"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/320 E., 2021/43 K.
HÜKÜM : Asıl Dava Kabul-Birleştirilen Dava Ret
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istekli asıl davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Asıl davada kararın bir kısım davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairenin 18.05.2017 tarih, 2014/19127 Esas, 2017/2734 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ve asıl davada bir kısım davalılar ... ve ... tarafından açılan 2019/253 Esas sayılı davanın asıl dava ile birleştirilmesine karar verildikten sonra asıl davanın kabulüne birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, karar asıl davada davalı-birleştirilen davada davacılar, asıl davada davacılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla dosya tetkik olunarak gereği görüşüldü:
Asıl davada davacılar, dava konusu 108 ada 1, 109 ada 3, 111 ada 6, 163 ada 28,46, 74 ve 87 parsel sayılı taşınmazların davalılar ile ortak mirasbırakanları ...’tan intikal ettiğini, davalılardan ...’nın hileli davranışları sonucu taşınmazlardan kendilerine de verileceği düşüncesiyle aralarında adi yazılı miras taksim sözleşmesi yaptıklarını ve sözleşme uyarınca taşınmazların davalılardan ..., ... ve ... adlarına tescil edildiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların mirasbırakan ...’in tüm mirasçıları adına tescilini istemişlerdir.
Birleştirilen 2019/253 Esas sayılı davada davacılar ... ve ... vekili; asıl davaya konu 7 parça taşınmaz ile 107 ada 4 ve 111 ada 3 ve 163 ada 68 parsel sayılı taşınmazlarda çocuksuz ölen ...'a ait payın tüm mirasçılar adına tespit edildiğini ancak 25.03.1996 tarihli .... Noterliğinde düzenlenen vasiyetnameye göre mirasbırakan ...'ın taşınmazlardaki 1/2 payını eşi olan davacı ... ve yeğeni olan davacı ...'a bıraktığını, İstanbul Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/633 Esas, 1999/530 Karar ve 1999/978 Esas, 2000/1076 Karar Sayılı kararları ile vasiyetnamenin tenfizine karar verildiğini, kadastro çalışmaları sırasında vasiyetnamenin tenfizine ilişkin kararların dikkate alınmadığını ve ...'a ait payların tüm mirasçıları adına tespit edildiğini, ayrıca davacı ...'ın bir kısım ... mirasçısı ..., ..., ...ve ...'a kalan taşınmazları satış bedelini ödeyerek aldığını ileri sürerek asıl davaya konu 7 parça taşınmaz ile 107 ada 4 ve 111 ada 3 ve 163 ada 68 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakan ...'a ait olan ve davalılar adına kayıtlı payların iptali ile davacılar adına 1/2 oranında tescilini talep etmiştir.
Mahkemenin 19.06.2014 tarih, 2011/360 Esas, 2014/211 Karar sayılı kararı ile; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmiştir.
Asıl davada, kararın bir kısım davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairenin 18.05.2017 tarih, 2014/19127 Esas, 2017/2734 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ve asıl davada bir kısım davalılar ... ve ... tarafından açılan 2019/253 Esas sayılı davanın asıl dava ile birleştirilmesine karar verildikten sonra asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiş, karar asıl davada davalı-birleştirilen davada davacılar, asıl davada davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş, dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Daireye gönderilmiştir.
Bilindiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında Bölge Adliye Mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin, yine aynı maddenin ikinci fıkrasında ise Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine istinaf yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 427 ilâ 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, yani bu kararlara ilişkin dosyaların Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemeyeceği belirtilmiştir.
Bu durumda 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen kararlar, kanun yoluna başvurma tarihi ne olursa olsun 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 ilâ 444 üncü maddelerindeki temyize ilişkin hükümlere tabi olup dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir.
Buna karşılık, 20 Temmuz 2016 tarihinde ve sonrasında verilen temyiz incelemesinden geçmeyen kararlara karşı kanun yoluna gidilmesi halinde ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ilâ 360 ncı maddelerindeki istinafa ilişkin hükümlerinin uygulanması için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi zorunlu olup daha önce Yargıtay denetiminden geçen asıl davanın “istinaf” kanun yoluna tabi olmadığı açık ise de birleştirilen 2019/253 Esas sayılı dava ile ilgili daha önce Yargıtayın bir denetiminin bulunmadığı gözetildiğinde, birleştirilen davanın ''istinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davaların birleşmekle bağımsız dava olma özelliğini kaybetmedikleri gözetilerek ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılan birleştirilen 2019/253 Esas sayılı dava dosyasının istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi, sonucunda verilen kararın temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi (birleştirilen dosyada verilen karar temyiz edilmese dahi temyize tabi olan asıl davanın gönderilmesi) için dosyanın Mahkemesine iadesi gerekmektedir.
KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın Espiye Asliye Hukuk Mahkemesine TETKİKSİZ İADESİNE,
05.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi