"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1334 E., 2023/1705 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/238 E., 2023/99 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ...; murisi ...'ın adına kayıtlı 675 ada 12 nolu parsel (eski 1230 nolu parsel) sayılı taşınmazını 15.09.2015 tarihinde davalı ...'a satış göstermek suretiyle devrettiğini, devir işleminin mirasbırakan tarafından ...'ın oğlu ...'a verilen vekaletname ile gerçekleştirildiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, murisi ...'ın 25.09.2020 tarihinde vefat ettiğini, geriye Ordu 5. Noterliğinin 28.08.2014 tarih ve 07543 yevmiye numaralı vasiyetnamesini bıraktığını, vasiyetin Ordu 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/1100 Esas, 2021/136 Karar sayılı ilamı ile açıldığını, iş bu vasiyete istinaden ... tarafından davacı aleyhine Ordu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/508 Esas sayılı dosyası nezdinde vasiyetin tenfizi davası ikame edildiğini, bunun üzerine kendisi (davacı) tarafından Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/218 Esas sayılı dosyası nezdinde vasiyetnamenin iptali davası ikame edildiğini, bunun üzerine ... tarafından tamamen mal kaçırmak maksatlı olarak dava konusu taşınmazın 01.07.2021 tarihli satış işlemi ile diğer davalı ...'a devredildiğini, taraflar arasındaki her iki satış işleminin de muvazaalı bir işlem olduğunu, ilk satış sırasında mirasbırakan ...'ın satış yapmasını gerektirir bir durum ve ihtiyacının olmadığını, muris ...'ın davalı ... ile kardeş olduğunu, taşınmazın evlatlık olan davacıya kalmaması amacı ile bu işlemi yaptıklarını, davalıların yakın akraba olduklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde davaya konu taşınmazın bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; mirasbırakan ...'ın tüm bakım ve iaşesinin 1998 yılından bu yana, ...'ın eşinin vefatından sonra bilfiil davalı ... tarafından yerine getirildiğini, muris ...'ın, davalı kardeşinin kendisine gösterdiği ilgi ve bakım sebebi ile kendini borçlu hissettiğini, davalı kardeşinin böyle bir talebi olmamasına rağmen yıllar sonra Ordu 5.Noterliğinin 28.08.2014 tarih ve 7543 yevmiye nolu vasiyetnamesini düzenlediğini, bu vasiyetname ile bir kısım mallarını davalıya bıraktığını, sonrasında ise murisin, ölünceye kadar bakma karşılığı olarak davalının bakım borcunu yerine getirmesini güvence altına alabilmek adına sağlığında dava konusu taşınmazı devretmek istediğini, bir diğer hususun ise muris tarafından düzenlenen vasiyetname ile ...'ın mirasçı olarak nasbedildiğini, murisin ölüm tarihinde mirasçı sıfatını haiz olduğunu, bu durumda artık mirasbırakandan gelecek taşınmazlarda davacının tek başına mirasçı olmadığını, davalı kardeşin atanmış mirasçı olduğunu ve şu an tüm mal varlığında hak ve borç sahibi olduğunu, bu sebeple davacının yalnızca kendi miras hissesi için dava açabileceğini, neticeten muris muvazaası hukuki sebebi ile davalı ... aleyhine açılan davada murisin ya da davalının muvazaa kastı bulunmadığını, diğer davalı ...'ın ise dava konusu taşınmazın bedelini ödeyerek ...'dan satın aldığını, dava konusu taşınmazın ... adına tapuda kayıtlı olup tapudaki kayda istinaden gerçek değeri üzerinden 240.000,00 TL bedelle satın aldığını, 190.000,00 TL'sini ödediğini, 50.000,00 TL'si için ise borcu devam ettiğini, ödenen bedelin 70.000,00 TL'sinin bizzat elden ...'a ödendiğini, kalan 120.000,00 TL'nin ise oğlu ... tarafından kredi çekilerek ...'a bankadan kısım kısım havale edildiğini, davalıların söz konusu satış işleminde hiçbir kötü niyeti olmadığı gibi, mal kaçırma kastının da mevcut olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; öncelikle murisin mirasçılarına intikal eden dava konusu tasarruf harici taşınmazlarının da bulunduğu, ancak dava konusu taşınmaz haricinde diğer taşınmazların hisseli taşınmazlar olduğu ve diğer taşınmazlar bakımından murisin esasında bir zilyetliğinin olmadığı, murisin yalnızca tek başına hissedarı olduğu ve kendi kullanımında olan taşınmazın sadece dava konusu taşınmaz olduğu, bu taşınmazı da dosyaya yansıyan beyanlara göre herhangi bir neden yokken davalı ... 