ve bataklık vasfında olan taşınmazın zilyetlikle iktisap edilip edilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Sazlık ve bataklık vasfındaki taşınmazların 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca zilyetlikle iktisap edilemeyeceği gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/377 E., 2023/620 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilâmına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili; hudutları dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmaz bölümünün evvelinde 539 sayılı kadastro parselinin bir bölümü olduğunu, 539 parsel sayılı taşınmazın tespitine itiraz edilmesi üzerine, Tapulama Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 539 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün tescil harici bırakılmasına karar verildiğini, dava konusu taşınmaz bölümünün de hükmen tescil harici bırakılmış olan kısımda bulunduğunu, oysa dava konusu taşınmaz bölümünün davacı tarafından 1956 yılında ... ve varislerinden satın alındığını, taşınmazın davacı tarafından imar-ihya edildikten sonra günümüze kadar kullanıldığını, davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek dilekçe ekindeki krokide 31 sıra numarası ile gösterilen 36.411,00 metrekare miktarındaki dava konusu taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, Tapulama Mahkemesinin 1984/1 Esas, 1986/329 Karar sayılı karari ile dava konusu taşınmazın o zaman yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 2 nci maddesi uyarınca tapulama harici bırakıldığını, Mahkemece dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda araştırma yapılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın Ankara İl Mera Komisyonunun 21.03.2008 tarih ve 2008/11 sayılı kararı ile mera olarak sınırlandırıldığını ve ihdasen Hazine adına tesciline de izin verilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Karailyas Köyü Tüzel Kişiliği cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın Devlete ait olduğunun davacı tarafından bilindiğini, buna rağmen taşınmazın 1990’lı yıllarda bozularak tarıma elverişli hale getirildiğini, kaldı ki dava konusu taşınmaz bölümü ile çevresinde evvelinden beri kullanım olmuş olsaydı taşınmazların hükmen tescil harici bırakılmayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.

3. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemece dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda araştırma ve inceleme yapılması, taşınmazın bulunduğu yerin imar planı kapsamında kalıp kalmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

4. Dahili davalı ... Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; tescil harici bırakılan alanların imar planı hazırlanırken rezerv alan niteliği taşıdığını, özel mülkiyete geçmesi durumunda kamu yararına kullanılamayacağını, davacının dava konusu taşınmazı 20 yıldan beri kullanmadığını, imar ihya olgusunu ispatlaması gerektiğini, davacının zilyetliği ve süresinin hava fotoğragları ve ortofotolarla kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 31.03.2016 tarihli ve 2010/164 Esas, 2016/237 Karar sayılı kararıyla; davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, dava konusu edilen yerin, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü olduğu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi tarafından dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme sonucunda dava konusu taşınmaz bölümünde 1971, 1978 ve 1991 tarihli hava fotoğraflarında kullanım olduğu, ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan rapora göre toprak derinliği, taşlılık oranı, eğimi ve komşu parsellerle toprak özelliği karşılaştırıldığında, taşınmazın 2. sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, taşınmazın 1971 yılında imar-ihya edilerek dava tarihine kadar davacı tarafından zilyet edildiği, tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmaz bölümünde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu taşınmazın sulu arazilerden olduğu da dikkate alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişi Cengiz Dağdelen tarafından tanzim edilen 20.01.2016 tarihli krokili ek raporda (A) harfiyle gösterilen 40.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne yeni parsel numarası verilerek davacı adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.07.2020 tarihli ve 2016/16306 Esas, 2020/2536 Karar sayılı kararıyla; tapusuz taşınmazın tescili davasında yasal hasım olan Ankara Büyükşehir Belediyesinin davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmadığı gerekçesiyle Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı bozulmuştur.

