Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4507 E. 2024/6772 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitlerine karşı açılan tapu iptali ve tescil davasında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihlerinden itibaren on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın bu sürenin dolmasından sonra açılmış olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/869 E., 2024/882 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/199 E., 2024/279 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Kastamonu ili, ... ilçesi, ... köyü 124 ada 27 parsel, İğdi köyü 101 ada 129 parsel, 108 ada 46 parsel, 124 ada 15, 29, 30, 31 parsel ve ... köyü 104 ada 172 parsel ve 300 parsel sayılı taşınmazların yarısının tarafına ait olması gerekirken kadastro tespitinde davalıların ve kendisinin murisi ... adına tespit yapıldığını, tapuda kayıtlı bu yerlerin önceden ... ve ... adına kayıtlı iken tapudan bizzat kendisinin ...'nun hisselerini satın aldığını, buna ilişkin eski tapu kayıtlarının dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, ilgili yerlere ait tapu kayıtlarının bulunduğunu ve mirasçılar arasında zamanaşımının işlemediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile yarı hissesinin adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, savunma getirmemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.03.2024 tarihli ve 2023/199 Esas, 2024/279 Karar sayılı kararıyla; dava konusu ... ilçesi, ... köyü, 101 ada 129 parsel, 108 ada 46 parsel, 124 ada 15, 29, 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili kadastro tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesine göre yapılan 30 günlük askı ilan süresi sonunda 20.09.1989 tarihinde, ... ilçesi, ... köyü, 104 ada 172 ve 300 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili kadastro tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesine göre yapılan 30 günlük askı ilan süresi sonunda 16.03.1990 tarihinde, ... ilçesi, ... köyü, 124 ada 27 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili kadastro tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesine göre yapılan 30 günlük askı ilan süresi sonunda 08.04.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 13.06.2023 tarihinde açıldığı, 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiş olup kadastro öncesi sebeplere dayalı tapu iptali ve tescil istemli davanın dava konusu tüm taşınmazlar için 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı ve davacının taşınmazın aynını talep etme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadastro çalışmaları sırasında müvekkiline ait olan taşınmazın babasına kaydedildiğini dava açtığı sıralarda öğrendiğini, kadastro ilanının askıya çıktığının müvekkili tarafından bilinmediğini, kadastro tespitinin hatalı olduğunu öğrenir öğrenmez dava açtığını, öte yandan kadastro tespit çalışmaları ile kadastro tespitinin kesinleştiği tarih aralığında edinilen taşınmazlarda Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürelerin uygulanamayacağını, dava konusu taşınmazların müvekkiline devredilmiş olup tapuda yapılan satış işleminin geçerli olduğunu, dava konusu taşınmazların müvekkili adına kayıtlı olduğunun davalılar tarafından da bilindiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 06.06.2024 tarihli ve 2024/869 Esas, 2024/882 Karar sayılı kararıyla; dava konusu ... ilçesi, ... köyü, 101 ada 129 parsel, 108 ada 46 parsel, 124 ada 15, 29, 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili kadastro tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesine göre yapılan 30 günlük askı ilan süresi sonunda 20.09.1989 tarihinde, ... ilçesi, ... köyü, 104 ada 172 ve 300 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili kadastro tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesine göre yapılan 30 günlük askı ilan süresi sonunda 16.03.1990 tarihinde, ... ilçesi, ... köyü, 124 ada 27 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili kadastro tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesine göre yapılan 30 günlük askı ilan süresi sonunda 08.04.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 13.06.2023 tarihinde açıldığı, davanın açılış tarihi ile kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihler arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra "kadastrodan önceki nedenlere" dayanılarak dava açılamayacağı, hak düşürücü sürenin hakim tarafından re'sen dikkate alınması gereken dava şartlarından olduğu, böylece hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığına göre Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Kadastro sonucu, Kastamonu ili, .... ilçesi, .... köyü 101 ada 129, 108 ada 46, 124 ada 15-29-30 ve 31 parsel sayılı taşınmazların 1989 yılında yapılan kadastro tespitlerinde davacı ...'nın babası olan ... adına tespit edildikleri, söz konusu tespitlerin 20.09.1989 tarihinde kesinleştiği, aynı yer .... köyü 104 ada 172 ve 300 parsel sayılı taşınmazların 1989 yılında yapılan kadastro tespitlerinde ..... adına tespit edildiği, söz konusu tespitlerin 16.03.1990 tarihinde kesinleştiği, yine aynı yer .... Köyü 124 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 2007 yılında yapılan kadastro tespiti sırasında ... adına tespit edildiği, söz konusu tespitin 08.04.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki temyize konu davanın 13.06.2023 tarihinde, Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz eden davacıdan harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.