Logo

1. Hukuk Dairesi2024/5840 E. 2025/1588 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi satış senedine dayalı tapu iptali ve tescil davasının kesin hüküm nedeniyle reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davaya konu taşınmazlar hakkında daha önce açılmış olan kadastro tespitine itiraz davasıyla eldeki davanın taraflarının, konusunun ve hukuki sebebinin aynı olması ve önceki davanın kesinleşmiş olması nedeniyle, kesin hüküm oluştuğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2052 E., 2024/1384 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Burdur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/284 E., 2022/11 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... dava dilekçesinde özetle; ... mevkiinde bulunan 146 ada 197 parsel sayılı taşınmazın ... oğlu ... adına kayıtlı olduğunu, ... mevkinde bulunan 146 ada 76 parsel sayılı taşınmazın tam hisseyle ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... adına kayıtlı olduğunu, .... mevkinde bulunan 189 ada 22 parsel sayılı taşınmazın ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... kızı ..., ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... adına kayıtlı olduğunu, Köyiçi mevkinde bulunan 169 ada 83 parsel sayılı taşınmazın ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... kızı ..., ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmazları gerçekte 1970 senesinde babası ...'dan satış senediyle satın aldığını, ancak her nasılsa tapu kayıtlarının gerçek malikleri yansıtmadığını, köyde yalnız yaşadığını ve yalnızca eşinden gelen maaşının olduğunu ileri sürerek adli yardım talebiyle dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... ve ... ayrı ayrı sundukları 01.10.2020 havale tarihli cevap dilekçelerinde özetle (kimlik tespiti yapılmış); dava konusu taşınmazların anneleri ... tarafından 1970 senesinde ...'dan satın alındığını, bu hususun köy muhtarı ve iki üye tanık ile tasdik edildiğini, her nasılsa tapu kayıtlarının gerçek malikleri yansıtmadığını, bu kayıtların iptali ile davacı adına tescili gerektiğini belirterek ederek davanın kabulüne karar verilmesini istemişlerdir. ... ayrıca 05.10.2021 tarihli celsede davayı kayıtsız şartsız kabul ettiğini belirtmiştir.

Dava dilekçesi diğer davalılara tebliğ edilmiş, davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.

Davalı ... yargılama sırasında 21.12.2019 tarihinde ölmüş, mirasçıları ..., ... ve ... davaya dahil edilmiştir.

Aynı zamanda kayıt maliki ... oğlu ... mirasçıları ... ve ... davalı olup Mahkemece ...'in eşi ... da dahili davalı olarak davaya eklenmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 25.11.2021 tarih ve 2020/185 Esas, 2021/289 Karar sayılı kararıyla; yargılama devam ederken davacı ...'ın 03.11.2021 tarihinde öldüğü, verasete esas nüfus kayıt örnekleri ile Burdur Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.11.2021 tarihli ve 2021/1532 Esas, 2021/1533 Karar sayılı mirasçılık belgesinin incelenmesinden mirasçılarının ... ile ... olduğu, müteveffa vekilinin mirasçılar ... ile ...'in davacı olarak davaya devam ettiklerine ilişkin vekaletname sunduğu dikkate alındığında davacı ve davalı sıfatının mirasçılar ... ile ... için birleştiğinden ... ile ... aleyhine açılan davanın konusuz kalması ve taraf sıfatlarının birleşmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden davanın tefrikine karar verilmiş ve davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden verilen tefrik kararı üzerine bu davalılar yönünden eldeki 2021/284 Esas sayılı dosya üzerinden yargılamaya devam edilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 25.01.2022 tarih ve 2021/284 Esas, 2022/11 Karar sayılı kararıyla; dosyaya celp edilen Burdur Kadastro Mahkemesinin 2006/111 Esas, 2008/118 Karar sayılı