Logo

2. Hukuk Dairesi2023/59 E. 2024/4624 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında boşanmaya sebep olan olaylarda kusur oranının belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile nafaka taleplerinin hukuka uygunluğu hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde, kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden çelişkili ifadeler bulunması ve hükmün gerekçesiyle uyumlu olmaması, adil yargılanma hakkı ve gerekçeli karar ilkelerine aykırı görülerek 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi ve Yargıtay içtihatları gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/530 E., 2022/1518 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/855 E., 2019/1027 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferîlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden esas hakkında hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf temyiz eden davacı-karşı davalı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 1999 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, kadının, erkeği sevmediğini söylediğini, erkeğin ailesini istemediğini ve ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, hakaret ettiğini, dalga geçtiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, müsrif olduğunu, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava, ikinci cevap (karşı davada cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, küçük düşürücü davranışlar sergilediğini, cinsel birliktelikten kaçındığını, ekonomik ve fiziksel şiddet uyguladığını, müstehcen yayınlar izlediğini, hakaret ettiğini iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, 3.000,00 TL yoksulluk nafakası, 250.000,00 TL maddî tazminat, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiği, cinsel birliktelikten kaçındığı, kadının ise erkeğe, erkeğin ailesine karşı küçük düşürücü sözler söylediği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin alınan sosyal inceleme raporu içeriği de dikkate alınarak anneye verilmesine, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ortak çocukların ihtiyaçları dikkate alınarak ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 2.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir nafakası, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kadının kira geliri olduğu dikkate alınarak boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve asıl davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarlarının az olduğu belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışların isabetli olduğu, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından erkeğin, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında hakaret vakıasına dayanmadığı belirtilmişse de bu vakıaya erkek tarafından süresinde dayanıldığı ve yapılan yargılama neticesinde, kadının, erkeği aşağıladığı, hakaret ettiği ve beğenmediğinin ispatlandığı, ancak yine de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, erkek vekili tarafından istinaf sürecinde ileri sürülen mesaj kayıtlarına ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 357 inci maddesi hükmü uyarınca itibar edilmediği, her iki davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu, velâyet görevi kendisine verilmeyen erkeğin ortak çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusursuz kabul edilen, dava açmakla ayrı yaşama hakkı bulunan kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği neticesine varıldığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, kadının ve çocuğun yaşına uyumlu ihtilaçları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi uyarınca kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası ve iştirak nafakasının esası ve miktarlarının yerinde olduğu, kadının üzerine kayıtlı taşınmazları ve kira gelirleri bulunması sebebiyle yoksulluk nafakası koşulları oluşmadığı ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluştuğu ancak miktarlarının az olduğu belirtilerek; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminat, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kendi içerisinde çelişkili olduğu belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî, manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise tazminatların ve tedbir nafakası miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinin kendi içerisinde çelişkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu'nun 26 ncı maddesi, 189 uncu maddesi, 190 ıncı maddesi, 297 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararı; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.6100 sayılı Kanun'nun 26 ncı maddesi gereğince hâkim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36 ncı maddesinin birinci fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenmiş olup, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı Kanun'da da yer verilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine 6100 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.

2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararında da "...Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddî olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddî olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur..." hususlarına yer verilmiştir.

3.Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.

4.Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince kararın gerekçesinde; "...Ancak bu kusurların yüklenmesi halinde dahi boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğuna ilişkin sonuç kusur tespitinin yerinde olduğu sonucuna varılmış, kadına yüklenen kusurların niteliği yönünden kararın kusur gerekçesi düzeltilmiştir. Erkeğin istinaf aşamasında ileri sürdüğü mesaj içeriklerine HMK 357 maddesi kapsamında itibar edilmemiştir... Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu (TMK m. 182/2), boşanmaya neden olan olaylarda kusursuz kabul edilen, dava açılmakla ayrı yaşama hakkı bulunan (TMK m. 169) kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği (TMK m. 175) neticesine varıldığından, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, kadının ve çocuğun yaşına uyumlu ihtiyaçları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi uyarınca kadın ve çocuk yararına hükmedilen tedbir-iştirak nafakalarının esası ve miktarlarının yerinde olduğu, kadınn üzerine kayıtlı taşınmazları ve kira gelirlerinin bulunması nedeniyle yoksulluk nafakası (TMK m. 175) koşulları da oluşmadığından reddi yerinde görülmüştür..." şeklinde karar verilmiştir. Görüldüğü üzere; gerekçe içerisinde kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönlerinden çelişki yaratılmıştır.

5.Gerekçe içerisindeki uyumsuzluk mahkemelere olan güveni sarsar. Gerekçenin kendi içerisinde uyumlu olması gerekir. Hüküm, bu konuya ilişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı kararı ve 6100 sayılı Kanun'un 297 inci ve devamı maddelerine aykırı olarak tesis edilmiştir.

6.Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçe içerisinde çelişki yaratılmadan, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine uygun biçimde, gerekli unsurları içeren bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin ...'dan alınıp ...'e verilmesine, 17.100,00 TL vekâlet ücretinin ...'ten alınıp ...'ya verilmesine,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.