Logo

1. Hukuk Dairesi2024/5490 E. 2024/6933 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Miras bırakanın sağlığında yaptığı taşınmaz satışının inançlı işlem olduğunu iddia eden mirasçının, terekeye dahil edilmemiş diğer mirasçı varken açtığı tapu iptali ve tescil davasının dinlenip dinlenemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Terekeye dahil taşınmaz üzerinde inançlı işlemden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasının terekenin tamamı adına veya tüm mirasçıların katılımıyla açılması gerektiği, aksi halde mirasçılardan birinin terekedeki payı oranında açtığı davanın dinlenemeyeceği gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2971 E., 2022/2058 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çeşme 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/543 E., 2021/244 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 1995 yılından bu yana 7 parselde kayıtlı müstakil evde malik sıfatı ile oturmakta olduğunu, söz konusu gayrimenkulün 18.12.1995 tarihinde eşi merhum ... tarafından ...’ten satın alındığını, davacının söz konusu gayrimenkulde oturduğu sırada oğlunun ortağı ve iş arkadaşı olan ...’nın babası ...'nın keşidecisi olduğu Bornova Altıncı Noterliğinin 14010 yevmiye nolu ve 14.09.2018 tarihli ihtarnamesini aldığını, söz konusu ihtarnamede davacının kendi oturduğu yazlıkta fuzuli şagil olduğundan bahisle kira bedeli talep edilmekte ve gayrimenkulün tahliyesinin istenmekte olduğunu, bu ihtarnameden sonra yaptığı araştırmalarda 14.10.2009 tarihinde taşınmazın muvazaalı olarak ... tarafından ...’a tapuda satış gösterilmek suretiyle devredildiğini öğrendiğini, bu satışın muvazaalı olduğunu, bu tarihte davacının eşi ...'in kendi borçlarından dolayı davaya konu gayrimenkulü oğlunun liseden okul arkadaşı olan ve ortak iş yapıp inşaat malzemesi satın aldığı ...’a muvazaalı olarak devredilmiş olduğunu, bu tarihlerde ...’in alacaklısı olan .... Yapı İnş. Mal. Tic. Ltd. Şti.'nin bu işlemin iptali amacıyla dava açtığını, dava sonuçlanmak üzereyken tapu iptali olmaması için söz konusu icra dosyasının haricen ödenerek kapandığını, yapılan ilk satış işleminin muvazaalı işlem olup iptali gerektiğini, 19.04.2013 tarihinde bu kez söz konusu gayrimenkulün .... tarafından muvazaalı olarak ...'ya satış gösterildiğini, davacının oğlu ... .... ile davalının oğlu ...'nın uzun yıllara dayalı olan arkadaşlıkları sebebiyle birlikte Bostanlı’da ortak .... isimli restoran açtıklarını, söz konusu işletmenin .... Turizm Tic. Ltd. Şti. unvanlı şirket olduğunu, ...’ın borçlarından dolayı şirketin ... ve ...'nın hissedar olup ...'ın şirket müdürü olarak atandığını, şirketin borçlarının ödenmesi ve sermayenin arttırılması amacıyla kredi oranlarının da diğer kredilere oranla daha düşük olması sebebiyle İş Bankası Torbalı ..... Şubesinden düşük faizli konut kredisi çekilerek yine muvazaalı bir biçimde bu kez 19.04.2013 tarihinde ...’tan ... adına satış gösterilmiş olduğunu, güvene dayalı olarak yapılan bu işlemde kredi bitiminde ...'nın gayrimenkulü iade edecek olduğunu, söz konusu İş Bankası kredilerinin tamamının davacının oğlu ... ...tarafından bizzat ödendiğini, kredi ödemelerinin bir kısmının şahsi hesabından EFT, bir kısmı da normal vezneden nakit olarak ödenmiş olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmaza ilişkin muvazaalı şekilde yapılan işlemlerin ve tasarrufun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; davanın tasarrufun iptali davası şartlarını taşımadığını, keza 5 yıllık hak düşürücü sürenin de geçirilmiş olduğunu, davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak açıldığının kabulü halinde davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ...; dava konusu taşınmazı diğer davalıdan bedeli karşılığında iyi niyetli olarak satın aldığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, oğlu ... ile birlikte Gençizler Turizm İşl. Tic. Ltd. Şti'nin ortağı olduklarını, şirket yetkilisinin oğlu Özgür olduğunu, oğlunun aynı zamanda makine mühendisi olarak çalışması nedeniyle şirket işleri ile ilgilenemediği durumlar için davacının oğlu ...'ı vekil tayin ettiğini, kredi ödemelerinin de yine bu vekalete istinaden şirket hesabından alınan paralar ile davacının oğlu ... tarafından yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla

; davacının devre ilişkin talebinin inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı olduğu, somut olayın özelliği itibarıyla dava konusu taşınmazın son maliki bakımından davacının iddiasının incelenebilmesi için öncelikle davacının eşi müteveffa ... ile ilk el durumundaki davalı ... arasında gerçekleşen devrin muvazaalı olup olmadığının açığa kavuşturulması gerektiği, dava konusu taşınmazın davacının eşi müteveffa ... adına kayıtlı iken ilk el durumundaki davalı ...'a 14.10.2009 tarihinde yapılan devir bakımından muvazaanın varlığını iddia eden davacının Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi gereğince bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının, HMK m.200 ve 201 (HUMK. 288 ve 290) hükümleri gereğince ancak yazılı bir delil ile ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafça yazılı bir delil veya delil başlangıcı niteliğinde bir belge ibraz edilmediği, davacı vekilince 16.11.2020 tarihli beyan dilekçesi ekinde sunulan mail çıktısı ile dava konusu taşınmazın 19.04.2013 tarihinde ilk el durumundaki davalı ... tarafından muvazaalı olarak son malik durumundaki davalı ...'ya devredildiğinin ispat edildiği belirtilmişse de söz konusu mail çıktısına dava ve cevaba cevap dilekçesinde yer verilmediğinden hükme esas alınamayacağı, ayrıca dinlenen tanıkların dahi dava konusu taşınmazın 14.10.2009 tarihli devrinin muvazaalı olduğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığı, davacı tarafça her ne kadar cevaba cevap dilekçesinde yemin deliline dayanılmışsa da davacı vekilince 21.04.2021 tarihli celsede yemin teklifinde bulunmayacaklarının imzalı beyanı ile kabul edildiği, bu durumda davacının dava konusu taşınmazın 14.10.2009 tarihli devrine ilişkin taraf muvazaası iddiasını ispat edemediği, dava konusu uyuşmazlıkta isticvabı gerektirir şekilde davada aydınlanması gereken bir husus olmadığı, ayrıca dava dışı Seramik Yapı İnşaat Malzemeleri Taahhüt San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından huzurdaki davada davacının eşi müteveffa ... ve davalı ... aleyhine ikame edilen İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/356 Esas ve 2012/169 Karar sayılı tasarrufun iptali davasında davacı ... vekilince sunulan 07.12.2011 havale tarihli delil listesinde dava konusu taşınmazın 14.10.2009 tarihli devrinin alacaklı zararına muvazaalı olmadığını ve söz konusu devrin İzmir 19. İcra Müdürlüğünün 2008/15653 Esas sayılı dosyasında yapılan ödemeler neticesinde alacaklı ...'a kalan bakiye borcuna karşılık olarak devrettiğini ve duruşmalarda da davayı kabul etmediğini beyan etmesine rağmen ...'in ardılı (halefi) olan davacının eldeki davada Mahkeme huzurunda söz konusu devrin muvazaalı olduğunu ileri sürmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, dava konusu taşınmazın 14.10.2009 tarihinde ilk el durumundaki davalı ...'a yapılan devrin muvazaalı olduğunun ispat edilememesi nedeni ile dava konusu taşınmazın son maliki durumundaki davalı ... ile ilk el durumundaki davalı ... arasındaki ilişkiye yönelik iddiasının incelenmesine gerek olmadığı, son olarak davacı, devir işleminin iptaline ve tapuya tesciline karar verilmesini talep etmişse de 21.04.2021 tarihli celsede davacı vekilince dava konusu yaptıkları kısmın müvekkilin miras payı oranında dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ettiğini imzası ile tasdik ettiği, davacı vekilinin talebinin ıslah olmayıp talebin daraltılması niteliğinde olduğu, davacı tarafın talebini daraltmasına usulen yasal bir engel bulunmadığı, bu itibarla müteveffa ...'in davacı haricindeki mirasçısı olan oğlu ... Ergüven'in davaya dahil edilmediği ve taraf teşkili bakımından yapılması gereken herhangi bir işlem olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyadaki tapu kayıtlarından, dava konusu taşınmazın davacının miras bırakanı ... tarafından davalı ...'a satış yoluyla devredildiği, Gönen Karakuş tarafından da diğer davalıya devredildiğinin görüldüğü, davacının muris ...'in halefi sıfatı ile dava konusu taşınmazın inanç sözleşmesi gereği davalı adına olan tapu kaydının iptali ile pay oranında adına tescili talebi ile eldeki davayı açtığı, muris ... 13.01.2012 tarihinde vefat etmiş olup geriye mirasçı olarak davacı ... ile oğlu ... Ergüven'in kaldığı, davacı ... dışında inanç sözleşmesinin taraf olduğu bildirilen murisin bir mirasçısının daha olduğu, mirasçının dosyada taraf olmadığının görüldüğü, ölüm tarihine göre ...'in terekesinin Türk Medeni Kanunu'nun 701 ilâ 703. maddelerinde öngörülen elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, bazı istisnai haller haricinde (örneğin muris muvazaası) terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olması sebebiyle pay oranında açılan davanın dinlenemeyeceği, öyleyse davadaki iddianın niteliğine göre tereke adına açılması gerekeceğinin de kuşkusuz olduğu, hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davacının davasının reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesi ile; aşamalarda ileri sürdüğü iddialarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın tüm mirasçılar adına bir veya birkaç mirasçı tarafından açılması halinde, usul ekonomisi göz önüne alınarak davacılara diğer mirasçıları davaya dahil etmesi veya terekeye temsilci atanması için süre verilmesi gerektiğini, bu yapılmadan davanın reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 5998 ada 7 parsel (yeni 8171 ada 17 parsel) sayılı taşınmazdaki dubleks mesken vasfındaki 1 nolu bağımsız bölümün dava dışı ... adına kayıtlı iken 18.12.1995 tarihli satış işlemi ile davacının eşi ....'e, onun tarafından 14.10.2009 tarihinde satış yolu ile davalı ...'a, onun tarafından ise 19.04.2013 tarihinde satış yolu ile diğer davalı ...'ya temlik edildiği, davacının eşi ...'in 13.01.2012 tarihinde ölümü üzerine geriye mirasçı olarak davacı ile dava dışı oğlu ...'ın kaldıkları anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.