dosyası ile davacı ... tarafından ..., ..., ..., ... ve ... aleyhine eldeki 2021/284 Esas sayılı dosyaya konu olan ... köyü 146 ada 197, 169 ada 83, 189 ada 22, 146 ada 76 parsel sayılı taşınmazların da bulunduğu taşınmazlar hakkında kadastro tespitine itiraz davası açıldığı ve dava dilekçesi içeriğinden de taşınmazların babası ...'ya ait olup harici satış senedi ile babası tarafından kendisine satıldığının iddia edildiği, Kadastro Mahkemesince esasa ilişkin verilen kararın Yargıtay incelemesi neticesinde 19.01.2011 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, HMK'nın 114/1-i maddesinde dava şartlarından ''Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması", Kadastro Kanunu'nun 34. maddesinde ise "Kadastro mahkemeleri kararları, davada taraf olanlar ile taraflar dışında hak iddia ederek davaya müdahil sıfatıyla katılanların leh ve aleyhinde kesin hüküm teşkil eder. Taraf olmadığı halde lehine karar verilen şahıs hakkında mahkemece tesis edilen hüküm yukarıda sözü edilenleri de bağlar." hükümlerine yer verildiği, dosyaya celp edilen Kadastro Mahkemesi müzekkere cevabından konusu, sebebi ve (aradan geçen süreçte Kadastro Mahkemesinde husumet yöneltilen ... oğlu ...'ın vefat etmesi üzerine mahkememizde görülen davada ... oğlu ...'ın mirasçıları İsmihan, ... ve ...'a husumet yöneltildiği, yine ... oğlu ...'ın vefat etmesi ile mirasçısı ...'ın ve aynı zamanda mirasçı olmaları nedeniyle davada taraf olarak yer alan ... ve ...'a husumet yöneltildiği dikkate alınarak) tarafları aynı olan uyuşmazlık hakkında Burdur Kadastro Mahkemesince verilen kararın kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın HMK'nın 114/1-i maddesi gereği dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece mazeret sebebi açıklamalı dilekçelerinin kabul edilmeyerek hataya düşüldüğünü ve usule uyulmadığını, davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddedildiğini, kesin hüküm olarak da Burdur Kadastro Mahkemesinin 2006/111 Esas, 2018/118 Karar sayılı kararına dayanıldığını, anılan kesin hüküm mahkeme ilamının Kadastro Mahkemesi olduğunu, mevcut davanın ise Asliye Hukuk Mahkemesinde olup kesin hüküm olarak kabul edilemeyeceğini, Kadastro Mahkemesi kararının Yargıtay tarafından düzeltilerek onandığını, düzeltme sonrası kararın tapu kayıtlarına işlenmediğini, davanın mesnedinin yapılan satış sözleşmesi olduğunu, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince kesin hüküm olarak kabul edilen Burdur Kadastro Mahkemesinin 2006/111 Esas, 2008/118 Karar sayılı dosyasının incelenmesi sonucunda; davacısı ... tarafından davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ...'a karşı açıldığı; bunlardan ... dışındakilerin eldeki davada da davalı oldukları ancak tefrik işlemi nedeniyle oluşan eldeki davada bunlardan yalnızca ... 'ın davalı olarak yer aldığı; eldeki davanın diğer davalıları olan ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın ise Kadastro Mahkemesi davalılarından ...'ın mirasçıları oldukları; davalılar ..., ... ve ...'un aynı zamanda Kadastro Mahkemesi davalılarından ...'ın mirasçıları oldukları; Kadastro Mahkemesinde davalı olarak yer alan diğer davalılar olan ... ve ...'ın ise eldeki davanın dava dilekçesinde davalılar arasında yer almakla birlikte davacı ...'ın yargılama sırasında ölümü üzerine bu davalılar yönünden davacı ile taraf sıfatı birleştiğinden verilen tefrik kararı gereğince oluşan eldeki davada davacının mirasçıları konumunu aldıkları; dolayısıyla her iki davanın taraflarının aynı olduğu; Kadastro Mahkemesinde dava konusu taşınmazların 146 ada 197 parsel, 146 ada 76 ve 77 parseller, 189 ada 22 parsel ve 169 ada 83 parseller olup bunlardan 146 ada 77 parsel sayılı taşınmaz dışındakilerin eldeki davada da dava konusu olması nedeniyle her iki davanın konusunun da aynı olduğu; yine Kadastro Mahkemesine açılan davada davacı ... tarafından, dava konusu bu parsellerin yapılan kadastro tespiti sırasında davalılar ve kendisi adına hisseli olarak yazıldığı, tamamının babası ...'ya ait olduğu, ...'nun buraları 1930'larda satın aldığı, 17.05.1970 tarihli senet karşılığında bu taşınmazları kendisine sattığı, ... ve ...'