Logo

1. Hukuk Dairesi2025/22 E. 2025/560 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Dicle nehri yatağında olup kadastro çalışmaları sırasında tescil dışı bırakılan taşınmazın zilyetliğe dayalı tapu tescili talebi üzerine Hazine ve ilgili belediyenin de davaya dahil edilmesinin gerekliliği ve zilyetlikle kazanma şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın nehir yatağı olması nedeniyle tescil dışı bırakıldığı, ancak davacı ve murisinin 20 yılı aşkın süredir taşınmaz üzerinde malik sıfatıyla zilyetliklerini sürdürdükleri, imar ve ihya faaliyetlerini tamamladıkları, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalmadığı ve tescile engel bir durumun olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/477 E., 2022/256 K.

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; Bismil ilçesi, .../Zere köyünde kain, güneyi .... ... ve ... ...'ın zilyet ve tasarrufundaki taşınmaz, batısı Dicle nehri, doğusu ... ...'ın zilyet ve tasarrufundaki taşınmaz ve kuzeyi 10 nolu parsel ile çevrili 27.799 m2 yüz ölçümündeki nizalı taşınmazın 30 yılı aşkın bir süreden beridir zilyet ve tasarrufunda olduğunu, komşu taşınmazlar ile dahi hiçbir sınır ihtilafının olmadığını, taşınmazların birinci dereceden tarım arazisi olduğunu, nizalı taşınmazın sınırları ve miktarının Bismil Asliye Hukuk mahkemesinin 2010/22 D. İş sayılı dosyası ile sabit olduğunu, nizalı taşınmazlar otuz yılı aşkın bir süreden beri kendisinin zilyet ve tasarrufunda olup özel mülkiyete konu teşkil eden ve zilyetlik ile iktisabı mümkün taşınmazlar olduğunu ileri sürerek sınırları ve miktarı belirtilen taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında 15.07.2012 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.

Müdahale talebinde bulunan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., 22.06.2010 havale tarihli dilekçeleri ile; dava konusu edilen taşınmazın davacı ... zilyetliğinde ve tasarrufunda bulunmadığını, dava konusu yerlerin 35 yılı aşkın bir süredir kendileri tarafından nizasız, fasılasız ve malik olarak tasarruf edildiğini, taşınmazların tarım arazisi olup özel mülkiyete konu teşkil ettiğini, Mahkemece yapılan keşifte mahalli bilirkişi olarak dinlenen ...'in davacıların işçisi olarak Bismil'de çalıştığını ve Bismil ilçesinde ikamet ettiğini, taşınmazı bilmediğini ve tarafsız olmadığını belirterek dava konusu taşınmazların adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ..., savunma getirmemiştir.

