"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/230 E., 2019/33 K.
HÜKÜM : Kabul - Tashih Talebi Ret
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda verilen karar Dairece kanun yararına bozulmuştur. Davacı vekili kanun yararına bozma ile karardaki hatanın tartışmasız olarak belirginleştiğini belirterek kararın tashihini talep etmiştir.
Mahkemece davacılar vekilinin talebi reddedilmiştir.
Mahkeme kararının incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya tetkik olunarak gereği görüşüldü.
Davcılar vekili dava dilekçesinde; Ordu ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan çekişmeli 166 ada 27 ve 110 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin hatalı yapılarak tapuya tescil edildikleri iddiasına dayanarak 11.12.2017 tarihinde tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemenin 02.04.2019 tarihli ve 2017/230 Esas, 2019/33 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 08.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda 166 ada 110 parsel sayılı taşınmazda (A) harfi ile gösterilen 4288.26 metrekare alan ile 166 ada 27 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine 28.05.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılar vekili 10.08.2021 havale tarihli dilekçesi ile Mahkemece verilen kararda tasarruf ilkesi, taraflarca getirilme ilkesi, taleple bağlılık ilkesi, hukuki dinlenilme hakkı, hakimin davayı aydınlatma ödevi, yargılamanın sevk ve idaresi, hukukun uygulanması gibi ilkelerin ihlal edildiğini belirterek kararın kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
Dairenin 29.03.2022 tarihli ve 2022/2333 Esas, 2022/2538 Karar sayılı kararıyla; davanın; 166 ada 27 ve 110 parsel sayılı taşınmazların tamamına ilişkin olup davalı tarafından da dava kabul edildiği halde Mahkemece davanın, dava konusu 166 ada 27 parsel sayılı taşınmazın tamamı yönüyle, 166 ada 110 parsel sayılı taşınmazın ise mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanları uyarınca yalnızca hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölümü yönüyle kabul edilmesinin ve kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu olması zorunlu olduğu halde Mahkemece kararın gerekçe bölümünde, dava konusu taşınmazların tamamı yönünden davalının kabul beyanı uyarınca davanın kabulüne karar verildiği bildirilmesine karşın yazılı şekilde hüküm kurularak kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmasının isabetsiz olduğu, dosya arasında bulunan Huriye Efil’e ait veraset ilamında davacıların Huriye’den gelen miras paylarının ayrı ayrı 8/48 olduğu belirtildiği halde Mahkemece hükme esas alınan veraset ilamının esas ve karar numarasının ne olduğu belirtilmeksizin yalnızca veraset ilamının tarihi belirtilip davacıların Huriye Efil’den gelen miras paylarının ayrı ayrı 1/8 olduğu kabul edilerek toplam 5/8 payın davacılar adına tesciline karar verilip 3/8 payın açıkta bırakılmak suretiyle hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek kanun yararına bozma isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekili 17.07.2023 havale tarihli dilekçesi ile, karardaki hataların kanun yararına bozma ilamı ile belirginleştiği belirtilerek kararın tashihini talep etmiştir.
Mahkemenin 08.09.2023 tarihli ve 2017/230 Esas, 2019/33 Karar sayılı ilamıyla davacılar vekilinin tashih talebi redddedilmiş, karara karşı davacılar vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2023 tarihli, 2023/1586 Esas, 2023/1289 Karar sayılı ilamıyla tavzih sonucu verilecek kararın asıl hükmün tabi olduğu kanun yoluna tabi olduğu belirtilerek kararın temyiz yoluna tabi olduğu gerekçesi ile dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında bölge adliye mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin, yine aynı maddenin ikinci fıkrasında ise bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine istinaf yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 427 ilâ 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı, bu kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemelerine gönderilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda 20 Temmuz 2016 tarihinden önce verilen kararlar, kanun yoluna başvurma tarihi ne olursa olsun 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 ilâ 444 üncü maddelerindeki temyize ilişkin hükümlere tabi olup dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir. Buna karşılık, 20 Temmuz 2016 tarihinde ve sonrasında verilen temyiz incelemesinden geçmeyen kararlara karşı kanun yoluna gidilmesi halinde ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ilâ 360 ncı maddelerindeki istinafa ilişkin hükümlerinin uygulanması için bölge adliye mahkemesine gönderilmesi zorunludur.
Hemen belirtilmelidir ki, dava 11.12.2017 tarihinde açılmış, karar 02.04.2019 tarihinde verilmiş, bu hüküm 29.03.2022 tarihinde Dairece kanun yararına bozulmuş olup davacılar vekilinin tashih talebinin reddine ilişkin olarak verilen kararın ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, ''İstinaf'' kanun yoluna tabi olduğu anlaşılan dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi, sonucunda verilen kararın temyiz edilmesi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemesine iadesi gerekmektedir.
KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın Akkuş Asliye Hukuk Mahkemesine TETKİKSİZ İADESİNE, 27.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.