ın buraları icar karşılığında kullandıkları, bu nedenle yapılan tespitin yanlış olduğu iddiasıyla tespitin iptaliyle parsellerin adına tespit ve tescilini istediği, dolayısıyla davada dayanılan hukuki sebebin de eldeki dava ile aynı olduğu; Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesince onandığı; davacı ...'nin karar düzeltme talebi üzerine 19.11.2011 tarihli 2010/3894 Esas, 2011/148 Karar sayılı ilamıyla "146 ada 197 parsel sayılı taşınmazın tarafların ortak miras bırakanı ... oğlu ...'dan kaldığı, ...'ın 18.06.1997 tarihinde ölümü ile taşınmazın oğlu ... ile kendisinden önce ölen oğlu ...'dan olma torunları ... ve ...'a kaldığı, ... 'ın da 1997 yılında ölümüyle eşi ...'nin de 2003 yılında ölümüyle ...'ten olma torunları" şeklinde hükmün 2 nolu bendinin düzeltilerek kararın onandığı ve 19.01.2011 tarihinde kesinleştiği; dolayısıyla eldeki dava ile taraflarının, hukuki sebebinin ve konusunun aynı olması nedeniyle eldeki dava yönünden kesin hüküm niteliğinde olduğu; her ne kadar davalılardan ... tarafından yargılama sırasında sunulmuş olan ve kimlik tespiti yapılmış 30.09.2020 tarihli cevap dilekçesinde davanın dava konusu tüm parseller yönünden kabul edilmiş olunmakla birlikte, elbirliği mülkiyetinde paydaşlardan birinin davayı kabul beyanının geçerli olmaması nedeniyle bu davalı yönünden davanın kabul nedeniyle kabulüne karar verilmesinin usulen mümkün bulunmadığı; bu nedenle İlk Derece Mahkemesince de davanın tüm davalılar yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olunmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddedildiğini, kesin hüküm olarak da Burdur Kadastro Mahkemesinin 2006/111 Esas, 2018/118 Karar sayılı kararına dayanıldığını, anılan kesin hükmün Kadastro Mahkemesinden verildiğini, mevcut davanın ise Asliye Hukuk Mahkemesinde olup kesin hüküm olarak kabul edilemeyeceğini, Kadastro Mahkemesi kararının Yargıtay tarafından düzeltilerek onandığını, düzeltme sonrası kararın tapu kayıtlarına işlenmediğini, davanın mesnedinin yapılan satış sözleşmesi olduğunu, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verildiğini davacılardan ... tarafından verilen 30.09.2020 tarihli dilekçenin tüm malikler tarafından verilmemesi nedeniyle kabul görmemesinin adalete ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Kadastro sonucu; Burdur ili, Merkez ilçesi, ... köyü, ... mevki çalışma alanında bulunan 189 ada 22 parsel sayılı taşınmaz 9.383,82 m² yüz ölçümü ve iki katlı ahşap ev, iki katlı ahır ve bahçesi vasfıyla senetsizden verasette iştirak halinde ..., ..., ..., ... oğlu ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... adına tespit edildiği; Burdur ili, Merkez ilçesi, ... köyü, Köyiçi mevki çalışma alanında bulunan 169 ada 83 parsel sayılı taşınmaz 5.482,53 m² yüz ölçümü ve tarla vasfıyla senetsizden verasette iştirak halinde senetsizden ..., ..., ..., ... oğlu ..., ... oğlu ... ve ... oğlu ... adına tespit edildiği; Burdur ili, Merkez ilçesi, ... köyü, ... mevki çalışma alanında bulunan 146 ada 76 parsel sayılı taşınmaz 1.680,56 m² yüz ölçümü ve tarla vasfıyla senetsizden ... oğlu ölü ... adına tespit edildiği; Burdur ili, Merkez ilçesi, ... köyü, ... mevki çalışma alanında bulunan 146 ada 197 parsel sayılı taşınmaz 28.196,63 m² yüz ölçümü ve tarla vasfıyla malik sütunu boş bırakılarak malikleri Kadastro Mahkemesince tespit edilmek suretiyle tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır.

