"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/3048 E., 2023/2605 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/4 E., 2021/142 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mülkiyeti kendisine ait olan 725 ve 726 parsel sayılı taşınmazları, davalılardan ...'ın sahibi ve yetkilisi olduğu şirkete ait 331 ada 20 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki tüm takyidatlardan ari bir şekilde davacıya devri ve bir miktar da para karşılığında ve aralarında düzenlenen sözleşme gereğine davalıya devrettiğini, davacının sözleşmesel yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini fakat davalının davacıya devrettiği taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmadığını ve bu ipotek bedelinin de davacı tarafça ödenmek durumunda kalındığını, öte yandan davalı ...'in davacıdan bu sözleşme karşılığında devraldığı iki taşınmazı devirden bir gün sonra diğer davalı ...'e tapuda satış göstererek devrettiğini, bu devrin muvazaalı olduğunu ve davacıdan mal kaçırma gayesi güttüğünü ileri sürerek dava konusu 725 ve 726 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmaz bedellerinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Büyükçekmece mahkemeleri olduğunu, davacı ile davalı ... arasında yetki sözleşmesi de bulunduğunu ve burada da Büyükçekmece mahkemelerinin yetkili mahkeme olarak belirlendiğini, tapu kaydına duyduğu güvenle dava konusu yerleri devraldığını, davadan önce taraflar arasındaki ilişkiyi bilmediğini, devrin muvazaalı olmadığını, davalı ...'in kendisine olan borçlarına karşılık bu yerleri devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; mülkiyeti kendisine ait Büyükçekmece'de bulunan taşınmazını bir kısmını nakit para ve gerisi arsa takası karşılığında davacıya devrettiğini, bu taşınmazda devir öncesinde kredi borcundan dolayı banka ipoteği bulunduğunu, ancak o dönem içinde bulunduğu ekonomik zorluklar sebebiyle ipoteğin fekkini sağlayamadığını, ekonomik olarak durumunu düzeltmek ve ipotek bedelini davacıya ödemek amacıyla davacıdan devraldığı iki taşınmazı emaneten diğer davalıya devrettiğini, herhangi bir dolandırıcılık yahut mal kaçırma kastı içinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.06.2021 tarihli ve 2018/4 Esas, 2021/142 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafça, davalı ... ile aralarında sözleşme olduğu, bu sözleşme uyarınca davaya konu taşınmazların davalıya devredildiği ve bir miktar da para ödendiği, buna karşılık davalı ... tarafından İstanbul ili ... ilçesi .... Mah. 331 ada 20 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan takyidatlardan ari olarak davacıya devrinin gerektiği ancak anılan taşınmaz üzerindeki ipoteğin davalı tarafça kaldırılmamış olduğu iddia edilerek ve buna dayalı olarak kendi devrettiği iki taşınmazın yeniden kendi adına tescilinin istendiği, bu kapsamda sunulmuş yazılı bir sözleşme olmamakla birlikte (dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmenin tarafı davacı değildir) davalı ... tarafından sunulan cevap dilekçesinde davacının ileri sürdüğü sözleşme şartlarına ilişkin anılan bu vakıaların doğrulandığı, ne var ki davacı ile davalı ... arasında varlığı çekişmeli olmayan bu sözleşme uyarınca davalı ...'in de İstanbul ili ... ilçesi ... Mah. 331 ada 20 parsel sayılı taşınmazı davacıya devretmiş olup davalının burada sözleşme ile yükümlendiği ve fakat yerine getirmediği tek edimin anılan taşınmazdaki ipoteği kaldırmaması olduğu, bu ipoteğin davacı tarafından kaldırıldığı dosya kapsamından ve gelen banka cevabi yazısından anlaşılmakta ise de bu davada sözleşmeden dönme iradesini ortaya koymayan ve bu kapsamda sözleşme uyarınca devraldığı İstanbul ili Büyükçekmece ilçesi Mimarsinan Mah. 331 ada 20 parsel sayılı taşınmazın davalıya iadesini istemeyen davacının kendi devrettiği taşınmazların yeniden adına tescilini talep edebilmesinin hukuka uygun ve yerinde görülmediği, burada davacının, aralarındaki sözleşme uyarınca davalı ...'den isteyebileceği yegane şeyin ipoteğin fekki bedeli olduğu, ancak terditli olarak ileri sürülen tazminat isteminin de bu ipotek bedeline ilişkin olmadığı, davacı tarafın burada terditli olarak, devrettiği taşınmazların herhangi bir sebeple adına tescilinin olanaklı olmaması ihtimaline binaen taşınmaz bedellerinin tazminini istediği, dolayısıyla esasında terditli isteminin de hukuken asıl talebi kapsamında olduğu, sonuç olarak davacı tarafın bu davada kendisince ödenen ipotek bedelinin davalıdan tahsilini istememekte olup bu bedel, sözleşmeye aykırılık iddiasının temel dayanağı olmasına rağmen davanın konusunu oluşturmadığı, dava ve cevap dilekçeleri ile dosya kapsamına göre taraflar arasındaki sözleşme halen ayakta olduğundan ve üstelik davacı taraf bu sözleşme kapsamında kendisine devredilen taşınmazı geri devretme iradesi de ortaya koymamışken sözleşme uyarınca davalıya