"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1270 E., 2024/1150 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şenkaya Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/95 E., 2024/51 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Erzurum ili, Şenkaya ilçesi, ... Mahallesinde 173 ada 16 parselde kain taşınmazın müvekkilinin murisi ...'a ait olmasına rağmen yolsuz olarak herhangi bir neden olmadan tapuda davalı üzerine kaydedildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile söz konusu taşınmazın müvekkili adına tescil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 12.03.2024 tarihli beyan dilekçesinde özetle; dosyaya kazandırılan tapu kayıtlarından görüleceği üzere, muris ...'a ... tarafından birden çok taşınmaz hibe edilmekle birlikte bunlardan bir kısmının davalıya ve başkalarına satışının yapıldığını, ancak parsellere ilişkin kadastro çalışmalarında tespit ve tescilde hata/yolsuz işlem yürütüldüğünü, buna göre dava dilekçesinde belirtilen 173 ada 16 parsele ilişkin olarak da aslında muris tarafından davalıya satışı yapılan taşınmazlara bitişik ve yeni kayıtlarıyla 173 ada 37 parsel olarak görünen kısmın yanındaki ekte mübrez işaretlenmiş bölgedeki taşınmaz hakkında yerinde keşif yapılmak suretiyle tespit olunacak yerin iptalinin talep edildiğini, davalının da bu hususa bir itirazı olmamakla birlikte, keşif yapılmasına müteakip davayı kabul edeceğini müvekkiline şifahen bildirdiğini, huzurdaki davanın kadastro tespitinden önceki hukuki sebeplere dayalı ikame edildiğini belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. Davalı 21.06.2022 tarihli celsede alınan beyanında, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı vekilinin dava dilekçesi ile Erzurum ili, Şenkaya ilçesi, ... Mahallesi 173 ada 16 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin murisine ait olmasına rağmen yolsuz olarak davalı üzerine kaydedildiğini, taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini talep ettiği, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı incelendiğinde, 11.06.1991-11.07.1991 tarihleri arasında askı ilanına çıkarıldığı, tutanağın dava açılmadığından 12.07.1991 tarihinde kesinleşerek arsa vasfı ile davalı ... adına tespitinin yapıldığı, eldeki davanın 23.11.2021 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinin incelenmesinden davacının iddiasının kadastro öncesi hukuki sebeplere dayandığı, açıklanan bu niteliğine göre davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreye tabi olduğu, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıldan fazla sürenin geçmiş olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu, bu sebeple re'sen dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından 23.11.2021 tarihinde açılan tapu iptali ve tescil davasının dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka ve kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu, mülkiyet hakkının mutlak bir hak olduğundan zamanaşımı veya hak düşürücü süreden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, Yargıtayın istikrar kazanmış görüşlerine göre hak düşürücü süre geçmiş olsa bile davalının davayı kabul etmesi halinde Mahkemece kabul beyanına değer verilerek bu yönde karar verilmesi gerektiği halde davalı dinlenilmeden, keşif ve sair inceleme yapılmadan eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, bunun yanında davalının da dava dilekçesinde belirtilen 173 ada 16 parsele ilişkin de aslında muris tarafından davalıya satışı yapılan taşınmazlara bitişik ve yeni kayıtlarıyla 137 ada 37 parsel olarak görünen kısmın yanındaki bölgedeki taşınmaz hakkında yerinde keşif yapılmak suretiyle tespit olunacak yerin iptali hususunda bir itirazı olmamakla birlikte, konu mahalde keşif yapılmasını müteakip davayı kabul edeceğini müvekkiline şifahen bildirdiğini, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince davalı tarafından davaya yönelik nasıl cevap verileceği ile müvekkiline şifahen belirttiği hususlarda araştırma yapılmaksızın davanın reddine karar verilmesinde, istinaf başvurularının da esastan reddine karar verilmesine hukuka uyarlık bulunmadığını, yargılama konusu yolsuz tescil yönünden hak düşürücü sürenin varlığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosyaya kazandırılan tapu kayıtlarından görüleceği üzere, muris ...'a ... tarafından birden çok taşınmaz hibe edilmekle birlikte bunlardan bir kısmının davalıya ve başkalarına satışının yapıldığını, ancak parsellere ilişkin de kadastro çalışmalarında tespit ve tescilde hata/yolsuz işlem yürütüldüğünü, kadastro tutanaklarında taşınmazın daha önce ...'a ait olduğu, 1959 yılında haricen parsellenerek içlerinde dava konusu taşınmazın da bulunduğu birden fazla parselin davacının babası muris ...'a hibe ettiği, ...'un da 1980 yılında parsellerden birini ... Köyü Tüzel Kişiliğine hibe ettiği ve 1984 yılında köy muhtarlığınca bina yapıldığı hususları ve sair birçok talep konusunu ispatlayan hukuki delil ve vakıa mevcut olduğunu, yine dava dilekçesi ekinde muris ...'un mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesinin bulunduğunu, muris ...'un dava dışı diğer mirasçılarının davaya dahil edilmeden, muvafakat alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, dosya kapsamında mahalde keşif yapılmak suretiyle hangi kısmın muris tarafından hibe edildiği ve halen mirasçıların zilyetliğinde olan kısmın nereye tekabül ettiği gibi hususların tespiti gerekmekte ise de İlk Derece Mahkemesince noksan incelemeye dayalı şekilde hüküm kurulduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kadastro sonucu; Erzurum ili, Şenkaya ilçesi, ... köyü çalışma alanında kadastro çalışmaları sonucunda 173 ada 16 parsel sayılı taşınmaz 74,75 m² yüz ölçümü ve "arsa" vasfı ile ... adına tespit edilmiş, askı ilanı 11.06.1991-11.07.1991 tarihleri arasında yapılmıştır. Askı ilan süresi içerisinde dava açılmadığından kadastro 12.07.1991 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece her ne kadar yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelerden yargılama sırasında İlk Derece Mahkemesince 27.02.2024 tarihli 7. celsede alınan 2 nolu ara kararla; dava dilekçesinden davacının tespit öncesi nedene mi tespit sonrası nedene mi dayandığı ile hangi hukuki sebebe dayalı olarak tescil talebinde bulunduğunun anlaşılamadığı gerekçesiyle davacı vekiline dava dilekçesinde belirtilen hususlar yönünden açıklama yapması için HMK'nın 31. maddesi gereği süre verildiği, davacı vekilinin 12.03.2024 tarihli beyan dilekçesinde, yeni kayıtlarıyla 173 ada 37 parsel (eski 173 ada 16 parsel) olarak görünen kısmın yanında bulunan ve beyan dilekçesine ekli krokide işaretlenmiş bölgedeki taşınmaz hakkında yerinde keşif yapılmak suretiyle tespit olunacak yerin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca Mahkemece keşif yapılarak dava konusu yer belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.