"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1750 E., 2024/401 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Ret-Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/75 E., 2023/419 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı Hazine vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması suretiyle yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili; çekişmeli taşınmazın Akçaabat Kaymakamlığı İlçe Yazı İşleri Müdürlüğünün uhdesinde bulunan 1937 tarih ve 19 sayılı Arazi Tahrir Defterinin 449 sırasında köy merası olarak kayıtlı olduğunu, 1955 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında bu kaydın araziye uygulanmadığını ve söz konusu kaydın kapsamında kalan çekişmeli taşınmazın şahıs arazisi olarak tespit edildiğini, bilahare yörede mera tahdidinin yapıldığı ve çekişmeli taşınmazın tahdit kapsamında kaldığını beyanla 103 ada 61 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mahsus sicile kaydedilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.
II.CEVAP
1.Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; tapu sicillerinin tutulması ve kadastro tahdit ve tespitlerinin yapılmasından Devletin sorumlu olduğunu, bu yetki çerçevesinde 1955 tarihinde yapılan kadastro tahdit ve tespitlerinin de Devlet eliyle yapılmış olması nedeniyle Devletin sorumluluğunun söz konusu olduğunu, bu nedenle haklarını saklı tuttuklarını, Devlet eliyle yapılan kadastro tespiti sonucunda taşınmazın özel mülkiyete konu olacak şekilde gerçek kişiler adına tescil edildiğini, davanın dayanağı olarak gösterilen 449 sıra numaralı tahrir kaydının araziye uygulanma kabiliyetinin bulunmadığını, özel mülkiyete konu çekişmeli taşınmazın tahdit ve tespit işlemlerinden sonra, önceki malikinden murisi tarafından 28.04.1965 tarihinde 627 yevmiye numarası ile satın alındığını, davada dayanak olarak gösterilen ve Akçaabat Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürlüğü nezdinde bulunan arazi tahrir defterinin 449 sıra numarasında dava konusu taşınmazın mera olarak kayıtlı olduğuna dair iddianın ispatının mümkün olmadığını, ileri sürülen bu kaydın 1955 kadastro tespitlerinden çok önce ve zamanın şartları sebebiyle güvenilir hassas hiçbir ölçüye dayanmayan tekniklerle üretildiğini, taşınmazın özel mülkiyete tabi olduğunu ve mera nitelikli yerlerden olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı müvekkillerinin dedelerinin bu yerleri satın aldığını ve kadastro çalışmaları sırasında adlarına tescil edildiğini, tapuların Devlet tarafından verildiğini, köy tahrir defterindeki kayıtlardan önce de dava konusu gayrimenkulün davalı müvekkillerinin dedeleri ve ataları tarafından tarla olarak kullanıldığını, mera kaydı tutulmadan önce 20 yılın üzerinde bu gayrimenkulün eski osmanlı tapusu veya zilyetlikten harici satışla elden ele geldiğini ve tarla olarak işlendiğini, davacıların atalarından kendilerine miras olarak kalan dava konusu gayrimenkulü tarımsal amaçlı olarak kullandığını, yöreden yüksek gerilim hatları geçirilirken bu yerlerin tapusu olması nedeniyle kamulaştırma yapıldığını ve irtifak hakkı nedeniyle davalı ve murislerine bedel ödendiğini, ilkel yöntemlerle ve hiçbir ölçüme dayanmayan tahrir kaydının uygulanma kabiliyeti bulunmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.12.2020 tarih ve 2018/193 Esas, 2020/388 Karar sayılı kararıyla; toplanan delillere göre çekişmeli taşınmazların özel mülkiyete konu tarım arazilerinden olduğu ve mera ile ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 11.01.2023 tarih ve 2022/1306 Esas, 2023/10 Karar sayılı kaldırma kararında; yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek doğru sonuca varılabilmesi için mera tahsis haritasını dıştan çevreleyen tüm parsellerin tapu kayıtları, kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarının dosya arasına getirtilmesi, bölgede 2510 ve 4753 sayılı Kanunlar uyarınca uygulama yapılıp yapılmadığının araştırılması, bundan sonra mahallinde yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı (1955 yılı ve öncesini bilebilecek yaşta), yansız, davada yararı bulunmayan ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından belirlenecek en az üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile üç ziraat mühendisi, iki jeoloji mühendisi ve bir harita mühendisi bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılması, yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklara arazi tahrir kaydında yazılı mevki ve sınırlar esas alınarak kayıt uygulaması yapılması, ayrıca kadastro çalışmaları esnasında uygulanan tapu kaydı varsa zemine aplike ettirilmesi, mera tahsis haritasını çevreleyen parsellerin kadastro tutanakları ve varsa dayanakları yöntemince mahalline uygulanarak çekişmeli taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiğine bakılması; harita bilirkişisine dosyada mevcut en eski tarihli hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak çekişmeli taşınmazın ve mera tahsis haritası kapsamında kalan tüm taşınmazların bir bütün halinde hava fotoğraflarında gözüken nitelikleri, mera olup olmadıkları, fiilen tarımsal faaliyette kullanılıp kullanılmadıkları, sınırlarının belirgin olup olmadığı, çevre arazilerden ayıran doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığı hususlarında bilimsel