"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/744 E., 2022/1300 K.
DAVA TARİHİ : 26.11.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/1392 E., 2021/277 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ve karşı taraf davalı ... Ergin geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava, cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2009 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, erkek tarafından kadın aleyhine boşanma davası açıldığını, ancak reddedildiğini ve ret kararının temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, ancak taraflar arasındaki geçimsizliğin sona ermediğini ve tarafların ayrı yaşadıklarını, erkek tarafından açılan ilk dava öncesinde gerçekleşen birtakım vakıaların ilgili davada dayanılmadığını ancak taraflar arasındaki geçimsizliğe sebebiyet verdikleri için işbu davada dayanıldığını, kadının, müsrif olduğunu, birlik görevlerini ihmal ettiğini, erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret ettiğini, erkeğe iftira attığını, erkeğin ortak çocukla görüşmesine engel olduğunu, tehdit ettiğini, ekonomik, psikolojik, sosyal ve duygusal şiddet uyguladığını, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkek tarafından kadın aleyhine boşanma davası açıldığını ancak, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olması sebebiyle davanın reddine karar verildiğini, erkeğin, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ilgisiz olduğunu, birlikte yaşamaktan kaçındığını, hakaret ve tehdit ettiğini, yatağını ayırdığını, müsrif olduğunu, iftira attığını, ekonomik, duygusal, sosyal ve psikolojik şiddet uyguladığını iddia ederek öncelikle davanın reddini, aksi kanaatte olunması durumunda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocuk yararına aylık 100.000,00 TL tedbir nafakası, 100.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 100.000,00 TL tedbir nafakası, 100.000,00 TL yoksulluk nafakası, 250.000.000,00 TL maddî tazminat, 250.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, erkeğe ve erkeğin ailesine hakaretler ettiği, ortak çocuğu göstermediği, erkeğin ise kadına hakaret ettiği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, tarafların beyanları da dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 4.000,00 TL tedbir nafakası, 4.000,00 TL iştirak nafakası, boşanmakla kadının yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası, 2.000,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları sebebiyle davalı kadının tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğu, kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğe yüklenecek kusurlu bir davranışın olmadığı, kadının ise tam kusurlu olduğu, hükmedilen nafakaların hatalı olduğu, kişisel ilişki düzenlemesinin yeterli olmadığı, erkek yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu bir davranışının bulunmadığı, erkeğin ise tam kusurlu olduğu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği, nafaka miktarlarının çok az olduğu, kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmişse de erkek tarafından kadın aleyhine daha önceden açılan boşanma davasının yapılan yargılaması neticesinde; "...davanın anlaşmalı boşanma davası olarak açıldığı, cevap dilekçesi ile davalının anlaşmalı boşanmayı kabul etmediği, davanın çekilmeli boşanma davasına dönüştüğü, davacının 15.02.2016 tarihinde maddi vakıalarını bildirdiği, ancak bu maddi vakıaları hangi delille ispat edeceğini göstermediği, ön incelemeden sonra 29.03.2016 tarihinde bildirdiği delillerinde usul hükümleri gereğince dikkate alınamayacağı, bu durumda davacı tarafça davalının kusuru kanıtlanamadığı, davalı kadını ABD'deki yaşantıya ayak uyduramadığı ve evde kaybolan eşyalardan dolayı suçlayan, tatil dönüşü davalıyı ve ortak çocuğu Türkiye'de bırakarak ABD'ye dönen davacının tamamen kusurlu olduğu, davasının reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü yönünde kurulan hükmün isabetli olmadığı, bu nedenle kaldırılması gerektiği..." gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği ve erkek yönünden; kadını, ABD'deki yaşantıya ayak uyduramaması ve evde kaybolan eşyalardan dolayı suçladığı, tatil dönüşü kadını ve ortak çocuğu Türkiye'de bırakarak ABD'ye döndüğü kusurlarının kesinleştiği, bu kusurların erkeğe yüklenmesi gerektiği, yine erkeğin kadını ve ortak çocuğu Türkiye'ye bırakarak ABD'ye döndükten sonra kadını ve ortak çocuğu arayıp sormadığı, geçimleri için katkı sağlamadığı, kadına ve kadının ailesine hakaret ettiği, kadını ve kadının ailesini tehdit ettiği, bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarla birlikte, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğin ağır, davalı kadının ise az kusurlu olduğu halde tarafların eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup evlilik birliğinin devamında kadın ve ortak çocuk bakımından korunmaya yarar bir değer kalmadığı, kadının itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, erkek yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası koşullarının gerçekleştiği, olayların akışı karşısında erkeğin dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği, dosya kapsamından; ortak çocuğun 2014 doğumlu olduğu, halen anneyle birlikte yaşadığı, çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir iddia ve delil bulunmadığı, çocuğun üstün yararı gereğince velâyetinin anneye verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki süresi değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince kurulan kişisel ilişkinin dosya kapsamına uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın ve ortak çocuk yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen nafakaların miktarının isabetli olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak çocuk yararına uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği, toplanan delillerle, boşanmaya neden olan olaylarda kadının, erkeğe oranla daha az kusurlu olduğu, kadının sürekli ve düzenli bir çalışmasının bulunmadığı, gelir getiren herhangi bir malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu ve hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, erkeğin kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadına yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, erkeğin, maddî ve manevî tazminat talepleri ile ilgili İlk Derece Mahkemesince olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olan erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşmadığı ve reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm tesisine, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında her ayın birinci cumartesi günleri saat 10.00’dan pazar günleri saat 17.00’ye kadar, dini bayramların ikinci günü saat 10.00'dan üçüncü günü saat 17.00’ye kadar, sömestr tatilinin ilk pazartesi günü sabah saat 09.00'dan takip eden pazar günü saat 17.00'ye kadar, her yıl Temmuz ayının birinci günü saat 10.00’dan otuz birinci günü saat 17.00’ye kadar, her yıl babalar günü saat 09.00'dan aynı gün akşam saat 20.00'ye kadar kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 6.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuk ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakalarının boşanma kararı kesinleştiği tarihe kadar devamına, kadın yararına 1.000.000,00 TL maddî tazminat, 800.000,00 TL manevî tazminat, erkeğin tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, kişisel ilişki yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile hükmün tamamı yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise tazminat ve nafaka miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, kişisel ilişki düzenlemesinin ortak çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesinin birinci fıkrası, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesi, 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıdaki yazılı onama harcının temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Rabia'ya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.