"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/23 E., 2024/182 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mirasbırakandan intikal eden taşınmazlarla ilgili davalı kardeşi ile miras taksim sözleşmesi düzenlediklerini, ancak daha sonra mirasbırakan ...'in taksim sözleşmesinde yer almayan 421 ada 207 parseldeki 3 nolu bağımsız bölümü intifa hakkını üzerinde bırakarak davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini öğrendiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalının taşınmazı üçüncü kişiye devrettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespiti ile miras payı oranında şimdilik 100.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; İstanbul dışında olduğu tarihte ihale ile satışa çıkarılan dava konusu taşınmazın mirasbırakan adına satın alındığını, ancak satış bedelini kendisinin ödediğini, bir gün sonra İstanbul'a döndüğünde taşınmazın mirasbırakan tarafından gerçek sahibi olan kendisine devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.03.2019 tarihli ve 2017/176 Esas, 2019/100 Karar sayılı kararıyla; temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 20.02.2020 tarihli, 2019/899 Esas, 2020/216 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulünün doğru olduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 27.04.2021 tarihli ve 2020/1584 Esas, 2021/2614 Karar sayılı ilamı ile ‘‘...Somut olayda, mirasbırakanın dava konusu taşınmaz dışında da taraflarca taksim sözleşmesi ile paylaşılan 5 adet taşınmazının bulunduğu, dinlenen davacı tanık beyanlarından muvazaanın varlığına ilişkin somut olguların ortaya konulmadığı, mirasbırakanın mirasçılarla beşeri ilişkilerinde de bir olumsuzluk iddiasının ileri sürülmediği gözetildiğinde temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasının usulen ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalının savunmasını ispat edemediği de benimsenmek suretiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir....” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesinin 21.10.2021 tarihli ve 2021/240 Esas, 2021/310 Karar sayılı kararıyla; temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiş, direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Dairemizin 21.02.2022 tarihli ve 2022/40 Esas, 2022/2301 Karar sayılı kararıyla bozma kararının yerinde olduğu gerekçesiyle dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2023 tarihli ve 2022/1-818 Esas, 2023/1118 Karar sayılı ilamıyla "Davacı taraf, temlikin muvazaa ile illetli olduğunu kanıtlamalıdır. Somut olayda miras bırakanın davaya konu temliki mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı dinlenen tanıklar tarafından ifade edilmediği gibi çocuklarından birini diğerine göre üstün tutarak mal bırakmamasını gerektirecek herhangi bir olumsuz ilişkisi, miras bırakan ile davacı oğlu arasında temlik tarihinde mal kaçırmayı gerektirecek bir husumeti ortaya konulmamıştır. Yukarıda yer verilen olgular, toplanan deliller, tanık ifadeleri ve özellikle miras bırakanın davaya konu taşınmaz dışında iki tanesi hisseli olmak üzere beş adet taşınmazın davacı ve davalıya miras yoluyla kaldığı ve taraflarca bu malların taksime tâbi tutulduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde; davacı tarafın miras bırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiğini kanıtladığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Bu durumda tüm dosya kapsamına göre ispat yükü üzerinde olan davacı tarafın temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve ispat yükü de ters çevrilmek suretiyle yazılı şekilde sonuca varılması doğru olmamıştır.
Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır." gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
5. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığı iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; mirasbırakanın kendi adına başkaca taşınmazlarının olması ve davaya konu satışta intifa hakkını üzerinde bırakması nedeniyle yapılan satışın gerçek olmadığının sabit olduğunu, mirasbırakan tarafından 55.000,00 TL'ye satın alınan taşınmazın 19.000,00 TL'ye davalıya satılmasının da bu hususu teyit ettiğini, toplanan delillere göre mirasbırakanın satış yapmasını gerektirecek bir durumunun bulunmadığını, miras taksim sözleşmesinden önce dava konusu taşınmazın davacıdan gizlendiğini, işlemin muvazaalı olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.