verilere dayalı rapor aldırılması, ayrıca mera tahsis haritası ile davacı Hazinenin dayandığı arazi tahrir kaydının kapsadığı alanları gösteren kroki düzenlettirilmesi; ziraat ve jeoloji mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, evveliyatı itibariyle ve halen mera vasfı taşıyıp taşımadığı hususlarında bilimsel verilere dayalı ayrıntılı rapor aldırılması; tanık ve yerel bilirkişilere çekişmeli taşınmazın tapulama çalışmasının yapıldığı 1955 yılı öncesi ve sonrasında mera olarak kullanılıp kullanılmadığı hususu etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması gereğine değinilerek hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 19.04.2023 tarihli raporun usule, yasaya ve dosya içeriğine uygun olduğu, dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların niteliklerinin hukuka uygun ve denetime elverişli olarak raporda açıklandığı, dinlenen mahalli bilirkişi beyanları ile alınan bilirkişi raporunun birbiri ile uyumlu olduğu, dava konusu taşınmazların mera ve yaylak olarak kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı Hazine vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
D. İstinaf Nedenleri
1.Davacı Hazine vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme dayanak teşkil eden teknik bilirkişi raporunun sonuç kısmında dava konusu taşınmazların tarım arazisi olduklarına dair kanaat bildirilmiş ise de eski tarihli memleket haritaları ve hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazların açık alan olduklarının ve üzerlerinde herhangi bir tarımsal faaliyet bulunmadığının tespit edildiğini, bilirkişilerin hangi bilimsel veriye dayanarak dava konusu taşınmazların tarım arazisi olduğuna kanaat getirdiklerinin anlaşılamadığını, dava konusu taşınmaz ve ilgili diğer parsellerin Akçaabat Kaymakamlığı İlçe Yazı İşleri Müdürlüğü uhdesinde bulunan 1937 tarih ve 19 numaralı Arazi Tahrir Defteri'nin 449.sırasında köy merası olarak kaydedildiğini, 1955 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu mera kaydının araziye uygulanmadığını, meraların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, Mera Kanunu'nun 4.maddesi uyarınca kadimden beri mera kaydı bulunan taşınmazların tarım arazisi olarak kayıt altına alınmalarının mümkün olmadığını, mera vasıflı bir taşınmazın amacı dışında kullanılabilmesi için tahsis değişikliği yapılması gerektiğini, nitekim dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak tahsis amacı değişikliği talebinde bulunulmadığını, dolayısıyla dava konusu taşınmazların bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği gibi tarım arazisi olarak dikkate alınmasının mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazlar ile komşu mera parselleri arasında doğal bir sınır bulunmaması, toprak yapısı itibariyle tarıma uygun olmaması, üzerilerindeki bitki örtüsü, arazinin sınıfı ve taşınmazların az önce açıklanan hukuki durumları birlikte dikkate alındığında çekişmeli taşınmazların mera vasfında olduklarının açık olduğunu, diğer taraftan fen bilirkişi raporunda 1948, 1955 ve 1956 uçuş yılı hava fotoğrafları ile 2012 yılı ortofoto ve 2021 yılı google earth görüntülerinde dava konusu taşınmazlar üzerinde ekili dikili tarım yapıldığına dair bir bulguya rastlanmadığının belirtildiğini, fen bilirkişi raporunun keşifte dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ve hükme dayanak teşkil eden bilirkişi kurulu raporunun subjektif değerlendirmeler ile tanzim edilerek çekişmeli taşınmazların tarım arazisi olduklarının ve üzerlerinde uzun yıllardır tarım yapıldığı tespitinde bulunulduğunu açıkça ortaya koyduğunu, fen bilirkişi raporu da dikkate alınarak teknik bilirkişilerden ek rapor alınması gerekirken bunun yapılmadığını, dosyada mevcut raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla bilirkişilerden ek rapor alınmasına ya da mahallinde yeniden keşif yapılmasına karar verilmesi gerektiğini, eksik inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Bir kısım davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama neticesinde davalılar lehine 1.000,00 TL kanuni vekalet ücretine hükmedilmesinin açıkça hukuka, kanunlara ve hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek Yerel Mahkeme kararının kanuni vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
E. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası belirtilen temyize konu kararıyla;
1.Davacı tarafın tutunduğu arazi tahrir kaydının mülkiyet belgesi olmadığı, davacı İdare tarafından tek taraflı ve tamamen beyana dayalı düzenlenen bir belge niteliği taşıdığı, sınırlarının tespit edilemediği, çekişmeli taşınmazın kadim mera olduğunu ispat yükünün davacı Hazine üzerinde olduğu, toplanan delillere göre taşınmazların mera vasfında olduğunun ispat edilemediği, taşınmaz üzerinde tarımsal faaliyet yapılmamasının taşınmazın mera olduğunu ispat etmediği, çekişmeli taşınmaz hakkında yaklaşık 60-65 yıl geçtikten sonra eldeki davanın açılmasının Anayasa Mahkemesi kararlarında istikrarlı bir şekilde uygulanan meşru beklenti kavramına tamamen aykırı olduğu, çekişmeli taşınmazın mera olarak sınırlandırılması ile elde edilmek istenilen yarar ile davalı gerçek kişilerin davanın kaybedilmesi nedeniyle uğrayacakları külfet arasında orantısızlık bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir.
