Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10427 E. 2024/610 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Edinilmiş mallara katılma rejimine tabi eşlerden birinin, evlilik birliği içerisinde edinilen bir taşınmazın satış bedeliyle daha sonra satın aldığı başka bir taşınmaz üzerinde diğer eşin katılma alacağı hakkının bulunup bulunmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Evlilik birliği içinde edinilen ilk taşınmazın satış bedelinin eşler arasında paylaşılmasıyla, paylaşılan paranın kişisel mal haline geldiği ve bu parayla alınan ikinci taşınmazın da kişisel mal sayılacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/582 E., 2022/1423 K.

DAVA TARİHİ : 26.12.2014

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Datça Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2014/353 E., 2019/104 K.

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 200.000,00 TL katılma alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasının halen derdest olduğunu, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içerisinde alındığını ve davalı kadın adına tescil edildiğini ve taşınmaz bedelinin davacı erkek tarafından ödendiğini, ancak davalı kadın tarafından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazın kardeşi olan dava dışı üçüncü kişi adına devredildiğini, evlilik birliği içerisinde alınan bu taşınmazda davacı erkeğin katılma alacağı hakkının bulunduğunu, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını ve işbu dava ile ilgili olmadığını iddia ederek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL katılma alacağının yasal faizi ile birlikte davalı kadından alınarak davacı erkeğe verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tarafların 2001 yılında evlendiğini, davalı kadının iki farklı yerden emekli olduğunu, 19.04.2014 tarihinde davalı kadına ait İngiltere Ülkesinde bulunan evin satış bedeli ve davalı kadının kişisel birikimleriyle Datça İlçesi İskele Mahallesi Çevreyolu numara 14'te bulunan bahçeli ev vasfındaki taşınmazın satın alındığını, ancak davalı kadının Türk vatandaşı olmaması sebebiyle bu taşınmazın davacı erkek adına tescil edildiğini ve taraflar arasında şiddetli geçimsizlik olması sebebiyle 2009 yılında boşanma davası açıldığını, bu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması ve davacı erkeğin tasarruf yetkisinin sınırlanmasının talep edildiğini, yargılama sırasında tarafların kendi aralarında anlaştıklarını ve davadan vazgeçildiğini, sonrasında bu taşınmazın 325.000,00 TL bedelle satıldığını ve satış bedelinin taraflar arasında paylaşıldığını, davalı kadının satış bedelinden elde ettiği bu para ile dava konusu taşınmazı satın aldığını, taşınmazın kişisel malı olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların 09.11.2001 tarihinde evlendiği, taraflar arasındaki mal rejiminin 04.08.2014 tarihi itibariyle sona erdiği ve taraflar arasında 09.11.2001 tarihinden 01.01.2002 tarihinde kadar mal ayrılığı rejiminin, 01.01.2002 tarihinden 04.08.2014 tarihine kadar ise edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, Muğla İli, Datça İlçesi, Datça Mahallesi, 606 Ada, 1 Parselde kayıtlı C Blok 3 numaralı bağımsız bölüm vasıflı taşınmazın davalı adına 15.06.2010 tarihinde satış suretiyle tescil edildiği ve 05.12.2014 tarihinde davalının kardeşine satış hukuki sebebiyle devredildiği, dava konusu taşınmazın edinim tarihi ve edinim şekli olan satın alma göz önüne alındığında davalının edinilmiş malı olduğu, bu itibarla davacının dava konusu taşınmaza ilişkin olarak değer artış payı ve katılma alacağı talep etme imkanın bulunduğu, tasfiyeye konusu malın tasfiye anındaki sürüm değerinin 400.000,00 TL olarak bilirkişilerce belirtildiği, davacının, davalıdan dava konusu taşınmaza ilişkin olarak 200.000,00 TL tutarında katılma alacağının mevcut olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 200.