'a satış yoluyla devrettiği, murisin tek mirasçısının davacıların mirasbırakanı olduğu, murisin herhangi bir ekonomik sorunu ya da gereksinimi olmadığı hâlde elindeki en değerli taşınmazını davalıya sattığı, bu satışın bir semen karşılığı yapıldığı savunmasını destekler bir delil sunulmadığı, murisin tasarruf tarihinde bakıma muhtaç olmaması ve sonrasında da huzur evine yerleşmiş olması gibi hususlar dikkate alındığında, muris ... ile davalı ... arasındaki satış ilişkisinin muvazaalı olduğu kanaatine varıldığı, zira murisin tek çocuğunu bırakıp davalı kardeşine en değerli taşınmazını satış yoluyla devretmesinin açıkça mal kaçırma saikini gösterdiği, davalı ...'ın eşi ile davalı ...'un eşlerinin akraba oldukları ve davalı tanıkların beyanlarına göre bu satış öncesinde de davalıların aile olarak görüştükleri, davalı ...'ın mirastan dolayı açılan davalardan haberdar oldukları, ayrıca satışın bir semen karşılığı olduğu savunulmuşsa da 190.000,00 TL tutarındaki taşınmaz satış bedelini davalı ...'a tevdi edildiğinin iddia edildiği, ancak bu miktarın verildiği hususunun HMK madde 200/1 uyarınca yazılı delille ispatlanması gerektiği, (tapuda satışın 60.000,00 TL karşılığında gösterildiği) dolayısıyla tüm bu hususlar dikkate alındığında davalı ...'ın, muris ... ile davalı ... arasındaki muvazaalı satışı bildiği veya bilebilecek konumda olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içeriğine, toplanan delillere, TMK'nın 6. ve HMK'nın 190. maddeleri gereği muvazaa iddiasının davacı tarafça ispatlanmış olmasına, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde ve hükmün fer'ilerinde usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesi ile; eksik inceleme ve delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu verilen kararın doğru olmadığını, Ordu 5. Noterliğinin 28.08.2014 tarih ve 7543 yevmiye numaralı "Miras Hukukuna Tabi Düzenleme Şeklinde Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi" birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın devrinin muvazaalı olmadığının görüleceğini, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın gerekçesinde murisin herhangi bir neden yokken taşınmazı müvekkili ...'a devrettiğinden ve bu durumun dosyadaki beyanlardan anlaşıldığından bahsedilmiş ise de dosyada tanık beyanlarından önce incelenmesi gereken bir miras hukukuna bağlı ölünceye kadar bakma sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmenin bile başlı başına devir sebebi olabileceğini, miras hukukuna bağlı ölünceye kadar bakma sözleşmesinin vasıf ve mahiyeti, hükümleri ve doğurduğu sonuçların ne olduğu hakkında inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın yasaya aykırı şekilde hüküm kurulduğunu, müvekkili ...'ın, murisin vefatı üzerine vasiyetnamenin tenfizi davası açtığını, murisin ölüm tarihi itibari ile tüm mal varlığı yönünden atanmış mirasçı ve hak sahibi olduğu, tenfiz davası açmakta hukuki yararının olmadığı, tapuda devri yapabileceği gerekçesi ile davasının reddolunduğunu, müvekkilinin bunun üzerine hak sahibi olarak dava konusu taşınmazı bedeli mukabilinde diğer müvekkili ...'a sattığını ve zilyetliğini de devrettiğini, dava konusu taşınmazın müvekkili ...'a satış yoluyla devrinin vasiyetnameden dönme olarak nitelendirilemeyeceğini, ... yönünden; ... tarafından ...'a yapılan temlikin rayiç bedeli mukabilinde gerçek bir satış olarak yapıldığını, taşınmazı 240.000,00 TL bedelle devraldığını, bu bedelin 190.000,00 TL'sini ödediğini, kalan 50.000,00 TL'nin ise açılan dava sebebi ile sonraya bırakıldığını, İstinaf Mahkemesince verilen kararın gerekçesiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1931 doğumlu mirasbırakan ...'