Logo

1. Hukuk Dairesi2024/522 E. 2025/548 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı olarak tapu iptali ve tescil ile miras payının tenkisi istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının kapsamının tam olarak tespit edilmeden ve davacıların muris muvazaası iddiası üzerinde yeterli inceleme yapılmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/169 E., 2023/948 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kandıra 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/204 E., 2021/331 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Kandıra ilçesi, Karadivan köyünde bulunan 125 ada 6, 10, 21, 24, 41, 100, 108, 112, 124 parsel, 139 ada 16, 35, 47, 49, 52, 72, 79, 134 parsel, 128 ada 5 parsel ve 9 parsel ile ... köyünde bulunan 117 ada 20 parsel sayılı taşınmazların tarafların kök murisi ... ...'dan geldiğini, davacıların ... ... mirasçılarından olduğunu, ... ...’un da ... mirasçısı olduğunu, davacıların miras bırakanı ...’in mirasçı ... ...’un miras payını 1930 tarihli senet ile satın aldığını, miras bırakanın satın aldığı hisse ile miras bırakanının miras payının kadastro çalışmaları sırasında ... ... mirasçıları adına tespit ve tescil edilmesi gerekirken tamamının mirasçı kızlarına mal bırakmamak için muvazaalı olarak davalı ... ... adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kaydının davacıların miras payı oranında iptali ile davacılar adına tapuya tescilini, mirasa iade olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların evveliyatının tapulu olduğunu, mirasçılardan ..., hissesini 1930 tarihli noter senedi ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacıların miras bırakanına devir ettiğinden, bu sözleşmenin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davacıların murisi ... ile davalıların murisi ... arasında Kandıra Noterliğinin 01.08.1960 tarih 760 yevmiye numaralı vekaletname ve mukavelename gereğince kök muris ...’den ...’e intikal eden miras hissesinin davalıların murisi ...’e satıldığını, 1965 yılında tapuda devir edildiğini, o tarihten bu yana çekişmeli taşınmazlara davalılar ve murisinin zilyet olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2019 tarih 2012/505 Esas, 2019/240 Karar sayılı kararı ile; mülkiyetin uygun irade ve teslimle davalıların murisi ... ...'ya geçmiş olduğundan hem tapu iptali ve tescil talebi yönünden hem de tenkis talebi yönünden sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarih 2019/1260 Esas, 2020/219 Karar sayılı kararı ile; taraf teşkili sağlanmaksızın davanın esası hakkında hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu açıklanarak davacılar vekilinin esasa yönelik istinaf itirazları incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kök muris ...'in 1916 yılında öldüğü, onun vefatından sonra taşınmazların mirasçıları tarafından kullanıldığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre bilinen en eski malikin ... ... ve sonrasında da ... ... olduğu, dava konusu taşınmazların insan ömrünü aşacak şekilde davalıların murisi ...'in kullanımında olduğu, ondan sonra da miras yoluyla davalılara geçtiği; davacıların taşınmazın kök muris ...'den geldiği iddiasını dahi ispatlayamadığı, TMK'nın 565. maddesinde tenkise tabi kazandırmaların açıkça sayılmış olduğu, miras bırakan tarafından yapılmayan hukuki işlemlerin tenkise tabi olmasının mümkün olmayacağı, kadastro tespitinin yapıldığı dönemde miras bırakan vefat etmiş olduğundan kendisinin tenkise tabi bir işleminin de söz konusu olamayacağı belirtilerek hem tapu iptali ve tescil talebi yönünden hem de tenkis talebi yönünden sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının miras bırakanın tapulu taşınmazları bakımından uygulanabilir nitelikte olup tapusuz taşınmazlar menkul hükmünde olduğundan ve teslimle mülkiyet geçeceğinden, bu tür taşınmazlar bakımından 1974 tarihli İBK’nın uygulama alanın olmadığı, bu tür temlikler bakımından muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği, satış senedinin düzenlendiği tarihte dava konusu taşınmazlar tapusuz taşınmaz niteliğinde olduğundan davalıların murisi ... ... tarafından imzalanan 1960 ve 1965 tarihli satış senetlerine yönelik muris muvazaası iddiasının dinlenebilme olanağının bulunmadığı, tapusuz taşınmazların menkul mal hükümlerine tabi olup yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği, taraflarca dayanılan senet sahte olsa bile tapusuz taşınmazlarda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca muris tarafından yapılan satış veya bağışın bilirkişi, tanık beyanları ve her türlü delille kanıtlanabileceği, somut olayda mahalli bilirkişiler ve tanıklarının birbiri ile uyumlu beyanlarına göre muris ... ...'un dava konusu taşınmazlardaki zilyetliğini davalıların murisi ... ...'ya devrettiği, dava konusu taşınmazların murisin terekesinden çıktığı ve tenkise ilişkin TMK'nın 565. maddesindeki şartların oluşmadığı gerekçesi ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, dava konusu 117 ada 20 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 10.07.1995 tarihinde kesinleştiği, davacı taraf da taşınmazın kök muristen geldiğini ve miras bırakanından dolayı miras payları olduğunu iddia ederek kadastro tespitinden önceki bir nedene dayandığı, eldeki davanın ise 02.08.2012 tarihinde açılmış olup buna göre dava tarihi itibari ile Yasa'da öngörülen 10 yıllık sürenin dolduğu, hal böyle olunca, hak düşürücü süre nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek HMK’nın 355. maddesinin birinci fıkrası ikinci cümlesi gereği re'sen görülen kamu düzenine aykırılık nedeniyle Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden esasıyla ilgili olarak çekişmeli 117 ada 20 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine, diğer taşınmazlar yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ile tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Kadastro çalışmaları sonucu, Kandıra ilçesi, Karadivan köyünde bulunan 139 ada 16, 35, 47, 49, 52, 72, 79, 134 parsel, 125 ada 6, 10, 21, 24, 41, 100, 108, 112, 124 parsel, 128 ada 5, 9 parsel sayılı taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Kandıra ilçesi ... köyünde bulunan 117 ada 20 parsel sayılı taşınmaz satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar murisi ... ... adına tespit edilip 10.07.1995 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.

