Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3306 E. 2025/1748 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı olarak, Hazine adına tescilli taşınmazlar üzerinde davacının zilyetliğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda eksik araştırma yapıldığı, zilyetliğin süresi ve niteliği, malik sıfatıyla olup olmadığı, senetsiz araştırma ve 6292 sayılı Kanun uyarınca satın alma talebi gibi hususların tam olarak incelenmediği gözetilerek, mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/818 E., 2024/195 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/534 E., 2021/1252 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; Mardin ili, Midyat ilçesi, ... Mahallesinde bulunan ve idari yoldan Hazine adına tescil edilen 4141 ve 4506 parsel sayılı taşınmazların bir kısmı üzerinde eklemeli zilyetlik yoluyla 30 yıldan fazla süredir davacının zilyetliğinin bulunduğunu, taşınmazların bağ ve tarla olarak kullanıldığını belirterek çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, çekişmeli taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden kayalık ve taşlık niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir .

Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili; çekişmeli taşınmazın karayolu altında kaldığını, taşınmazda davacının nizasız – fasılasız zilyetliğinin bulunmadığını, karayolunun kamu malı olması nedeniyle zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak kazanılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04.02.2020 tarih ve 2017/597 Esas, 2020/141 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 4141 ve 4506 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı, 4141 parsel sayılı taşınmazın 14.02.2013 tarihinde, 4506 parsel sayılı taşınmazın da 25.03.2014 tarihinde idari yoldan davalı Hazine adına tescil edildiği, dava konusu 4141 parsel sayılı taşınmazın 4865 ve 4866 parseller, 4506 parsel sayılı taşınmazında 4879 ve 4880 parseller olarak ifraz edildiği, 4866 parsel sayılı taşınmazda (A) harfi ile gösterilen, 4879 parsel sayılı taşınmazda (C) harfi ile gösterilen yerde 4865 parsel ve 4880 parsel sayılı taşınmazların imar-ihya çalışmalarının çok öncesinde tamamlandığının teknik bilirkişi raporları ile tespit edildiği, davaya konu yerin mera, yaylak, kışlak, orman ve kıyı... vb. gibi kamu malları ile ilgisinin olmadığı, incelenen hava fotoğraflarından tapu iptali ve tescil talep edilen 4866 parsel sayılı taşınmazda (A) harfi ile gösterilen, 4879 parsel sayılı taşınmazda (C) harfi ile gösterilen yerde 4865 parsel ve 4880 parsel sayılı yerlerin imar-ihyasının çok öncesinde tamamlanarak bu tarihlerden beri aralıksız şekilde tarım arazisi olarak kullanıldığının bildirildiği, dinlenilen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarından dava konusu taşınmazın 20 yıldan fazla süredir davacının kullanımında olduğu, taşınmazın öncelerden beri tarla olarak davacı tarafça kullanıldığının anlaşıldığı, TMK'nın 713. maddesinde aranan zilyetlik koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile bu bölümlere yönelik davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporlarında (B) ve (C) harfleri ile belirtilen kısımların imar-ihyasının henüz tamamlanmadığı ve zilyetlik koşullarının henüz gerçekleşmediği gerekçesi ile bu bölümlere yönelik davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı Hazine vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 27.04.2021 tarih ve 2020/697 Esas, 2021/499 Karar sayılı kararıyla; yargılama devam ederken 25.04.2018 tarihinde çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarına Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırıldığına dair şerh konulduğu ve taşınmazların ifraz edildiği, ifraz sonrası çekişmeli 4141 parsel sayılı taşınmazın 4865 parsel sayılı yol ve 4866 parsel sayılı hali arazi vasıflı taşınmazlara, çekişmeli 4506 parsel sayılı taşınmazın ise 4879 sayılı hali arazi ve 4880 sayılı yol vasıflı taşınmazlara ayrılarak Hazine adına tescil edildiği, sonrasında yapılan sayısallaştırma işlemi sonucunda çekişmeli 4865, 4866, 4879 ve 4880 sayılı parsellere sırasıyla 174 ada 3 ve 4, 130 ada 1 ve 2 parsel numaraları verildiği, Mahkemece, kamulaştırma sonucunda yol vasfıyla tescil edilmiş olan 174 ada 3 ve 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar hakkında karar verilmiş olduğu halde Karayolları Genel Müdürlüğü davaya dahil edilmeden, kamulaştırmaya ilişkin harita ve evraklar getirtilerek teknik bilirkişice yöntemince zemine uygulanarak kamulaştırma sınırı tespit edilmeden karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu açıklanarak Mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğünü davaya dahil etmek üzere davacı tarafa süre verilmesi, dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra kamulaştırmaya ilişkin harita ve evraklar getirtilerek teknik bilirkişi vasıtasıyla yöntemince zemine uygulanması, davacı yararına belgesiz zilyetlikten kazanılmış taşınmaz miktarı usulünce araştırılarak norm sınırlarını aşıp aşmadığının tespit edilmesi, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış, dosya Mahkemesine gönderilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 4141 ve 4506 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı, 4141 parsel sayılı taşınmazın 14.02.2013 tarihinde, 4506 parsel sayılı taşınmazın da 25.03.2014 tarihinde idari yoldan davalı Hazine adına tescil edildiği, dava konusu 4141 parsel sayılı taşınmazın 4865 (yeni 174 ada 3 parsel) ve 4866 (yeni 174 ada 4 parsel) parseller, 4506 parsel sayılı taşınmazın da 4879 (yeni 130 ada 1 parsel) ve 4880 (yeni 130 ada 2 parsel) parseller olarak ifraz edildiği, 174 ada 4 parsel sayılı taşınmazda (A) harfi ile gösterilen, 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazda (C) harfi ile gösterilen yerde, 174 ada 3 parsel ve 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazların imar-ihya çalışmalarının teknik bilirkişi raporları ve incelenen hava fotoğraflarından tamamlandığının tespit edildiği, aralıksız ve davasız olarak söz konusu taşınmazların tarım arazisi vasfıyla 20 yıldan fazla süredir davacının kullanımında olduğu dinlenilen tanık ve yerel bilirkişi beyanlarından anlaşıldığı, TMK'nın 713. maddesinde aranan zilyetlik koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile 174 ada 4 parsel sayılı taşınmazda (A) harfi ile gösterilen, 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazda (C) harfi ile gösterilen yerde 174 ada 3 parsel ve 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, 174 ada 3 parsel ve 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kadastro tespiti ve fiilen yol haline getirilme tarihinden önce çekişmeli bölüm üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu ve çekişmeli bölümlerin eylemli yol haline geldiği gerekçesi ile bu bölümlerde davacının mülkiyetinin tespitine, fen bilirkişisi raporlarında 174 ada 4 parselde turuncu renkle (B) harfiyle gösterilen ve 