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının diğer taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmazdan önce satın alınan taşınmazın davalı kadına ait İngiltere'de bulunan taşınmazın satım bedeli ile alındığı, bu taşınmazın satın alındığı tarihte davalı kadının Türk vatandaşı olmaması sebebiyle davacı erkek adına tescil edildiği, sonrasında bu taşınmazın 24.05.2010 tarihinde 325.000,00 TL bedelle satıldığı, bedelin taraflar arasında 1/2 oranında paylaşıldığı, dava konusu taşınmazın da bu satıştan davalı kadına düşen bedelle alındığı, dava konusu taşınmazın davalı kadının kişisel malı olduğu ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların 09.11.2001 tarihinde evlendiği, 04.08.2014 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 05.01.2017 tarihinde kesinleşmesiyle boşandıkları, mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği, sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, tasfiyeye konusu 606 ada, 1 parsel, C blok, 3 numaralı dubleks mesken vasıflı taşınmazın eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 15.06.2010 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edildiği, mal rejimi sona erdikten sonra 05.12.2014 tarihinde davalı tarafından dava dışı üçüncü kişiye satıldığı, dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde alındığı, davalının katkısının bulunmadığı, zaman zaman yurtdışından gelen paraları davalının ortak yaşam için harcadığının iddia edildiği, cevap dilekçesinde ise evlilik birliği içinde davalının kişisel malı olan İngiltere'de Ülkesinde bulunan evinin satışından gelen para ile 2004 tarihinde satın alınarak davacı eş adına tescil edilen dubleks taşınmazın satışından gelen parayı eşi ile yarı yarıya paylaştıkları, payına düşen para ile dava konusu taşınmazı satın aldığından kişisel malı olduğu, banka kayıtları ve hesap cüzdan asıllarına delil olarak dayandığı, davalının savunmasına konu 686 ada, 4 parsel, 2 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydı incelendiğinde, 19.04.2004 tarihinde satın alınarak davacı eş adına tescil edildiği, 24.05.2010 tarihinde üçüncü kişiye satıldığı, her ne kadar bilirkişi raporunda ilk taşınmazın satış bedelinin eşler arasında paylaşıldığına ilişkin delil bulunmadığı belirtmiş ise de davacı erkek 11.03.2019 tarihli ve davacı vekili 26.09.2018 tarihli dilekçelerinde, 19.04.2004 tarihinde ilk evin bedelini kendisi ödeyerek satın aldığı, 2009 yılında davalının, dava açarak evin yarısını istediği, müvekkilinin bu evi 330.000,00 TL'ye satarak alıcıdan süre istediği, bu zaman içerisinde dava konusu taşınmazı 15.06.2010 tarihinde 130.000,00 TL 'ye satın alarak davalının ısrarı nedeniyle onun üzerine tescil ettirdiği, ilk evin satış bedelinin yarısı olan 165.000,00 TL'yi de davalının hesabına yatırdığı, davalının hesabına yatırdığı parayı nereye harcadığını bilmediği, her iki evin de bedelinin davacı tarafından ödendiği, davalının kişisel malı olmadığının beyan edildiği, dava konusu taşınmazın 130.000,00 TL'ye satın alındığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalı kadının Halk Bankası Datça şubesi 01004773 numaralı hesabına ilişkin hesap cüzdan aslının incelenmesinde, davalı kadının hesabına 24.05.2010 tarihinde 165.000,00 TL para yatırıldığı, aynı gün bu paranın 150.000,00 TL 'si ile yine Halk Bankası Datça Şubesi JA 001266 numaralı vadeli hesabın açıldığı, vade sonunun 29.06.2010 olarak belirlendiği, ancak 15.06.2010 tarihinde vadeli hesaptan 130.000,00 TL para çekildiği, yapılan bu açıklamalar sonucunda, evlilik birliği içinde satın alınan ve davacı eş adına tescil edilen 686 ada, 4 parsel, 