Logo

1. Hukuk Dairesi2025/6 E. 2025/1122 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro yenileme çalışmaları sonucu mera vasfıyla tescil edilen taşınmazlar için açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespit tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığı, daha önce açılan davanın da açılmamış sayılmasına karar verildiğinden hak düşürücü süre hesabında dikkate alınamayacağı gözetilerek, davanın reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1209 E., 2024/1650 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Eleşkirt Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/372 E., 2022/241 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu Ağrı ili, Eleşkirt ilçesi, ... köyü 119 ada 7, 8, 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların kadastro yenileme çalışmaları sırasında davalı köy tüzel kişiliği adına tapuya mera olarak kayıt ve tescil edildiğini, bu yerlerin elli yıldan fazla süredir müvekkilleri ile vefat eden kardeşleri olan ...'ın zilyetliğinde olduğunu, davacıların daha önce Eleşkirt Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/88 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, söz konusu davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince kararın bozulduğunu, bozma sonrası 2014/138 Esas numarasını alan dosyada davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve kararın kendilerine 16.4.2021 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştiğini, bu nedenle eldeki davayı açmak zorunda kaldıklarını, Eleşkirt ... köyü ... civarı mevkiinde ve Eleşkirt Özel İdaresinin 1936 tahrir ve 211 sıra numarasında davacıların dedeleri ... oğlu Yusuf adına kayıtlı bulunan çayır ve tarla vasıflı yerlerin 50 seneden beri davacıların zilyetliğinde bulunduğunu, bu taşınmazların 119 ada 7, 8, 9 ve 10 nolu parsellere ayrılarak mera vasfıyla köy tüzel kişiliği adına kaydedildiğini, taşınmazların öncesinde bir bütün halde olduğunu, vefat eden kardeşleri ...'ın mirasçılarının kendi adlarına bu konu ile ilgili daha önce açılmış 2014/138 Esas sayılı dosyada mirasçılardan ...'in davayı yürütmesi için muvafakat ettiklerine dair beyanlarının bulunduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu 119 ada 7, 8, 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların vasfının mera olduğunun anlaşıldığını, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve dolayısı ile davacıların talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla

; tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 24.09.2009 tarihinde kesinleştiği ve kadastro öncesi sebebe dayalı olarak açılacak tapu iptal ve tescil davasının 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılabileceği, ancak eldeki davanın açılış tarihinin 16.12.2021 olması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçtiği, her ne kadar aynı taşınmazlara ait daha önce dava açıldığı akla gelecek ise de 2014/138 Esas sayılı davada açılmamış sayılmasına karar verildiği, açılmamış sayılmasına karar verilen dava hiç açılmamış sayılacağından hak düşürücü sürenin hesabında dikkate alınmadığı gerekçesiyle davanın 6100 sayılı HMK'nın 114/2. maddesi yollamasıyla 115/2. maddesi uyarınca hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka ve kamu düzenine aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun’un) 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesi ile; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazların müvekkillerinin ve vefat eden kardeşleri ...'ın fiili kullanımında ve zilyetliğinde olduğunu, kadastro yenileme çalışmaları sonrası meraya çevrilen taşınmazlar nedeni ile müvekkilleri tarafından Eleşkirt Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/88 Esasına kayıtlı olarak dava açtıklarını, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, anılan dosyanın davalı tarafından temyiz edildikten sonra Yargıtay tarafından bozulup Mahkemenin 2014/138 Esasında yeni numara aldığını, yapılan yargılama sonunda da müvekkillerinin duruşmaya girmemesi üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen kararın 16.04.2021 tarihinde taraflara tebliğ edilerek kesinleştiğini, açılmamış sayılmasına karar verilen dosyada alınan bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazların mera vasfı taşımadıklarının tespit edildiğini, bu nedenle açtıkları bu dava dosyası ile birlikte daha önce açılmış bulunan dava dosyasındaki sürelerin 10 yıllık hak düşürücü sürenin hesabından düşürülmesi gerektiğini, Mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, İstinaf Mahkemesi gerekçesinde kadastro tespitinin 24.09.2006 tarihinde kesinleştiğinin yazıldığını, bu ifadenin sehven yazıldığını düşündüklerini, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 24.09.2009 tarihinde kesinleştiklerini, bu durumun dikkate alınması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Kadastro sonucu Ağrı ili Eleşkirt ilçesi, ... köyü 119 ada 7, 8, 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların mera vasfıyla 09.06.2009 tarihinde tespitlerinin yapıldığı, söz konusu tespitlerin 24.09.2009 tarihinde kesinleştiği ve kamu orta malı vasfı ile tapuya tescil edildikleri, davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3 hükmünde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.12.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.