Logo

1. Hukuk Dairesi2024/330 E. 2025/2150 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, taşınmazını trampa karşılığı devrettiğini ancak karşı tarafın trampa taahhüdünü yerine getirmediğini iddia ederek tapu iptali ve tescil davası açmış, davalı ise bedelin ödendiği ve trampa sözleşmesinin olmadığını savunmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının hileye dayalı tapu iptali ve tescil talebinin, resmi senette satış bedelinin alındığına dair beyana rağmen ve hile iddiasını ispatlayamaması nedeniyle reddine, bedeli eksik alması halinde ise tapu iptali yerine alacak davası açabileceği gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/429 E., 2023/325 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalı ... yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; kayden maliki olduğu 22166 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölümünü ihtiyaçları nedeni ile satışa çıkardığını, dava dışı emlakçı ...’in aracılığı ile davalı ...'nin maliki olduğu 336 parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölüm ile 10 numaralı bağımsız bölümün trampa edilmesi konusunda anlaştıklarını, davalıların 31.000,00 TL nakit ödeme yaptıklarını, 21.000,00 TL tutarındaki kredi borcunu da ödediklerini ve toplam 50.000,00 TL tutarında da iki adet teminat amaçlı senet verdiklerini, kendisinin de davalılara inanarak dava konusu daireyi davalı ...'e devrettiğini, ancak kendisine trampa ile temlik edilmesi gereken 3 nolu bağımsız bölümün devrinin yapılmadığını, iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürerek davalı ... adına olan kaydın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davacı ile trampa konusunda anlaşmadıklarını, 31.000,00 TL'nin ve kullanılan 80.000,00 TL kredi bedelinin, içerisinden 5.000,00 TL emlakçı parası alındıktan sonra davacıya satış bedeli olarak verildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.11.2013 tarihli ve 2013/239 Esas, 2013/615 Karar sayılı kararı ile; davacının aldatma ve taraflar arasında takas sözleşmesi bulunduğu iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Dairenin 22.12.2015 tarihli ve 2014/5563 Esas, 2015/14911 Karar sayılı kararı ile; usulüne uygun şekilde ön inceleme duruşmasının yapılması ve sonrasında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 10.07.2019 tarihli ve 2016/306 Esas, 2019/259 Karar sayılı kararıyla; davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, davalı ... yönünden davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline, davacı tarafından depo edilen 52.000,00 TL’nin de davalı ...’e ödenmesine karar verilmiş, söz konusu kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine bu kez Dairenin 15.02.2021 tarihli ve 2019/4394 Esas, 2021/779 Karar sayılı kararı ile; öncelikle davacının bildirdiği tanıkların dinlenilmesi, davalı tarafa 23.11.2016 tarihinde tanık listesi bildirmesi için verilen kesin sürenin sonuçlarının anlatılmaması nedeniyle usulüne uygun olmadığı dikkate alınarak tanık listesi sunması için usulüne uygun süre verilmesi, usulüne uygun olarak bildirilen taraf tanıklarının dinlenilmesi ile temlikin hile ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı ile; bozma ilamı sonrası dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının hileye yönelik iddiasını ispat edemediği, taraflar arasında yazılı takas sözleşmesinin olmadığı, resmi senedin aksinin kesin delille ispatlanması gerektiği, davacı yemin deliline dayanmadığından davacının takas iddiasını ispatlayamadığının anlaşıldığı, diğer yönden davacının alım satım bedelini tam olarak alamadığını belirterek tapu iptal-tescil talebinde bulunduğu, toplanan banka kayıtları, mali müşavirden alınan raporda davacı iddiası ve davalının savunmasında ihtilafsız ödeme miktarının 52.000,00 TL olduğu, inşaat bilirkişi raporunda tasarruf tarihindeki değerinin 118.800,00 TL olduğu, böylelikle satıcı olan davacının taşınmazın tam piyasa rayiç değerini tahsil edemediği, tapu iptal-tescil talebinde haklı olduğu, davalının da bakiye 53.000,00 TL'lik ödemeyi ispatlayamadığı, bu konuda yazılı bir belgesinin olmadığı gibi, bonolardaki borçlunun ... olduğu, söz konusu bonoların da tahsil edilmediği, böylelikle davacının ödenilen satış bedelinin ...'a iadesi şartı ile tapu-iptal tescil talebinde haklı olduğu anlaşılmakla davalı ... yönünden açılan davanın kabulüne, diğer davalı ...'