2.Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise, Mahkemenin önceki kararında kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmediği, davacı tarafça bu hususun istinaf edilmediği, kaldırma kararı sonrası ise kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte olan maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken aleyhe olacak şekilde 1.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı bulunduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kabulü ile kararın kaldırılması suretiyle yeniden hüküm kurularak açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin hüküm yerinde gösterildiği şekilde sayım ve dökümüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14., 16.ve 20.maddeleri,
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi,
3. Değerlendirme
1.Dosyanın incelenmesinden; tapulama çalışmaları sonucunda Trabzon ili, .... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan eski 460 parsel sayılı taşınmazın, tapu kaydına dayalı olarak ..... adına tarla vasfıyla tespit ve tescil edildiği, bilahare kamulaştırma suretiyle ifraz edildiği, nihayet uygulama kadastrosu sonucunda 103 ada 61 parsel numarasını aldığı anlaşılmıştır.
2.Mahkemece, davacı Hazinenin mera iddiasını ispat edemediği, çekişmeli taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı anlaşıldığı gibi, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarının muhteviyat ve sonuçları itibariyle çelişkiler barındırdığı halde bu yön üzerinde durulmamıştır. Dosya kapsamında yer alan jeodezi mühendisi bilirkişi raporuna göre taşınmazın, üzerinde zilyetlik sürdürülen yerlerden olmadığı ve parsel sınırlarının dahi oluşmadığının belirtildiği; buna müteakip jeoloji mühendisleri ve ziraat mühendislerinden teşekkül eden bilirkişi heyeti raporu içeriğinde ise taşınmazın geçmişten bu yana tarımsal amaçlı kullanılan özel mülkiyete konu yerlerden olduğuna dair tersi istikamette kanaat belirtildiği anlaşılmasına karşın toplanan deliller arasında oluşan bu çelişkinin giderilmediği; öte yandan, davacı Hazinenin mera iddiası yönünden dayanağı tahrir kaydının ve çekişmeli taşınmaza revizyon gören tapu kaydının aidiyeti hususunda usulüne uygun şekilde uygulama yapılmadığı, yine var ise kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz bölümü yönünden yöntemince mera araştırması yapılmadığı, taşınmazın niteliği, kadim mera olup olmadığı, tarımsal amaçlı kullanılıp kullanılmadığı hususunda dava konusu taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu köy ile komşu köylerde ikamet eden, yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı ve tarafsız mahalli bilirkişilerden ayrıntılı ve maddi olaylara dayalı olarak beyan alınmadığı anlaşılmıştır.