devrettiği taşınmazları isteyebilmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın gerek asıl talep ve gerekse terditli talep yönünden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece dava dilekçesinde belirttiği hususlarda araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucu usul ve hukuka aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini, kararın kendi içinde çelişki taşıdığını, Yerel Mahkemenin davalı müteveffa Engin Yolaçanın sözleşme edimlerinin yerine getirmesinden kaçınarak müvekkilinden mal kaçırma amaçlı diğer davalı ...' a muvazaalı bir devrin yapıldığına dair incelemeye girdiğini ve bu çerçevede tahkikat gerçekleştiğini, Yerel Mahkemenin yaklaşık 3 sene boyunca talep edilen bir kısım delili toplayarak tahkikata ilişkin yargılamasını yaptığını, vermiş olduğu karar ile birlikte ise bu tahkikatın ve yıllardır verilen emeğin karşılığı olarak hukuki sebebin geçersiz, davanın konusunun yanlış olduğuna karar verdiğini, davalılar arasında muvazaalı bir taşınmaz devir işlemi yapılmış olup söz konusu hukuka aykırılığın usule uygun şekilde irdelenmediğini, dava konusu olayda taraflar arasında bir nispi muvazaa durumunun söz konusu olduğunu, davalı müteveffa ...'ın yapmış olduğu hileli işlemlerle sözleşmeye aykırı davrandığını, sonrasında ise müvekkilinden gelebilecek hukuki taleplerin önüne geçmek ve mal kaçırmak amacıyla gerçekte emanet olarak verdiği taşınmazları tapuda satış işlemi göstermek suretiyle diğer davalı ...'a devrettiğini, yapılan bu devir resmi olarak satış gösterilmiş olsa dahi gerçekte mal kaçırma amacıyla yapılan bir devir işlemi olduğunu, muvazaalı işlemin geçersizliğinin kesin olduğunu, belirli bir sürenin geçmesi veya muvazaa nedeninin ortadan kalkması ile geçerli hale gelmeyeceğini, davalı müteveffa ... ile diğer davalı ...'ın uzun yıllardır birbirlerini tanıyan ve ticari ilişkileri olan kişiler olduğunu, taraflar arasında süregelen tapu iptali- tescil davasında tanık beyanlarının alındığını, tanıkların tamamının davalılar arasında uzun süredir bir tanışıklığın olduğunu beyan ettiklerini, davalı müteveffa ...'ın da hem 08.02.2018 tarihinde Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ifadesinde, hem de Yerel Mahkeme huzurunda vermiş olduğu beyanında '' ...' ten almış olduğum yukarıda kayıtları yazılı taşınmazları ise işlerimin kötü gitmesi sebebiyle güvendiğim ...' a emanet olarak devir ettim, karşılığında herhangi bir ödeme almadım.'' şeklinde beyanda bulunduğunu, davalı müteveffa ...'ın açık ikrarına karşı Yerel Mahkemenin söz konusu ikrarı dahi görmezden gelerek vermiş olduğu kararla açık bir şekilde muvazaalı bir işleme hukuki bir statü tanınmasına yol açtığını, iddiaya dayanak olarak sunulan araç satış sözleşmeleri detaylı inceleneceği zaman, devri yapılan araç bedellerinin karşılığı olarak ödemenin peşin ve tamamen alındığının belirtildiğini, cari borç ilişkisi olarak gösterilen bütün araç satış sözleşmelerindeki bedellerin esasında tamamen ödendiğinin açıkça ortaya çıktığını, borç ilişkisine kanıt olarak sunulan çeklerin vade tarihlerinin hepsinin arsa devir tarihinden 2-3 ay sonra olduğunu, taraflar arasındaki borç ilişkisini kanıtlama amacıyla dosyaya sunulan senetlerin kambiyo vasfını taşıdığını, davalılar arasında verilmiş olunan 15.06.2016 tarihli teminat mektubunun 15.06.2017 tarihinden sonra geçersiz olduğu teminat mektubu içeriği incelendiği vakit anlaşılacağını, Yerel Mahkemeye ibraz edilen 27.11.2019 tarihli bilirkişi hesap raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilme altına alınmayarak haksız bir şekilde itirazlarının reddine karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2023 tarihli ve 2023/3048 Esas, 2023/2605 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre davacının sözleşmenin feshini talep etmediği, sözleşme konusu edimlerin davacı tarafından yerine getirildiği, davalı ...'in devir borcunu yerine getirdiği, sadece devrettiği taşınmaz üzerindeki ipoeği fek etmediği, ipoteğin davacı tarafından kaldırıldığı ancak ipotek bedelinin davalıdan talep edilmediği, davacının davalıdan devraldığı taşınmazı iade etmeyi talep etmediği de anlaşılmakla ve davacının muvazaa iddiası ispat edilemediğinden dava konusu taleplerin reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6, 706; Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosya içeriğinden; davacının, adına kayıtlı dava konusu 725 ve 726 parsel sayılı taşınmazlarını 18.09.2017 tarihli satış işlemi ile davalılardan ...'a devrettiği, davalı ... tarafından ise 19.09.2017 tarihinde satış yolu ile taşınmazların diğer davalı ...'a temlik edildiği, 331 ada 20 parsel sayılı taşınmaz davalılardan ... adına kayıtlı iken 11.11.2016 tarihli satış işlemi ile 1/2 payının davacı ...'e, 1/2 payının ise dava dışı Mustafa Yüksel Koçarslan'a devredildiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.