B. Mahkemece Birinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 17.05.2021 tarihli ve 2021/2 Esas, 2021/126 Karar sayılı kararıyla; bozma ilâmına uyularak taraf teşkilinin sağlandığı, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi tarafından dosya arasına aldırılan hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava konusu taşınmaz bölümünde 1971, 1978 ve 1991 tarihli hava fotoğraflarında kullanım olduğu, ziraat mühendisi bilirkişiden aldırılan rapora göre toprak derinliği, taşlılık oranı, eğimi ve komşu parsellerle toprak özelliği karşılaştırıldığında, taşınmazın 2. sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, taşınmazın 1971 yılında imar-ihya edilerek dava tarihine kadar davacı tarafından zilyet edildiği, tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmaz bölümünde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunun anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu taşınmazın sulu arazilerden olduğu da dikkate alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişi Cengiz Dağdelen tarafından tanzim edilen 20.01.2016 tarihli krokili ek raporda (A) harfiyle gösterilen 40.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne yeni parsel numarası verilerek davacı adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 17.05.2021 tarihli ve 2021/2 Esas, 2021/126 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 06.07.2023 tarihli ve 2023/966 Esas, 2023/4070 Karar sayılı ilâmı ile; dava konusu taşınmazın 1950 yılındaki kadastro çalışmaları sırasında mülkiyetinin ihtilaflı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle “sazlık ve tarla” vasfıyla tespit edildiği, Tapulama Mahkemesinin 30.10.1986 tarihli, 1984/61 Esas, 1986/329 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 539 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (E1) harfi ile gösterilen bölümünün sazlık ve bataklık vasfında olduğu gerekçesiyle bu bölüme ilişkin kadastro tespitinin iptali ile Tapulama Kanunu’nun 2 nci maddesi uyarınca tescil harici bırakılmasına karar verildiği, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 06.11.1987 tarihli ve 1987/2030 Esas, 1987/25869 Karar sayılı kararıyla; “dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (E1) harfi ile gösterilen bölümünün Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sazlık ve bataklık yerlerden olduğu ve halen dahi bu bu karakterini muhafaza ettiği” gerekçesiyle onanmasına karar verildiği; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 23.02.1990 tarihli, 1988/971 Esas, 1990/2088 Karar sayılı kararıyla, hükme yönelik karar düzeltme itirazlarının reddedildiği, dava konusu edilen taşınmaz bölümü, Sakarya Nehri’nin kenarında bulunan ve az yukarıda açıklandığı şekilde hükmen tescil harici (Tapulama Mahkemesince hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda “E1” harfi ile gösterilen) bırakılmış olan yerde bulunduğu, bataklık ve sazlıkların imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılamayacağı, dava konusu taşınmaz bölümünün geldisi olan 539 sayılı kadastro parselinin tespitine itiraza ilişkin Tapulama Mahkemesi dosyasının kapsamına ve Tapulama Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında yürürlüğe giren 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9 uncu maddesinin (e) fıkrasında bulunan düzenlemeye göre, evveli sazlık olan dava konusu taşınmaz bölümünde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmayacağı gerekçesiyle Mahkemenin 17.05.2021 tarihli ve 2021/2 Esas, 2021/126 Karar sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 30.11.2023 tarihli ve 2023/377 Esas, 2023/620 Karar sayılı kararı ile; ikinci bozma ilâmına uyularak bilirkişi raporlarıyla tespit edildiği üzere dava konusu edilen 539 parsel sayılı taşınmazın Sakarya Nehri kıyısında kalan bölümlerinin sazlık ve bataklık vasfında olduğu, çalışmalara rağmen ıslah edilemediği, bataklık ve sazlıkların imar-ihya veya kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Tapulama Mahkemesince yapılan yargılama sırasında yapılan 1974, 1978 ve 1982 yılındaki keşifler sırasında dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarına itibar edilemeyeceğini, eldeki davada yapılan 20.10.2014 tarihli keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarına itibar edilememesinin hukuka aykırı olduğunu, mahalli bilirkişi Recep Demirel'in keşifteki beyanına istinaden dava konusu taşınmazın ıslah edilerek 1989 yılında beri tarım arazisi olarak kullanıldığını, dava konusu taşınmazın Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ilân edilmiş tescilli sulak alanlar listesinde de bulunmadığını, tekrar toprak analizi yapılarak taşınmazın vasfının tespit edilmesi gerektiğini belirterek Mahkemenin 30.11.2023 tarihli ve 2023/377 Esas, 2023/620 Karar sayılı kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası,

2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesinin birinci fıkrası,

3. 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 2 nci maddesi ve 9 uncu maddesinin (e) fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 inci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Temyiz karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.