130 ada 1 parselde mavi renkle (D) harfiyle belirtilen alanların imar-ihyasının henüz tamamlanmadığı ve zilyetlik koşullarının henüz gerçekleşmediği gerekçesi ile bu bölümlere yönelik açılan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğünce yapılan kamulaştırma nedeniyle ifraz gördüğü, 4141 parselin 4865 ve 4866 parseller olarak tescil edildiği, davacının mülkiyet iddiasında bulunduğu ekli 1 numaralı krokide kırmızı renkli kalemle sınırları belirtilen 4865 numaralı parselin tapu kaydındaki niteliğinin yol, yüz ölçümünün 1.211,89 m2 olduğu, ayrıca davacı tarafından inşa edilen ve mavi renkli kalemle boyanan kulübenin bu parselin içerisinde kaldığı ve yüz ölçümünün 53,43 m2 olduğu, ekli 1 numaralı krokide (A) harfi ile gösterilip yeşil renkli kalemle sınırları belirtilen kısmın dava konusu 4866 numaralı parselin kapsamında kaldığı, yüz ölçümünün 5.159,12 m2 olduğu, ekli 1 numaralı krokide (B) harfi ile gösterilip turuncu renkli kalemle sınırları belirtilen kısmın dava konusu 4866 numaralı parselin kapsamında kaldığı ve yüz ölçümünün 5.051,69 m2 olduğu, 4506 parselin 4879 ve 4880 parseller olarak tescil edildiği, davacının mülkiyet iddiasında bulunduğu ekli 2 numaralı krokide kırmızı renkli kalemle sınırları belirtilen 4880 numaralı parselin tapu kaydındaki niteliğinin yol ve yüz ölçümünün 415,21 m2 olduğu, ekli 2 numaralı krokide (C) harfi ile gösterilip yeşil renkli kalemle sınırları belirtilen kısmın dava konusu 4879 numaralı parselin kapsamında kaldığı ve yüz ölçümünün 2.116,80 m2 olduğu, ekli 2 numaralı krokide (D) harfi ile gösterilip mavi renkli kalemle sınırları belirtilen kısmın dava konusu 4879 numaralı parselin kapsamında kaldığı ve yüz ölçümünün 1.359,15 m2 olduğu, jeodezi bilirkişisi raporlarında, 2002 yılına ilişkin hava fotoğrafına göre 4865 numaralı parselin tamamında tarımsal faaliyetin yapıldığı ayrıca içinde düzenli olmamakla beraber dağınık bir şekilde bağ tarımının yapıldığı, 4866 numaralı taşınmaz içinde (A) olarak gösterilen kısımda tarımsal faaliyet yapıldığı, bu tarımsal faaliyetin yapıldığı alanın bir kısmı ise teraslama şeklinde olduğu, doğu komşusunda da tarımsal faaliyet yapıldığı ve bundan belirgin bir şekilde duvar ile ayrıldığı yani aralarında duvar olduğu, 4866 numaralı taşınmaz içinde (B) olarak gösterilen kısımda tarımsal faaliyetin olmadığı, 4880 numaralı parselin içinde de tarımsal faaliyetin olduğu yani bağ tarımının yapıldığı, kuzey ve doğu komşularında tarımsal faaliyetin olduğu ve aynı yapıda oldukları, güney komşusunun asfalt dökülmemiş yol olduğu, 4879 numaralı taşınmaz içinde (C) olarak gösterilen kısımda tarımsal faaliyetin olduğu, bağ tarımının olduğu, 4879 numaralı taşınmaz içinde (D) olarak gösterilen kısımda tarımsal faaliyetin olmadığı, ziraat bilirkişileri raporuna göre de davacının hak iddia ettiği alanın bölgenin karakteristik yapısı itibarı ile 4865 numaralı parselde bağcılık yapılan alanlarından olduğu, bu alanın bağ omcalarının yaşı ile orantılı yaklaşık 30-35 yıldır bağ vasfında kullanıldığı, alan üzerinde toprak amenajman çalışmalarının düzenli yapıldığı (toprağı sürme, taşların temizlenmesi, vb.) ve imar-ihya çalışmalarının yine bağların yaşlarıyla orantılı bittiği, 4866 numaralı parsel içerisinde (A) harfi ile belirtilen kısmın bağcılık yapılan alanlarından olduğu, bu alanın bağ omcalarının yaşı ile orantılı yaklaşık 15-25 yıldır bağ vasfında kullanıldığı, alan üzerinde toprak amenajman çalışmalarının düzenli yapıldığı ve imar-ihya çalışmalarının yine bağların yaşlarıyla orantılı bittiği, 4866 numaralı parsel içerisinde (B) harfi ile belirtilen kısmın son 7-8 yıldır imar-ihya edilmeye çalışıldığı ve alan üzerinde imar-ihya çalışmalarının henüz tam olarak bitmediği, 4880 numaralı parselin bağcılık yapılan alanlarından olduğu, bu alanın bağ omcalarının yaşı ile orantılı minimum 39 yıldır bağ vasfında kullanıldığı, daha öncesinde ise tarla tarımı yapılarak (hububat, baklagil ve bostan olarak) kullanıldığı ve dolayısıyla uzun yıllar öncesinden alanın imar-ihya edildiği, 4879 numaralı parsel içerisinde (C) harfi ile belirtilen kısmın bağcılık yapılan alanlarından olduğu, bu alanın bağ omcalarının yaşı ile orantılı minimum 35 yıldır bağ vasfında kullanıldığı, daha öncesinde ise tarla tarımı yapılarak (hububat, baklagil ve bostan olarak) kullanıldığı ve dolayısıyla uzun yıllar öncesinden alanın imar-ihya edildiği, 4879 numaralı parsel içerisinde (D) harfi ile belirtilen kısmın son 2-3 yıldır imar-ihya edildiği, üzerinde imar-ihya çalışmalarının keşif tarihi itibarı ile bittiği ve keşif tarihi itibarı ile ekonomik tarım yapılabilecek susuz tarım arazisi vasfı taşıdığı, keşifte elde edilen beyanların bilirkişi raporlarında varılan sonuçlarla uyumlu olduğu, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve elverişli oluşu da nazara alındığında Mahkemece varılan sonucun isabetli olduğu, bu nedenlerle Yerel Mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; 174 ada 4 parselde (B), ve 130 ada 1 parselde (D) ile gösterilen bölümler yönünden davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, çekişmeli taşınmaz bölümlerinde 30 yılı aşkın süredir davacının zilyetliği bulunduğunu, bilirkişi raporlarının eksik inceleme ile verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazlar üzerinde davacı lehine zilyetlikle edinim koşullarının oluşmadığını, davacının taşınmazları 6292 sayılı Yasa gereği satın alma talebini içerir dilekçesinde kullanımının 2002 yılından beri olduğunu beyan ettiğini, vekalet ücreti, harç ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün irdelenmesi gerektiğini, davacının daha önce Sulh Hukuk Mahkemesinde de dava açtığını, burada görevsizlik kararı verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı ... Genel Müdürlüğü vekili; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının hukuka ve yasalara aykırı olduğundan hükme esas alınamayacağını, çekişmeli taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, davaya konu taşınmazlarda davacının nizasız ve fasılasız kullanımının söz konusu olmadığını, kara yollarının kamu malı sayılması nedeniyle zilyetlikle edinilemeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Kadastro sonucu; Mardin ili, Midyat ilçesi, ... Mahallesinde bulunan çekişmeli taşınmaz tespit harici bırakıldıktan sonra 25.03.2014 tarihinde 4506, 14.02.2013 tarihinde 4141 parsel olarak hali arazi vasfı ile idari yoldan Hazine adına kayıtlanmış, 4506 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile 4879 parsel sayılı hali arazi vasıflı ve 4880 parsel sayılı yol vasıflı taşınmazlar oluşmuş, 4879 parsel 130 ada 1, 4880 parsel sayılı taşınmaz 130 ada 2 parsel olarak kayıtlanmış, 4141 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile 4865 parsel sayılı yol vasıflı taşınmaz ve 4866 parsel sayılı hali arazi vasıflı taşınmaz oluşmuş, 4865 parsel sayılı taşınmaz 174 ada 3, 4866 parsel sayılı taşınmaz 174 ada 4 parsel olarak kayıtlanmıştır.