ın 25.09.2020 tarihinde öldüğü, geriye tek mirasçısı olarak kızı (evlatlığı) davacı ...'nin kaldığı, murisin adına kayıtlı 1230 parsel (yeni 675 ada 12 parsel) sayılı taşınmazını 15.09.2015 tarihli satış işlemi ile davalılardan kardeşi ...'a temlik ettiği, söz konusu satış işleminin muris adına vekaleten (Ordu 6. Noterliğinin 10.09.2015 tarih ve 9059 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği) dava dışı ... tarafından gerçekleştirildiği, daha sonra dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından 01.07.2021 tarihli satış işlemi ile diğer davalı ...'a temlik edildiği, davacı ...'nin yargılama aşamasında 26.12.2021 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edildiği, Dairece geri çevirme yolu ile getirtilen kayıt ve belgelerden, davacı ...'nin mirasbırakan tarafından Ordu 3.Noterliğinin 22.09.1992 tarih ve 14874 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Evlat Edinme Sözleşmesi ile ve Ordu Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.08.1992 tarihli ve 1992/708 Esas, 1992/691 Karar sayılı evlat edinmesine izin verilmesi kararı ile evlat edinildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, yine geri çevirme yolu ile getirtilen belgelerden, mirasbırakanın Ordu 5. Noterliğinin 28.08.2014 tarih ve 07543 yevmiye numaralı "Düzenleme Şeklinde Ölünceye Kadar Bakım Sözleşmesi Medeni Kanun ve Miras Hukukuna Tabi" başlıklı belgesi ile kendisine bakılması karşılığında Ordu ili Merkez ilçesi Turnasuyu köyü Kapçullu mevkiinde bulunan 1229 ve 1230 parsel sayılı taşınmazları ile Ordu ili Saraycık, Kabalı Mahallesi hudutları dahilinde bulunan tüm taşınmazlarındaki hak ve hisselerinin tamamının mülkiyetinin kendisinin ölümünden sonra bakacak olan ...'a kalmasını istediğini bildirdiği, davalı ... tarafından vasiyetnamenin tenfizi için Ordu 4.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava neticesinde 2020/508 Esas, 2021/428 Karar sayılı kararı ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği, söz konusu kararın temyizi üzerine Yargıtay 7.Hukuk Dairesince bozulduğu, davalı vekilinin 28.11.2014 tarihli beyan dilekçesinde bozma sonrası 2023/411 Esas numarasını aldığının ve yargılamanın devam ettiğinin bildirildiği, yine davacı ... tarafından vasiyetnamenin iptali istemi ile açılan davada yapılan yargılama neticesinde Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/218 Esas, 2023/461 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddedildiği ve yine davalılar vekilinin 28.11.2024 tarihli beyan dilekçesinde bahsi geçen kararın temyiz aşamasında olduğunun ve henüz atanmış mirasçılık belgesinin temin edilemediğinin bildirildiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Muris muvazaasında 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Bunun yanında; 4721 Türk Medeni Kanunu'nun 516.maddesinde; "Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir. Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını içeren her tasarruf, mirasçı atanması sayılır" düzenlemesi yer almıştır.
Diğer taraftan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 165. maddesi, "bir davada hüküm verilebilmesi başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir" hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; davalı ...'ın savunmasında, mirasbırakanın Ordu 5. Noterliğinin 28.08.2014 tarih ve 7543 yevmiye nolu vasiyetnamesini düzenlediğini, bu vasiyetname ile bir kısım mallarını kendisine bıraktığını ve kendisinin atanmış mirasçı olduğunu bildirdiği, Dairece verilen geri çevirme kararı sonrası temin edilen ve yukarıda bahsi geçen vasiyetnamenin iptali ve vasiyetamenin tenfizine ilişkin mahkeme kararlarından ve tarafların beyan dilekçelerinden davalının henüz atanmış mirasçılık belgesini temin edemediği, atanmış mirasçılık hususunun tespit edilmesinin ise eldeki temyize konu davanın sonucunu etkileyeceği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular uyarınca, davalı ... tarafından vasiyetnamenin tenfizi için Ordu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve bozma sonrası 2023/411 Esas numarasını aldığı bildirilen dosya ile yine davacı ... tarafından vasiyetnamenin iptali istemi ile açılan Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/218 Esas, 2023/461 Karar sayılı dosyalarının neticesinin beklenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin bir arada değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davalılara iadesine,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.