"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2011 yılında evlendiklerini, müşterek çocukların bulunmadıklarını, evlendikleri günden iki gün sonra davalının evi terk ettiğini, müvekkilinin ... 8. Aile Mahkemesinin 2013/776 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, davanın reddine karar verildiğini, verilen kararın 08.09.2015 tarihinde kesinleştiğini, boşanma davasının reddi kararının kesinleşmesi üzerine 3 yıldan fazla bir süre geçtiğini ve bu süre içerisinde tarafların adreslerinin farklı olup bir araya gelmediklerini beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; tarafların 2012 yılının ocak ayından bugüne ayrı yaşadıklarını, ... 8. Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasının subut bulunamadığından reddine karar verildiğini, verilen kararın 08.09.2015 tarihinde kesinleştiğini, davacının 14.02.2018 tarihinde ... 6. Aile Mahkemesi 2018/288 Esas numaralı açtığı boşanma davasında 14.04.2019 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiğini, 02.07.2019 tarihinde kesinleştiğini, bu davanın açıldığı tarihte derdest başka bir davanın bulunduğunu derdestlik nedeniyle bu davanın reddine karar verilmesini, müvekkili yararına 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının açtığı ... 8. Aile Mahkemesi 2013/776 Esas 2014/1242 Karar sayılı dosyasında boşanma talebinin reddine karar verildiği, verilen kararın 08.09.2015 yılında kesinleştiği, taraflar arasındaki ... 6. Aile Mahkemesinin 2018/288 Esas 2019/249 Karar sayılı açılan davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 150 nci maddesi beşinci fıkrası uyarınca
açılmamış sayılmasına karar verildiği, verilen kararın 18.06.2019 tarihinde kesinleştiği, ... 8. Aile Mahkemesi 2013/776 Esas 2014/1242 Karar sayılı davanın kesinleşme tarihinden itibaren işbu davanın açıldığı tarih arasında üç yılı aşkın süre geçtiği ve tarafların bu dönemde hiç bir şekilde bir araya gelmedikleri ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yazılı koşulların gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacının boşanmanın fer'îlerine yönelik maddî, manevî tazminat ve nafaka talepleri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davalının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde;Kanunda öngörülen 3 yıllık sürenin tamamlanmadığını, müvekkilinin kusursuz olduğunu, tedbir nafakası taleplerinin reddinin kanuna aykırı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasına, müvekkili lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ... 6. Aile Mahkemesi'nin 2018/288 Esas 2019/249 Karar sayılı kararı ile taraflar arasındaki boşanma davasının 6100 sayılı Kanun'un 150 nci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararın ise 18.06.2019 tarihinde kesinleştiği, ... 8. Aile Mahkemesinin 2013/776 Esas 2014/1242 Karar sayılı kararı ile taraflar arasında görülen boşanma davasının, davanın sübut bulmaması nedeniyle reddine karar verildiği, bu kararın 08.09.2015 tarihinde kesinleştiği ve tarafların 2012 yılından sonra bir araya gelmedikleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasının koşulları oluştuğundan, davacı erkeğin davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, davalı kadının 2015 yılından itibaren düzenli ve sürekli olarak işçi olarak çalıştığı ve düzenli ve sürekli aylık gelir elde ettiği dikkate alındığında, tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı kadının istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Kanunda öngörülen 3 yıllık sürenin tamamlanmadığını, müvekkilinin kusursuz olduğunu, tedbir nafakası taleplerinin reddinin kanuna aykırı olduğunu beyanla, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir" fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir ve 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesine göre kadın yararına tedbir nafakası hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 169 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
1. Uyuşmazlık, somut olayda davalı kadın eş yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesinde yer alan tedbir nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
3. Türk toplumunun temelini oluşturan aile kurumu, evlenme ile birlikte kurulmuş olur. Evlilik birliği hak ve yükümlülükler temeline dayalı olan bir hayat ortaklığı şeklinde tarif edilmekte olup, eşler evlilik birliği süresince eşit haklara sahiptirler. Bunun doğal sonucu olarak eşlerden biri için hak olan diğer eş için yükümlülük oluşturur. Birliğin devamı süresince eşlerin birbirlerine karşı olan hak ve yükümlülükleri diğer bir ifade ile evliliğin temel normu 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesi ile düzenleme altına alınmıştır.
4. 4721 sayılı Kanun'un 185 inci maddesine göre, eşler evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine ... kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar. Aynı Kanun'un 186 ncı maddesine göre eşler oturacakları konutu birlikte seçmek, birliği beraberce yönetmek ve birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılmak zorundadırlar.
5. Görüldüğü üzere, 4721 sayılı Kanun ile düzenleme altına alınan hükümler uyarınca eşler; barınma amacı ile kullanılmakta olan konutta birlikte yaşamak, birbirlerine ... kalmak, yardımcı olmak ve birliğin giderlerine güçleri oranında katılmak zorunda olduklarından bu sahip oldukları hak ve yükümlülükler birliğin sona erme anına kadar devam edecektir. Eşlerden birisi bu yükümlülüklerini ihmal ederse veya kasten yerine getirmezse istek üzerine hâkim, gerekli tedbirleri alacaktır.
6. Eşler arasında boşanma davası açılması halinde davaya bakan hâkim gerekli olan geçici önlemleri kendiliğinden almalıdır. Bu durum 4721 sayılı Kanun'un "Geçici Önlemler" başlıklı 169 uncu maddesi ile "Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır." şeklinde hüküm altına alınmıştır.
7. Bu düzenlemelere göre boşanma veya ayrılık davası hangi eş tarafından açılırsa açılsın hâkim dava tarihinden itibaren davanın devamı süresince istek olmasa bile kanundan doğan alınması gerekli bu önlemlerin alınması için kendiliğinden harekete geçecektir. Zira evlilik birliğinin kurulması ile eşlerin birbirlerine karşı yukarıda ayrıntıları ile açıklanan tüm hak ve yükümlülükleri, boşanma davası açılması ile değil, birliğin sona erme anına kadar devam etmektedir. Dolayısıyla boşanma davası açılsa dahi eşlerin birliğin giderlerine, eşin geçimine gücü oranında katkı da bulunma yükümlülüğü de devam etmektedir. Burada eşlerin her birinin ekonomik gücü, mal varlığı ve geliri diğer eşin yükümlülüğünü belirlemede bir ölçütten ibarettir.
8. Bu genel açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda, eşlerin 2011 yılında evlendikleri, 2012 yılından itibaren ayrı yaşadıkları, erkek tarafından açılan boşanma davasının davalı kadına herhangi bir kusur izafe edilememesi nedeniyle ret edildi, bu süre zarfında ve halen kadına talep olmasına rağmen tedbir nafakası hükmedilmediği, ayrı yaşamak zorunda bırakılan davalı kadının sonradan asgari ücret ile işe girmesinin davacı erkeğin nafaka yükümünü ortadan kaldırmayacağı bu durumun ancak nafakanın miktarının belirlenmesinde etken olduğu gözetildiğinde davalı kadın yararına geçimini sağlaması amacıyla 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası hükmedilmemesinin doğru olmadığını düşünmekteyim.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalı kadın yararına tedbir nafakası hükmedilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bu konudaki onama gerekçesine katılınmamıştır.15.02.2023