Davacı, dava konusu taşınmazların kendi zilyetliğinde olduğunu belirterek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiş, Mahkemece, TMK'nın 713. maddesinde aranan zilyetlik koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile 174 ada 4 parsel sayılı taşınmazda (A) harfi ile gösterilen, 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazda (C) harfi ile gösterilen yerde, 174 ada 3 parsel ve 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazların tümünde tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, 174 ada 3 parsel ve 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar yönünden kadastro tespiti ve fiilen yol haline getirilme tarihinden önce çekişmeli bölüm üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu ve çekişmeli bölümlerin eylemli yol haline geldiği gerekçesi ile bu bölümlerde davacının mülkiyetinin tespitine, fen bilirkişisi raporlarında 174 ada 4 parselde turuncu renkle (B) harfiyle gösterilen ve 130 ada 1 parselde mavi renkle (D) harfiyle belirtilen alanların imar-ihyasının henüz tamamlanmadığı ve zilyetlik koşullarının henüz gerçekleşmediği gerekçesi ile bu bölümlere yönelik açılan davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de çekişmeli taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süre ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, zilyetliğin malik sıfatı ile mi sürdürüldüğü tartışılmamış, davacı açısından usulünce senetsiz araştırması yapılmamış, davacının taşınmazları satın almak isteyip istemediği belirlenmemiştir.

Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulamaz .

Hâl böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmaz bölümlerine komşu tüm taşınmazların tespitine esas kadastro tespit tutanak ve dayanakları ile dava konusu olmuş iseler dava dosyaları getirtilmeli, davacı tarafından taşınmazları 6292 sayılı Kanun uyarınca satın almak amacıyla Midyat Kaymakamlığına sunulduğu belirtilen 04.09.2013 tarihli dilekçesi ve varsa satın almaya ilişkin tüm evrak getirtilerek dosyasına konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile ziraat mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan davaya konu taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, zilyetliğin davacıya ne şekilde geçtiği, taşınmazların ne şekilde kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği, taşınmazların davacı tarafından satın alınmak istenip istenmediği sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, tanık ve bilirkişi sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmelidir.

Ziraat mühendisi bilirkişiden önceki tarihli zirai bilirkişi raporu da irdelenmek sureti ile taşınmazların evveliyatını, toprak yapısını, bitki örtüsünü, taşınmazlar üzerindeki bağ omcalarının yerlerini ve sayısını, taşınmazların niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığını ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazlar ile çevrelerinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip üzerine taşınmazların sınırlarının işaretlenilmesi istenilmeli; Mahkeme hakiminin taşınmazların konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalıdır.

3402 sayılı Kanun'un 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup varsa davacının taraf olduğu dava dosyaları getirtilmeli, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ile karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin, davalı Hazine vekilinin ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Davalılar Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü harçtan muaf bulunduklarından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

27.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.