Davacı taraf dava konusu taşınmazların kök muris ...'den gelip miras hisseleri olduğu iddiasıyla 02.08.2012 tarihinde tapu iptali ve tescil davası ile tenkis davası açmıştır.

Bölge Adliye Mahkemesince; davacıların tapu iptali ve tescil talebine yönelik satış senedinin düzenlendiği 1960 ve 1965 tarihlerinde dava konusu taşınmazların tapusuz taşınmaz niteliğinde olduğu bu sebeple muris muvazaası iddiasının dinlenebilme olanağının bulunmadığı, tapusuz taşınmazların menkul mal hükümlerine tabi olup yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği, muris ... ...'un dava konusu taşınmazlardaki zilyetliğini davalıların murisi ... ...'ya devrettiği, dava konusu taşınmazların murisin terekesinden çıktığı, davacıların tenkis talebine yönelik ise TMK'nın 565. maddesindeki şartların oluşmadığı gerekçesi ile ret kararı verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir.

Davacı taraf, çekişmeli taşınmazların murisleri tarafından davalı tarafa kız çocuklarından mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak satıldığını iddia etmiş; davalı taraf ise taşınmazların öncesinin tapulu taşınmazlar olduğunu ve tapudan devir edildiğini savunmuştur. Çekişmeli taşınmazların kadastro tespitinin belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle yapıldığı anlaşılmıştır.

Ancak, davalı tarafın delil olarak dosyaya sunduğu noter tarafından düzenlenen 1960 ve 1965 tarihli senetlerin ekinde 12 adet tapu kaydına dayanıldığı halde Mahkemece bu tapu kayıtları tüm tedavülleri ile getirilmemiş, kadastroda revizyon görüp görmediği araştırılmamış, tapu kayıtları yöntemince uygulanıp dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik inceleme, araştırma ve uygulama ile karar verilemez.

Bilindiği üzere; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesine göre kayıt ve belgelerin harita, plan ve krokiye dayanması halinde bu kaydın kapsamı dayanılan harita, plan ve krokiye itibar edilmek suretiyle belirlenir. Kaydın haritası yok veya uygulama imkanı bulunamıyor ise hudutlara değer verilir.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için davalı tarafın dayanak tapu kayıtlarının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile varsa haritası getirtilmeli, tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parseller ile komşu parsellere ait onaylı tutanak örnekleri, tutanakları kesinleşmiş ise tapu kayıtları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi huzurunda yeniden keşif yapılmalıdır.

Yapılacak keşifte, 3402 sayılı Yasa'nın 20. maddesi göz önüne alınarak varsa haritalar uygulanmak suretiyle, haritaların bulunmaması halinde ise sınırlarına göre tapu kayıtlarının kapsamı belirlenmeli, tapu kaydının tüm sınırları tek tek okunup yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle mahallinde uygulanmaya çalışılmalı, tapu kaydının sınırlarının sabit sınır olup olmadığına bakılmalı, sınırlarında sabit sınır bulunmaması halinde ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/C maddesi uyarınca tapu kaydına hudutlarıyla değil miktarıyla geçerli olacak şekilde kapsam tayin edilmesi gerektiği değerlendirilmeli; uygulamada komşu taşınmazların kadastro tutanak ve dayanaklarından yararlanılmalı, keşifte gösterilen sınırlar teknik bilirkişiye işaret ettirilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmelidir.

Uygulama sonucunda çekişmeli taşınmazların tapu kayıt kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, davacıların öncelikle asli talepleri olan muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil taleplerinin, bu mümkün olmaz ise fer'i talepleri olan tenkise ilişkin talepleri ile ilgili olarak uyuşmazlık zilyetlik hükümlerine göre değil tapu kaydına dayalı olarak çözümlenmeli, toplanacak tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,

HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

12.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.