Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10865 E. 2023/1835 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-karşı davacı erkeğin ölümü nedeniyle kusur belirlemesi yönünden davanın mirasçıları tarafından takip edilemeyeceği, 4721 sayılı Kanun'un 181/2. maddesi uyarınca terekeye ilişkin talepte bulunulamayacağı ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/641 E., 2022/1403 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av....

DAVALI-DAVACI : ... (07.03.2023 tarihinde öldü)

DAVA TARİHİ : 05.11.2019

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/292 E., 2021/39 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı karşı davalı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli borçlandığını, düzenli bir işte çalışmadığını, evlilik birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, bu şekilde kadına ekonomik şiddet uyguladığını, sürekli şans oyunları oynamasının evlilik birliğine zarar verdiğini, kadına fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddet uyguladığını, kadına zorla alkol içirdiğini, müşterek haneye gece geç saatlerde alkollü olarak geldiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuklarla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının sebep yokken müşterek haneyi terk ettiğini, araştırdığında tanımadığı bir erkekle kaçıp gittiğini öğrendiğini, eve dönmesini istediğinde orada mutlu olduğunu, kadın olduğunu anladığını söylediğini, mahkemenin yetkili olmadığını belirterek kadının davasının reddini tarafların boşanmalarını talep etmiştir.

2. Davalı karşı davacı erkek vekili ikinci cevap ve cevap ile karşı dava dilekçesini ıslah ederek; 7 Haziran 2019 da işe giden kadının bir daha eve dönmediğini, iş yerinden yaptığı araştırmada kadının kıdem tazminatını almak suretiyle işten ayrıldığını, işyerinden son 1 haftadır sürekli telefonla konuştuğunu öğrenmiş, eşi hakkında kayıp ihbarında bulunması üzerine emniyet tarafından kadının işyerinden ayrıldıktan sonra, erkek bir şahıs tarafından kullanılan bir araca binerek ayrıldığı tespit edildiği, eşine ulaşmaya çalıştığında, annesinin telefonunu arayan erkek bir şahsın "bir daha ...'yı aramayın" dediğini, erkeğin, kadının yanına gittiği kişilerle görüştüğünde kadının, eşini istemediği için evi terk ettiğinin N.Y. tarafından erkeğe söylendiğini, kadının, erkeğin ablasına "şu an ben çok mutluyum, kadın olduğumu burada anladım, en yakın günde boşanma davası açılacak" şeklinde mesaj attığını belirterek müşterek çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, müşterek çocuklar yararına aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının sadakatsizliğinin ispat edilemediği ancak güven sarsıcı davranışlarının olduğu, erkeğin ise kadına ekonomik şiddet uyguladığı, tanıklar almaya gittiğinde cebinde hiç parası olmadığı, parası olmadığı için S. Y.'nin oğlu ile birlikte davacı kadını almaya gittiği, davalının bizzat kendi beyanları ve davalı tanık beyanları ile düzenli olarak şans oyunları oynadığının anlaşıldığı, bu duruma göre tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine anne ile kişisel ilişki kurulmasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası takdirine müşterek çocuklar yararına ayrı ayrı 200,00'er TL tedbir nafakasının davacı karşı davalı kadından alınarak, müşterek çocuklar adına davalı karşı davacı erkeğe verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin ve kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davalı - karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar kadının sadakatsizliğinin ispat edilemediği belirtilmişse de; dosyada bulunan iletişim kayıtları incelendiğinde davacı - karşı davalı kadının öncelikle İ.Y. isimli kişi ile mutadı aşan sayıda ve gece dahil tüm zaman dilimlerinde telefon görüşmesinin bulunduğu, bu görüşmelerin bitimini takiben 23.04.2019 tarihinden itibaren ise N.Y. ile mutadı aşan sayıda mesajlaşması ve görüşmesi bulunduğu, hat sahibi N.Y.'nin annesi olan tanık ... bu telefon numarasının kendisinin kullanımında olduğunu iddia etmiş ise de olayın oluş şekli dikkate alındığında bu beyana itibar edilemeyeceği, 07.06.2019 tarihinde davacı - karşı davalı kadının sebep bulunmaksızın müşterek hanesini N.Y.'nin aracı ile terk ettiği ve bu tarihten sonra da tanıklar N.Y. ve S.Y.'nin evinde yaşadığı, bu haliyle kadının haneyi birlikte terk ettiği ve mutadı aşan sayıda görüşmeleri olduğu, N.Y. ile aynı evde birlikte yaşayarak sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin tanık beyanları ve iletişim kayıtları ile ispatlandığı, bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, öte yandan İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışlara ilişkin kadının tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğu, taraflardan aktarılan beyanların da hükme esas alınamayacağı, bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince davalı karşı davacı erkeğe yüklenen bu kusurların gerekçeden çıkarılması gerektiği, yine davalı karşı davacı erkeğin kadına psikolojik şiddet uyguladığı vakıasına dayanıldığı ancak bu vakıa yönünden olayların açıklanmadığı, kadın tarafından sunulan erkeğin sosyal medya paylaşımlarında kadına yönelik hakaret eylemine ilişkin mesajların ise zamanının belli olmadığı, bu haliyle İlk Derece Mahkemesince erkeğe hakaret vakıası nedeniyle kusur yüklenmemesinin isabetli olduğu, bu halde davacı - karşı davalı kadının, usulüne uygun dayandığı delillerle erkeğin evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan kusurlu bir davranışını kanıtlayamadığı, buna göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının tamamen kusurlu olduğu, kadının davasının reddine karar verilmesi gerektiği ancak davalı karşı davacı erkek tarafından asıl davada verilen boşanma hükmü istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden hataya değinilmekle yetinildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalı kadın tamamen kusurlu olduğu halde tarafların eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesinin doğru olmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin şartlarının oluşmadığı, gerekçesi ile boşanma hükmü, velâyet, kişisel ilişki, kadın ve çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakası, çocukların iştirak nafakası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi, harç, yargılama gideri ve vekâlet ücreti istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden, kesinleşen konularda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı erkeğin kusur belirlemesine, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve reddedilen maddî ve manevî tazminat taleplerine yönelik istinaf itirazlarının kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, ilgili bentlerin kaldırılarak, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminat verilmesine, davacı karşı davalı kadının tüm, davalı karşı davacı erkeğin sair istinaf taleplerinin esastan reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, asıl kusurlu olanın davalı karşı davacı erkek olduğu ve bu durumun ispat edildiğini tazminat taleplerinin ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin hatalı olduğunu belirterek; kusur belirlemesi reddedilen tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden adli yardım talepli olarak temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı karşı davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tazminat ve 175 inci maddesi gereğince yoksulluk nafkası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi,

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle davalı-karşı davacı erkeğin temyiz süresi geçtikten sonra 07.03.2023 tarihinde öldüğünün, evliliğin boşanma ile sona erdiğinin, davalı karşı davacı erkek mirasçıları tarafından 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kusur belirlemesi yönünden davanın takip edilemeyeceğinin ve mirasçıların talebinin terekeye ilişkin olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı- karşı davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.