Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10535 E. 2023/1210 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, eşin çocuğuna yönelik cinsel istismar suçundan mahkumiyetine dayalı olarak açılan boşanma davasının kabulünün ve verilen manevi tazminat ile kişisel ilişki tesisine dair hükümlerin yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı eşin çocuğa yönelik cinsel istismar suçundan mahkum olması, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olacak nitelikte ağır bir kusur olarak değerlendirilerek, davacı erkeğin boşanma talebinin kabulüne, manevi tazminat takdirine ve kişisel ilişki kurulmamasına ilişkin yerel mahkeme kararının, usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 11.07.2005 tarihinde evlendiklerini, evliliklerinden 2006 doğumlu ... ..., 2012 doğumlu ... ve 2016 doğumlu ... isimli ortak çocuklarının bulunduğunu, 05.03.2020 tarihinde davalının Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alındığını ve adliyeye sevk edilerek tutuklandığını, bunun üzerine davalının aldattığını ve aldattığı kişi ile de kızını cinsel ilişkiye zorladığını, kızının çıplak fotoğraflarını ve videolarını aldattığı H. H. K isimli kişiye gönderdiğini ve kişinin mastürbasyon görüntülerini kızına izlettiğini öğrediğini, davalının suç işlediğini ve haysiyetsiz davranışlarda bulunduğunu, kızını da bu duruma dahil etmeye çalıştığını, bu nedenlerle davalının suç işlemesi ve haysiyetsiz hayat sürmesi sebebiyle ve ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olması sebebiyle davalı ile boşanmalarına, 500.000,00 TL manevî tazminat verilmesine, ortak çocuklar ile davalı arasında kişisel ilişki kurulmasının önlenmesine, ortak çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile: ... 3.Ağır Ceza Mahkemesine ait dosya, sosyal inceleme raporu, tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, kovuşturma dosyasındaki tarafların ortak çocuğu ... ... 'un anlatımları da dikkate alındığında davalı kadının kızını dava dışı 3.bir kişi ile uygun olmayacak bir ilişki içerisine zorladığının anlaşıldığı, davacı tarafından açılan her iki davada da davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki boşanma davasının ayrı ayrı kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 163 üncü maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin sosyal inceleme raporu dikkate alınarak davacı babaya verilmesine, davalının eyleminin direkt çocuğuna yönelik olması ve çocukların anne ile görüşmek istememeleri gözönüne alınarak davalı kadın ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine yer olmadığına, davalının kusur durumu, yaşanan olayın davacı da oluşturduğu elem ve üzüntü dikkate alındığında tarafların sosyal durumları gözetilerek davacı erkeğin manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; ceza mahkumiyet kararının esas alınamayacağını, müvekkilinin eylemlerinin tehdit altında gerçekleştiğinin dikkate alınmadığını, müvekkilinin üçüncü kişi ile ilişkisini davacının 2019 yılı Temmuz -Ağustos gibi öğrendiğini ve evlilik birliğini devam ettirdiğini, süresinde dava açılmadığından sadakatsiz gerekçesi ile boşanma kararı verilmeyeceğini, manevî tazminat kararının isabetsiz ve yüksek olduğunu, müvekkilinin çocukları ile kişisel ilişki tesis edilmesi gerektiğini beyanla, davaların kabulü, boşanma, kusur tespiti, manevî tazminat ve çocukları ile kişisel ilişki tesisi yönlerinden kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ... 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.09.2020 tarih, 2020/145 esas ve 2020/307 karar sayılı ilamı ile davalı kadın hakkında; suç tarihinde on beş yaşından küçük olan öz kızına yönelik olarak, cinsel istismar, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, müstehcen görüntülerde çocuğu kullanma ve müstehcen görüntüleri çocuğa gösterme suçlarından mahkumiyet kararı verildiği bu kararın istinaf incelemesi ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi tarafından yapılmış ve istinaf incelemesi sonucunda davalı kadına verilen cezanın arttırılarak hüküm kurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükmün, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin, 23.06.2022 gün ve 2021/25321 Esas, 2022/6529 Karar sayılı ilamı ile onandığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanlışlık yapılmadığı, usulü işlemlerin kanun'a uygun olarak yerine getirildiği, kanun'un olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, tarafların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumlarına (kusur tespitine) ilişkin yapılan değerlendirmede, tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre davacı erkeğin boşanma davasının her iki hukuki sebebe dayalı olarak kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, çocukların üstün yararına uygun olduğu anlaşılan velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede, boşanmaya sebep olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı erkek yararına manevî tazminat takdir edilmesinde, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evliliğin süresi ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde takdir edilen tazminatın miktarında, bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, ceza mahkumiyet kararının esas alınamayacağını, müvekkilinin eylemlerinin tehdit altında gerçekleştiğinin dikkate alınmadığını, müvekkilinin üçüncü kişi ile ilişkisini davacının 2019 yılı Temmuz -Ağustos gibi öğrendiğini ve evlilik birliğini devam ettirdiğini, süresinde dava açılmadığından sadakatsiz gerekçesi ile boşanma kararı verilmeyeceğini, manevî tazminat kararının isabetsiz ve yüksek olduğunu, müvekkilinin çocukları ile kişisel ilişki tesis edilmesi gerektiğini beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davaların kabulü, boşanma, kusur tespiti, manevî tazminat ve çocukları ile kişisel ilişki tesisi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle açılan dava ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenli davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesi, erkek yararına manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı ile kişisel ilişki tesisi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 163 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 182 nci maddesi, 323 üncü maddesi, 324 üncü maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.