3.Dosya kapsamına göre davacı Hazine, çekişmeli taşınmaz ve komşularının bulunduğu alanın 1937 tarih 19 sayılı tahrir defterinin 449. sırasında köy merası olarak kayıtlı olduğunu, bu kaydın yörede yapılan tespit sırasında araziye uygulanmadığını, bu nedenle taşınmazın şahıslar adına tespit ve tescil gördüğünü, bilahare aynı sahayı kapsayacak şekilde mera tahdit çalışması yapıldığını ve taşınmazın mera olarak tahdit edildiğini, taşınmazın mera niteliğinde olduğunu iddia etmiştir. Getirtilen kayıtlara göre çekişmeli taşınmazı da kapsayan ve Helvacı köyü çalışma alanında bulunan sahanın tapu kaydı yahut iktisaba elverişli zilyetlik uyarınca gerçek kişiler adına tespit ve tescil edildikleri anlaşılmaktadır. Hal böyle iken uyuşmazlığın çözümü için Hazine dayanağı tahrir kaydı ve dava konusu taşınmazın kadastro tespitine dayanak tapu kaydının zemine uygulanması, tahrir kaydının uygulanması sırasında özellikle en eski tarihli askeri haritalar ve memleket haritalarından istifade edilerek tahrir kaydında yazılı köy hudutlarının yönlerinin ve zemindeki durumlarının tespit edilmesi, ardından davalılara ve bayilerine ait kayıt kapsamında kalan taşınmaz yönünden tapu kayıtlarının mülkiyet belgesi niteliğinde oldukları ve kadastro sırasında revizyon görmek suretiyle işleme tabi kayıt özelliğini aldıkları gözetilerek davanın reddi gerektiğinin göz önünde bulundurulması, kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz bölümleri yönünden ise yöntemince mera araştırması yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
4.Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, davacının iddiasına konu olup yörede yapılan tahdit sırasında mera olarak sınırlandırılan sahaya ilişkin haritadan istifade edilerek bu alanı dıştan çevreleyen tüm komşu parsellerin kadastro tespit tutanakları ve dayanağını oluşturan kayıtlar ile taşınmazların bulunduğu yere ait askeri haritalar ile memleket haritaları ve varsa Hazinenin dayanağı tahrir kaydına ait harita ile çekişmeli taşınmazın tespitine esas teşkil eden tapu kayıtları tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra, taşınmaz başında elverdiğinde yaşlı, yöreyi iyi bilen taşınmazın bulunduğu köy ile komşu köylerde ikamet eden yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi ile 2 kişilik jeoloji uzmanından teşekkül edecek bilirkişi kurulu ve 3 kişilik harita mühendisi bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.
5. Keşifte, davacı Hazinenin dayandığı tahrir kaydı ile dava konusu taşınmazın tespitine esas teşkil eden tapu kayıtları mevkisi ve tüm hudutları ile uygulanarak zeminde tek tek gösterilmeli, gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı tanınmalı, yerel bilirkişilerce gösterilen hudutlar teknik bilirkişi haritasında işaret ettirilmeli, tahrir kayıtlarının haritası varsa uygulanarak kapsamı haritasına göre belirlenmeli; yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği ve kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, mera vasfında olup olmadığı ya da mera niteliğindeki taşınmazdan kazanılıp kazanılmadığı etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanların doğruluğu komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, davacı Hazinenin dayanağı tahrir kaydında yazılı köy hudutlarına ilişkin kadim sınır yerleri ile ''Galinama Deresi'' hududu askeri haritalardan ve en eski tarihli memleket haritalarından faydalanılarak kesin olarak tespit edilmeli; teknik bilirkişilerden yapılan keşfi, tespit edilen hudutları ve uygulanan kayıtların kapsamını gösteren ayrıntılı, denetime elverişli krokili rapor alınarak tahrir kaydı ve kadastro tespitine esas tapu kaydının kapsamı belirlenmeli, arazi tahrir kaydının vasfının ve taşınmaza aidiyetinin taşınmazın niteliği ve hukuki durumu üzerindeki etkisi tartışılmalıdır.
6.Bu suretle kayıtların kapsamı belirlendikten sonra 3 kişilik ziraat mühendisleri ve jeoloji mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera nitelikli yerlerden nasıl ayrıldığı, taşınmazın meradan açılan, meranın devamı niteliğindeki yerlerden olup olmadığı, üzerinde sürdürülen ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığını ve ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü açıklayıp tarımsal niteliklerini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
7.Harita mühendislerinden teşekkül eden bilirkişi kuruluna dosyada mevcut en eski tarihli hava fotoğrafları üzerinde inceleme yaptırılarak çekişmeli taşınmazın ve mera tahsis haritası kapsamında kalan tüm taşınmazların bir bütün halinde hava fotoğraflarında gözüken nitelikleri, mera olup olmadıkları, fiilen tarımsal faaliyette kullanılıp kullanılmadıkları, sınırlarının belirgin olup olmadığı, çevre arazilerden ayıran doğal ya da yapay ayırıcı bir unsur bulunup bulunmadığı hususlarında bilimsel verilere dayalı rapor aldırılmalı, ayrıca mera tahsis haritası ile davacı Hazinenin dayandığı arazi tahrir kaydının kapsadığı alanları gösteren kroki düzenlettirilmelidir.
8. Bu şekilde yapılan tahkikat sonucunda elde edilmiş deliller ile daha evvel toplanmış tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Sayılan nedenlerle davacı Hazinenin temyiz itirazları yerinde görülmüş ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz eden davacı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.