Dahili davalı ...; davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle iktisap koşullarının gerçekleşmediğini, dava konusu yerde toplulaştırma çalışmaları yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, dava konusu taşınmazın 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 79. maddesinde yer alan taşınmazlardan olması durumunda Belediye adına tescil edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Dahili davalı ...; dava konusu yerin kendileri ile bir ilgisinin olmadığını, davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın yasa gereği Belediye adına tescil edilmesi gereken yerlerden olması halinde Belediye adına tescilini talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.07.2013 tarihli ve 2010/205 Esas, 2013/661 Karar sayılı kararı ile; müdahil davacıların üstün hak iddiası ile müdahil oldukları ancak davalarını ispatlayamadıkları, ayrıca 15.02.2013 tarihli celseden itibaren davalarını da takip etmedikleri, davacı 25 yılı aşkın bir süre ile taşınmazı davasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğundan davacı yönünden zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulüne, müdahil davacılar yönünden ise davanın takip edilmemesi nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.09.2014 tarihli ve 2014/12112 Esas, 2014/10127 Karar sayılı kararı ile; eksik araştırma ve inceleme yapılarak verilen kararın doğru olmadığı, taşınmazın öncesinin Dicle nehir yatağı niteliğinde ise yatağın insan eli ile değiştirilip değiştirilmediğinin, çekişmeli taşınmazın hava ve uydu fotoğraflarında hangi nitelikte olduğunun yöntemine uygun şekilde tartışılıp değerlendirilmediği, doğru sonuca ulaşmak için dava tarihinden geriye doğru en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu, 3 kişilik jeolog bilirkişi kurulu ve harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yeniden keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine değinilerek karar bozulmuş; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 05.02.2016 tarihli ve 2015/38 Esas, 2016/115 Karar sayılı kararı ile; davacı yönünden zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulüne, müdahil davacılar yönünden ise davanın takip edilmemesi nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verilmiş, söz konusu karara karşı davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.07.2020 tarihli ve 2016/15998 Esas, 2020/2521 Karar sayılı kararı ile bu kez; bu nitelikteki davalarda, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu, Mahkemece ... ve Bismil Belediye Başkalığına da davasını yöneltmesi için davacı tarafa süre verilmesi, taraf teşkilinin sağlanması halinde, Belediyelerin de savunma ve delillerinin sorulması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından dava konusu taşınmazın Dicle nehri yatağı alanı olarak nitelendirilerek tescil dışı bırakıldığı, tescil dışı bırakılma tarihinden dava tarihine kadar 20 yılı aşkın süre geçtiği, davacılar murisinin imar ve ihya işlemlerini tamamlayıp vefat ettiği tarihe kadar malik sıfatıyla davasız ve aralıksız olarak taşınmazı zilyetliğinde bulundurduğu, sonrasında mirasçıları olan dahili davacıların malik sıfatıyla zilyetliklerini sürdürdükleri, 1984, 1992 ve 2002 yıllarına ait hava fotoğraflarıyla yapılan incelemenin ve dinlenen tanıkların bunu doğruladığı, dava konusu taşınmazın kıyı-kenar çizgisi haritasının bulunmadığı, keşifle aldırılan 02.02.2022 tarihli bilirkişi heyet raporundan taşınmazın Ilısu Barajı göl sahasında, nehrin taşkın sahasında veya kıyı-kenar çizgisi içinde kalmadığının bildirildiği, mevzuat, bilim ve fenne göre dava konusu taşınmazın tesciline engel bir durumunun bulunmadığı, ... davacının ve mirasçılarının aynı kadastro çalışma bölgesinde zilyetlikten taşınmaz ediniminin olmadığı, gerekli ilanların yapıldığı, müdahil davacıların üstün hak iddiası ile müdahil oldukları ancak davalarını ispatlayamadıkları, ayrıca 15.02.2013 tarihli celseden itibaren davalarını da takip etmedikleri, ... ve mirasçılarının 25 yılı aşkın bir süre ile taşınmazı davasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğundan ... mirasçılarının zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, müdahil davacılar yönünden ise davanın takip edilmemesi nedeni ile açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesi ile; yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmadığını, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarının yetersiz olduğunu, iki ayrı zamanda çekilen hava fotoğrafları ile imar ve ihyaya muhtaç bir yerin imar ve ihyasının yapılıp yapılmadığının incelemeye tabi tutulmadığını, sadece 1984 tarihli hava fotoğrafı ile sonuca ulaşmanın olanaklı olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı ... vekili temyiz dilekçesi ile; Mahkemece eksik inceleme neticesinde karar verildiğini, davanın, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre içinde açılmadığını, dava konusu yerin özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu, bu gibi yerlerin imar ve ihya yoluyla kazanımının ve zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, davacı tarafın söz konusu taşınmazlara ilişkin zilyetlik beyanlarının iddiadan ibaret olduğunu, yine davacı tarafın davasını ispat edecek vergi kaydı-tapu kaydı gibi objektif yazılı bir delilinin de olmadığını, kısmen kabul kararı verilen davada, zilyetlik unsurları ve ekonomik zilyetlik ile imar-ihya şartlarının oluşmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; Diyarbakır ili, Bismil ilçesi, ... ... köyünde 1952 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu alanın Dicle nehri yatağında kaldığı için tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar Hazine ve ... vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince temyiz eden davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Aşağıda yazılı 1.363,60 TL fazla alınan peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ... Başkanlığına iadesine,

Dosyanın Bismil 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

12.02.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.