2 numaralı bağımsız bölümün 24.05.2010 tarihinde 325.000,00-330.000,00 TL' ye satıldığı, satış bedelinin eşler arasında yarı yarıya paylaşıldığı, davalı kadına düşen 165.000,00 TL'nin aynı tarihte davalının Halkbank hesabına yatırıldığının sabit olduğu, bu durumda ilk taşınmazın edinilmiş mal ya da kişisel mal olup olmadığının artık bir öneminin bulunmadığı, bu taşınmazın satış bedelinin, tarafların evlilik birliği devam ederken serbest iradeleriyle gerçekleştirdikleri bu paylaşımla, her bir paya ait satış bedelinin eşin kişisel mal grubuna terk edildiğinin kabulü gerektiği, dolayısıyla davalı kadının, Halkbank hesabına 24.05.2010 tarihinde yatırılan 165.000,00 TL paranın, davalı kadının kişisel malı olduğu, yukarıda da açıklandığı üzere paranın 150.000,00 TL'si ile vadeli hesap açıldığı ancak vade süresi dolmadan paranın 130.000,00 TL'sinin dava konusu taşınmazın satın alındığı 15.06.2010 tarihinde hesaptan çekildiği, dava konusu taşınmazın satış bedelinin davalı kadın tarafından kişisel malından ödendiğinin kabulünün hayatın olağan akışına uygun olduğu, kaldı ki, dava konusu taşınmazın satışına aracılık eden ve davalı tanığı olarak dinlenilen Haldun'un da davalının kendi oturdukları evin satıldığı, hissesi ile bir ev satın almak istediğini söylediği, elindeki emlakları gösterdiği, yaklaşık 135.000,00 TL'ye dava konusu taşınmazın satıldığı, paranın ne şekilde ödendiğini hatırlamadığı, ancak satış işlemi için davalı kadın ile muhatap olduğunu beyan ettiği, tanık beyanlarının da davalı kadının iddialarını doğruladığı, davacı erkek 08.03.2019 ve davacı vekili 26.09.2018 tarihli dilekçelerinde, davacının annesinden 24.05.2010 tarihinde 80.000,00 TL ve 28.000,00 TL para geldiği, 28.000,00 TL'yi dükkana ait borçlar için harcadığı, kalan 80.000,00 TL ve ilk evin satışından davacının elinde kalan 160.000,00 TL olmak üzere 240.000,00 TL parasının bulunduğu, bu paranın 130.000,00TL'si ile dava konusu taşınmazın alındığını iddia etmiş iseler de, davacının banka kayıtları incelendiğinde evin satışından kalan paranın ikinci evin satın alındığı tarihte banka hesabında olmadığı o tarih veya yakın tarihlerde banka yoluyla hesaptan çekilen ya da havale edilen meblağların bulunmadığı, davacının açıkça yemin delilline de dayanmadığı gibi davacının bu iddiasının aynı zamanda iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğundan itibar edilmediği, davalı kadın, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ilk taşınmazdan payına düşen paradan bir miktarının ihtiyaçları nedeniyle harcandığından dava konusu taşınmazın satış bedelinin bir kısmını borç alarak ödediğini belirtmiş ise de borç alınan miktarı açıklamadığı gibi payına düşen paranın fazlası ile satış bedelini karşıladığı, hatta hesabında para kaldığı anlaşıldığından dava konusu taşınmazın tamamının davalın kişisel malı olan para ile karşılandığı, bu durumda dava konusu taşınmazın, kişisel mal yerine geçen ikame mal olduğu ve taşınmaz üzerinde davacının katılma alacağı bulunmadığı, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu belirtilerek; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın ispat edilememesi sebebiyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, dava konusu taşınmazın taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alındığı ve davalı kadın adına tescil edildiği, dava konusu taşınmazın satın alınmasından önce davacı erkek adına kayıtlı olan taşınmazın da edinilmiş mal olduğu ve bu malın satışından elde edilen paranın de edinilmiş mal olacağı, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu belirtilerek hükmün tamamı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme

Dava, katılma alacağı istemine ilişkin olup uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.