ın tapuda adının bulunmadığı ihtilafın konusu itibariyle ...'a husumet yöneltilemeyeceğinden bu davalıya karşı açılan davanın pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesi ile; gerekçeli karar içeriği incelendiğinde davacının takas iddiasını ispat edemediği, yine hileye yönelik iddiasını da ispatlayamadığı, davalı tarafın da elden ödeme ile ilgili ispat külfetini üzerine aldıkları, bu konuda yazılı belge bulunmadığı, yemin deliline de dayanmadıklarından 75.000,00 TL'lik ödemeyi ispatlayamadıkları gerekçesi ile tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verildiğinin bildirildiğini, anılan kararın usul ve yasaya, ispat kurallarına ve yaygın uygulamaya açıkça aykırı olduğunu, uygulamada sıkça karşılaşıldığı üzere satıcıların ve alıcıların yüksek alım satım harcı ödememek gayesi ile satış bedelini gerçek satış bedelinden daha düşük olan emlak beyan değeri üzerinden gösterdiklerini ve kalan satış bedelini elden aldıklarını, ayrıca resmi satış senedinde davacının taşınmazı sattığını, satış bedelini nakden ve tamamen aldığını beyan ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için bedelin eksik olduğu düşünülse bile bu hususun tapu iptali ve tescil davasına değil, alacak davasına konu edilebileceğini, yine kendileri tarafından ödenmiş olmasına rağmen iade edilmeyip icraya konu edilmiş ve bir kısım tahsilatlar yapılmış olan ve davacı tarafından satım için alındığı kabul edilen iki adet senedin Mahkemece görmezden gelindiğini, kambiyo senetlerinin ödeme aracı olduklarını ve bu hususun görmezden gelinmesinin doğru olmadığını, Mahkeme kararının çelişkilerle dolu olduğunu, davacının iddialarının dayanaksız olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı ...’ın 2 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölümünü 25.12.2012 tarihinde davalı ...’a temlik ettiği, davacının trampa yapılacağını iddia ettiği 4 parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölümün ise davalı ...’ın dava dışı annesi Gülhan’a ait iken 13.05.2013 tarihinde dava dışı Erdem’e temlik edildiği, Erdem’in de 18.04.2016 tarihinde taşınmazı dava dışı ...’e devrettiği, davalı ...'ın ...'tan 25.12.2012 tarihinde 80.000,00 TL'lik konut kredisi çektiği, dava konusu 10 nolu bağımsız bölümün devir tarihi itibariyle keşfen saptanan değerinin 118.800,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Somut olayda; davacının dava dilekçesinde kendisine ait 10 numaralı bağımsız bölümün davalı ...’ye ait olduğunu zannettiği 3 numaralı bağımsız bölüm ile takas edileceğini, bunun karşılığında 3 numaralı bağımsız bölümün 50.000,00 TL tutarındaki kredi borcunu üstleneceğini, kendisinin borçları için de 52.000,00 TL (31.000,00 TL nakit ödeme, 21.000,00 TL tutarındaki kredi borcunun ödenmesi) verildiğini, 3 numaralı bağımsız bölüm kendisine devredilinceye kadar da teminat olması için her biri 25.000,00 TL tutarında iki adet senet verildiğini, ancak hileye düşürüldüğünü iddia ederek eldeki temyize konu davayı açtığı, bahsi geçen senetlerin (bonoların) incelenmesinde düzenleme tarihinin 24.12.2012, ödeme tarihinin 15.01.2013, keşidecisinin ..., lehtarının ise davacı ... olduğu, bu senetler için İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2013/4355 sayılı dosyası ile 04.04.2013 tarihinde takip başlatıldığı, bu durumda davacının dava konusu taşınmaza ilişkin olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunamayacağı, dava konusu taşınmazın satış tarihi itibariyle belirlenen değerinden arta kalan miktarı tazminat yolu ile talep edebileceği ve söz konusu senetlerin icraya konulması yolu ile tahsil edebileceği gözetilerek tapu iptali ve tescil talebine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönler itibariyle kabulü ile 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,

Alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a iadesine,

Dosyanın Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

22.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.