Logo

1. Hukuk Dairesi2025/683 E. 2025/1302 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, kadastro çalışmaları sonucu oluşan ve davalı belediye adına tescil edilen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve adına tescilini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların kadastro çalışmaları sonucu oluştuğu, davacının tapu iptal ve tescil talebinde bulunabileceği 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1830 E., 2024/1717 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/450 E., 2024/217 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; kadastro çalışmalarında tespit dışı (kadastro harici) bırakılan yerlerden iken, imar uygulaması kapsamında davalı ... adına tescil edilen taşınmazın babasından miras yoluyla intikal ettiğini, 50 yıldan fazla zilyetliklerinin bulunduğunu ileri sürerek Kırıkkale ili, ... ilçesi, ... Mahallesi (... cad) 368 ada 18 ve 19 nolu parselde kayıtlı taşınmazların tapu kayıtlarının TMK'nın 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesine istinaden iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; 368 ada 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazların Belediyenin mülkiyetinde olduğunu, Belediye arsa ve taşınmazlarının satışlarının 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında gerçekleştirildiğini, ihalesiz olarak direkt arsa satışı yapılması, hibe edilmesi ya da devredilmesinin mümkün olmadığını, parseller üzerinde herhangi resmi bir yapı bulunmadığını, 368 ada 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazların 3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında imar uygulaması sonrasında oluştuğunu, öncesinde herhangi bir mülkiyete konu olmadığından (tescil harici) yapı ruhsatı verilmesi, harç alınmasının söz konusu olmadığını, davacının tapu iptali ve tescil talebinin herhangi bir dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla

; tapu kayıtları incelendiğinde; 18.10.1953 tarihinde yapılan tesis kadastrosu sonucunda 2215 parsel sayılı taşınmazın ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edildiği, 06.05.1997 yılında düzenlenen imar uygulaması sonucu dava konusu edilen 368 ada 18 ve 19 parsel taşınmazların oluştuğu, kadastro parsellerinin öncesinin tescil harici bırakılan alan olmadığı, kadastro tutanakları düzenlenen taşınmazlar olduğu, kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazların tescil davasına konu edilemeyeceği gibi, tapu iptal ve tescil davası yönünden ise bu taşınmazlarla ilgili hak düşürücü sürenin dolduğu, ayrıca tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağının da açık olduğu gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu 368 ada 18 ve 19 sayılı imar parsellerinin 1953 yılında yapılan kadastro tespitinde 2215 sayılı Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edilen kök kadastro parselinden geldiği, 2215 sayılı parselin hükmen ifraz ile 5044 sayılı parsel altında köy tüzel kişiliği adına 15.01.1980 tarihinde tapuya tescil edildiği, dava konusu yerin kadastro tespitinde tescil harici bırakılmadığı, kadastro tutanağı düzenlendiği, tapu iptal ve tescil davası yönünden 21.12.2023 tarihinde davanın açıldığı tarih ile tutanağın tapuya tescil tarihi arasında kadastrodan önceki zilyetliğe dayalı iddia yönünden kanunda öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği, kadastro tutanağı düzenlenen yere tescil davası açılmasının mümkün bulunmadığı, ayrıca tapulu yerlerde sürdürülen zilyetliğe hukukça değer verilemeyeceği, böylece Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesi ile; dava dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü iddialarını yineleyerek kadastro sonrası tescil harici zilyetlik iddiasıyla açılan davasında dava dilekçesi ve ekindeki belgelerin tam incelenmediğini, dava konusu taşınmazın tescil harici olduğu ve 2215 parselle ilişkisinin hatalı ve muvazaalı imar uygulama belgeleri ve tapu kayıt belgelerinden kaynaklandığına ilişkin iddialarının yeterince incelenmediğini, tapu müdürlüğünce eksik belge gönderildiği hususunun değerlendirilmediğini, davalı ... Belediyesinin taşınmazın tescil harici olduğu yönündeki cevabının dikkate alınmadığını, tescil harici olduğuna ilişkin durumun paftalar üzerinden tespit edilmediğini, mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporu düzenlenmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; Kırıkkale ili, ... ilçesi, İmar Mahallesi 368 ada 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazların kök 2215 parselden geldiği, 2215 parsel sayılı taşınmazın 1953 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit ve tescil edildiği, 06.05.1997 yılında düzenlenen imar uygulaması sonucu dava konusu edilen 368 ada 18 ve 19 parsel taşınmazların oluştuğu, davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3 hükmünde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 21.12.2023 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.