Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3368 E. 2024/6289 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçılardan birinin tapu kaydını kendi adına geçirmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, kadastro tespitine karşı açılmayan dava sebebiyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığı, davacıların tespitten önceki hukuki nedenlere dayanarak tapu iptali ve tescil davası açmalarının hak düşürücü süreyi aştığı gözetilerek, yerel mahkeme kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1969 E., 2024/877 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İznik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/59 E., 2020/291 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçelerinde; mirasbırakan babaları ...nin 1973 yılında öldüğünü, mirasçılardan ...’nün murisin ölümünden sonra Tapu Müdürlüğüne başvurup dava konusu 944 ada 926 parsel (eski 1199 parsel) sayılı taşınmazın kendisine bağışlandığını belirterek adına tescilini sağladığını, tapulamanın bu şekilde yapılması ile yolsuz tescilin oluştuğunu, murisin ölene kadar taşınmazı kullandığını, 1968 yılında bağışlamasının mümkün olmadığını, bağış işleminin hiç olmadığını, yolsuz tescil ile taşınmazı üzerine alan ...’nün mirasçılardan davalı ...’a yaptığı temlikin de geçersiz olduğunu, diğer mirasçıların haklarının gasp edildiğini, bağış işlemi olsa dahi murisin bağış yapma nedeni olmadığını, iradesinin bağış değil tek erkek çocuğu kayırma olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar; kadastro tespitinin 1980 yılında kesinleştiğini, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazın ...’ye bağışlandığı belirtilerek ... adına tespitin yapıldığını, ilk tapuda yolsuz tescilin olmadığını, davacıların Hatuş aleyhine muris muvazaası davası açma ehliyetlerinin olmadığını, Hatuş yönünden husumetten davanın reddi gerektiğini, tapusuz taşınmazın bağışlanmasının bir şekil şartı da olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; kadastro tutanağının 26.02.1980 tarihinde kesinleşmiş olduğu, murisin de kadastro tutanağının kesinleşmesinden önce öldüğü anlaşılmakla 10 yıllık hak düşürücü sürenin kadastro tutanağının kesinleşme tarihi olan 26.02.1980'de başladığı ve dava tarihi itibariyle de dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tapulamaya esas alınan herhangi bir bağışlama işlemi olmadığını, tapulamaya esas alınan bağış işlemi taşınmazın teslim edilmemiş olması sebebiyle hiç kurulmamış olup murisin şahsına ait herhangi bir bağışlama sözleşmesi ve bağışlama beyanı da bulunmadığını, ...’nün taşınmazın babasından kendisine bağışladığından bahisle tamamen kötü niyetli olarak taşınmazı kendi adına tescil ettirdiğini, tescilin yolsuz olduğunu, Mahkeme tarafından taşınmazın muris tarafından fiilen teslim edilip edilmediği hususunda değerlendirme yapılmayarak eksik ve hukuka aykırı hüküm kurulduğunu, taşınmazın taşınır mal hükmünde olduğu varsayımında dahi taşınmazın zilyetliği devredilmediğinden ve tescil herhangi bir bağışlama senedine dayanmadığından aradan süre geçmesiyle mülkiyet hakkı kazanılamayacağını, tescile esas herhangi bir bağış senedi olmadığı hususunun dikkate alınmadığını, Mahkemece muris muvazaası hususunda yeterli inceleme yapılmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin 1980 yılında kesinleştiği, davacıların da eldeki davayı 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra, tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak açtıkları gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, istinaf dilekçesindeki gerekçelerle kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369/1, 370 ve 371.maddeleri,

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi,

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; Bursa ili, .... ilçesi, .... Mahallesi 1199 (yeni 944 ada 926) parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 02.12.1979 tarihinde.... adına yapıldığı, tespitin 26.02.1980 tarihinde kesinleştiği, ...’nün taşınmazın 200/1320 payını 21.10.2002 tarihinde kardeşi davalı ...’a temlik ettiği görülmüştür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.