"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2113 E., 2022/2932 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/749 E., 2022/121 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı erkek vekili tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı eşin öfke patlamaları, sinir krizleri nedeniyle problemler yaşadıklarını, davalının anlamsız öfke halleri ve sonrasındaki söz ve davranışlarının aile birliğini çekilmez hale getirdiğini, tarafların çevresinde oluşturdukları insani ve ticari kazanımlarını yok eder hale getirdiğini, davalının müvekkilinin küçük çocuğuna olan sevgisini kötüye kullandığını, her türlü bağırma, hakaret etme, aşağılama, darp etme durumundan sonra ortamdan ayrılan davacı müvekkiline çocuğunun ağlama sesini dinleterek eve gelmesini istediğini, evde sürekli öfke patlaması yaşayan bir kadın ve bunlara katlanmak zorunda kalan müvekkilinin olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk ...'nin velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir husus olmadığını, erkeğin alkole düşkün olup müşterek hanede erkek arkadaşlarını ağırlamak istediğini, bir iş toplantısında bir bayan ile geçen diyaloğunu bara gittiklerini, bayanla içki içtiğini, dans ettiklerini sonunda birlikte sarhoş olduklarını kahkahalarla anlattığında müvekkilinin sadece bu şekilde konuşmasının yanlış olduğunu vurgulayan ifadelerde bulunduğunu, davacı eşine hitaben dava dilekçesinde geçen hakaret içeren sözleri söylemediğini, davacı tarafın ise evi terkettiğini şu an kirada oturduğunu ve ayrı bir ev tuttuğunu, müvekkilinin ise müşterek çocuk ... ile müşterek hanede yaşadığını, davacı tarafın artık işyerlerine müvekkilini yaklaştırmadığını, ayrılmak için baskı yaptığını, müvekkilinin eşini sevdiğini ve boşanmayı istemediğini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde küçük çocuğun anne ilgisine muhtaç olması nedeniyle velâyetvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için karar ile birlikte iştirak nafakasına dönüşmek üzere 750,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkili için karar ile birlikte yoksulluk nafakasına dönüşmek üzere 750,00 tedbir nafakasının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddîinatın ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL manevînatın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının sıklıkla alkol almasından ileri geldiği, bu noktada tarafların yaşam tarzlarının çeliştiği, tarafların sosyal ortamlarda kavga ettikleri, karşılıklı olarak rencide edici sözler söyledikleri, fiziki müdahalede bulundukları, işyerinde de sıklıkla kavga ettikleri, ancak davacının sık sık alkol almakta ısrarcı olması, müşterek haneyi terketmesi, davalıyı işyerinden uzaklaştırarak davalıyı maddîan zora sokması nedeni ile davalıya nazaran daha ağır kusurlu olduğu, davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına,davalı kadın lehine 300,00 TL tedbir, 750,TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk lehine aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, müşterek çocuğun velâyetneye verilmesine, baba ile kişisel ilişkiye, müşterek çocuk lehine aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, davalı kadın lehine 30.000,00 TL maddî 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin doğru olmadığını belirterek kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, velâyet düzenlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmak istemediğini, nafakalara faiz talebi olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu belirterek davanın kabulü yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğe yüklenen yaşam tarzlarının çeliştiği, tarafların sosyal ortamlarda kavga ettikleri, karşılıklı olarak rencide edici sözler söyledikleri, fiziki müdahalede bulundukları, işyerinde de sıklıkla kavga ettikleri, vakıalarına davalı kadın tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulünce dayanılmadığından erkeğin kusurları arasından çıkarılmasının gerektiği, bu nedenle sık sık alkol almakta ısrarcı olan, müşterek haneyi terkeden, kadını işyerinden uzaklaştırarak maddîan zora sokan ve eşini çocuğun annesi olarak gördüğünü beyan etmek ile kadını istemediği yönde iradesini açıklayan erkeğin ağır kusurlu, eşine rencide edici sözler söyleyen ve fiziki müdahalede bulunan kadının hafif kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerektiği, kadının faiz talebi de olduğu halde nafakalara faize hükmedilmemesinin yerinde olmadığı, tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle gerekçenin düzeltilmesine, müşterek çocuk ve kadın yararına hükmedilen tedbir nafakalarına karar tarihi itibari ile, iştirak ve yoksulluk nafakalarına ise boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, kadın lehine hükmedilen tazminat miktarlarının artırılarak 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin doğru olmadığını belirterek kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, velâyet düzenlemesi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmak istemediğini, erkeğin tam kusurlu olduğunu belirterek davanın kabulü ve fer'îleri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; erkeğin boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, delillerin takdirinde hata edilip edilmediği, tazminatlar, nafakalar, velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 336 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Yine böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan evlilik birliğini devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da madem ki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını isteyebilir. Öyle ise; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu durumun belirlenmesi dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (4721 sayılı Kanun md. 166/2).
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden eklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davacı erkeğin İlk Derece Mahkemesince ve Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, sık sık alkol almakta ısrarcı olan, müşterek haneyi terkeden, kadını işyerinden uzaklaştırarak davalıyı maddî olarak zora sokan ve eşini çocuğun annesi olarak gördüğünü beyan etmek ile kadını istemediği yönde iradesini açıklayan erkeğin tam kusurlu davranışları karşısında davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Davalı kadına kusur olarak yüklenen vakıalara ilişkin dinlenen davacı tanıklarının beyanları sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak soyut izahlardan ibaret olup hükme esas alınması mümkün değildir. Bu durumda açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.