Burdur Kadastro Mahkemesinin 26.09.2008 tarih ve 2006/111 Esas, 2008/118 Karar sayılı dosyasında davacı ... tarafından davalılar ..., ..., ..., ..., ...'a karşı aralarında 146 ada 197, 169 ada 83, 189 ada 22, 146 ada 76 parsel sayılı taşınmazların da bulunduğu taşınmazlar hakkında kadastro tespitine itiraz davası açıldığı, davacının bu taşınmazları gerçekte 1970 senesinde babası ...'dan satış senediyle satın aldığı, ancak her nasılsa tapu kayıtlarının gerçek malikleri yansıtmadığı, bu nedenle yapılan tespitin yanlış olduğu iddiasıyla tespitin iptaliyle parsellerin adına tespit ve tescilini istediği, yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 16.02.2010 tarih ve 2009/276 Esas, 2010/696 Karar sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verildiği, davacı ...'ın karar düzeltme talebinde bulunduğu; 7. Hukuk Dairesinin 19.01.2011 tarih ve 2010/3894 Esas, 2011/148 Karar sayılı kararıyla; davacının sair karar düzeltme isteğinin reddine ancak; 146 ada 197 parsel sayılı taşınmazın tarafların ortak murisi ... oğlu ...’dan kaldığı, ... oğlu ...’ın 18.06.1997 tarihinde ölümü ile taşınmazın oğlu ... ile kendisinden önce 07.12.1996 tarihinde ölen oğlu ...’dan olma torunları ... ve ...’a kaldığı, ... oğlu ... ’ın da 03.07.1997 tarihinde ölümü ve eşi ...'nin de 15.02.2003 tarihinde ölümü ile ...’ten olma torunları ..., ... ve ...’a kaldığı, ... oğlu ... terekesinin paylaşılmadığı, bu durumda muris ...’ın terekesi 12 pay itibariyle 3’er payın ... evlatları ... ve ...’a, 2’şer payın da ... evlatları ..., ... ve ...’a ait olması gerekirken Mahkemece pay dağılımında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile 16.02.2010 gün ve 2009/276 Esas, 2010/696 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden Mahkeme hükmünün 2 nolu bendinin hüküm yerinden çıkarılmasına, yerine 2 nolu bent olarak “... köyü 146 ada 197 parsel sayılı taşınmazın 3/12 payının ... oğlu ..., 3/12 payının ... oğlu ..., 2/12 payının ... oğlu ..., 2/12 payının ... oğlu ..., 2/12 payının da ... oğlu ... adına tapuya tesciline” sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilen bu şekli ile onanmasına karar verildiği, böylelikle kararın 19.01.2011 tarihinde kesinleştiği, Kadastro Mahkemesinde husumet yöneltilenlerin eldeki davada da davalı oldukları, ancak tefrik işlemi nedeniyle oluşan eldeki davada bunlardan yalnızca ... 'ın davalı olarak yer aldığı; eldeki davanın diğer davalıları olan ..., ..., ve ...'ın ise Kadastro Mahkemesi davalılarından ...'ın mirasçıları oldukları; davalılar ..., ... ve ...'un aynı zamanda Kadastro Mahkemesi davalılarından ...'ın mirasçıları oldukları; Kadastro Mahkemesinde davalı olarak yer alan diğer davalılar olan ... ve ...'ın ise eldeki davanın dava dilekçesinde davalılar arasında yer almakla birlikte davacı ...'ın yargılama sırasında ölümü üzerine bu davalılar yönünden davacı ile taraf sıfatı birleştiğinden verilen tefrik kararı gereğince oluşan eldeki davada davacının mirasçıları konumunu aldıkları anlaşılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.