Logo

1. Hukuk Dairesi2025/1245 E. 2025/1542 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına tescil edilen taşınmazın bir kısmının haricen satın alma ve eklemeli zilyetlik yoluyla davacılara ait olduğu iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanağının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve bu sürenin dava şartı olarak yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1069 E., 2025/82 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/687 E., 2024/105 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılar murisi ... ve kardeşlerinin 1966 yılında haricen 137, 143 ve 144 parsel sayılı taşınmazı satın aldıklarını, paylaşım sonucu 144 parsel sayılı taşınmazın (A) harfli 10.250,78 metrekare yüz ölçümlü dava konusu kısımla birlikte davacılar murisine düştüğünü, davacılar murisi ve mirasçıları olan davacılar tarafından kullanıldığını, ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a. maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında (A) harfli kısmın davalılar adına kayıtlı 144 parsel sayılı taşınmaza eklendiğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı 143 parseldeki (A) harfli 10.250,78 metrekare yüz ölçümlü alanın tapu kaydının iptali ile davacılar adına kayıtlı 144 parsele tevhidi suretiyle davacılar adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; uygulama kadastrosunda hata olmadığını, mülkiyet iddiası açısından ise asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, dava konusu (A) harfli bölümün davalılara ait 103 ada 143 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunduğunu ve davalılar murisi ...'e ait olduğunu, davacıların taşınmaz üzerinde işgalci konumunda olmaları nedeniyle mülkiyet hakkı kazanamayacaklarını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.Tekirdağ Kadastro Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli kararıyla; kadastro paftası ile uygulama paftasındaki sınırların birebir örtüştüğü, tersimat ve sınırlandırma hatası bulunmadığı gerekçesiyle uygulama kadastrosuna itiraz davasının reddine, 143 parseldeki (A) harfli taşınmaz bölümü hakkında mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin davanın görev yönünden usulden reddi ile Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, kararın 12.09.2023 tarihinde kesinleşmesi üzerine dava konusu 143 parseldeki (A) harfli kısım üzerindeki mülkiyet iddiası yönünden talep üzerine dosya Tekirdağ Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir.

2.Tekirdağ Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 143 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 04.05.1989 tarihi ile davanın açıldığı 28.05.2020 tarihleri arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu (A) harfli taşınmaz bölümünün içinde bulunduğu 143 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastrosu tutanağının 04.05.1989 tarihinde kesinleştiği, davanın 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A.Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; tesis kadastrosunun askı ilânının usulüne uygun yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını, davacılar murisi ..., amcası ... ve davalılar murisi Kamil'in 137, 143 ve 144 parselleri 1965 ve 1966 yılında haricen ve eşit şekilde satın aldıklarını, maliklerin arasındaki rızai taksimle 144 parselin dava konusu (A) harfli taşınmaz bölümüyle birlikte davacılar murisine düştüğünü, muris ... ve mirasçıları tarafından kullanıldığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

B.Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi haricen satın alım ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava konusu Tekirdağ ili, Süleymanpaşa ilçesi, ... Mahallesinde kain 103 ada 143 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, haricen satın alım ve rızai taksim sebebiyle davalılar murisi ... adına tespit edildiği, 04.04.1989 ilâ 03.05.1989 tarihleri arasındaki askı ilân süresi içinde itiraz edilmeksizin tespitin 04.05.1989 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazın ... adına tescil edildiği, ...'in ölümü üzerine 17.12.2020 tarihli intikâl işlemiyle davalılar adına tescil edildiği anlaşılmakla, kadastro tutanağının kesinleştiği 04.05.1989 tarihi ile davanın açıldığı 25.08.2020 tarihi arasında 3402 sayılı Kanun′un 12/3. maddesinde belirlenen on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği açıktır. Hak düşürücü süre dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Temyiz harcı peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.