"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1287 E., 2022/1363 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/503 E., 2022/352 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet ile mehir alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşılıklı boşanma ve ziynet ile mehir alacağı davalarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı kadının sürekli ilgisiz, sevgisiz, mesafeli olduğunu, müvekkilinin fikirlerine önem vermediğini, müvekkiline ve müvekkilinin ailesine hakaretlerde bulunduğunu, sürekli ufak sebeplerden dolayı tartışma çıkardığını, müvekkiline "artık senin gibi eşim" yok dediğini, ev işlerini yapmadığını, müvekkilinin kadını ev işlerini yapması konusunda uyardığında kendisine "hizmetçin mi var" diyerek tepki gösterdiğini, müvekkili ile hiçbir sosyal aktiviteye katılmadığını, müvekkilinin arkadaşlarıyla sosyal aktivitede bulunmasına da izin vermediği, ağzının bozuk olduğunu ve sürekli küfürlü konuştuğunu, beddua ettiğini, sürekli annesinin yanına gittiğini, müvekkilinin ailesinin köyüne ise gitmek istemediğini, müvekkilinin ailesinin ziyarete geldiğinde bu durumu istemediğini, cinsellik yönünden müvekkilinden uzak durduğunu, taraflar ziynet eşyalarını düğünden sonra davalı eşin Ziraat Bankası Hızırbey Şubesinde bulunan banka kasasına koyduklarını, kadının banka kasasında olan ziynet eşyalarını da kasadan aldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı karşı davalı erkek vekili cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının ileri sürdüğü husus ve istemlerin hiçbirinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, kadının kendi kusurunu örtbas etmeye çalıştığını, iddialarının asılsız olduğunu, kadının müvekkilin kilolarından şikayetçi olduğundan dolayı müvekkilinin belli dönemlerde spor salonuna yazıldığını ve spor için salona gittiğini, kadının evlilikleri süresince müvekkilin ailesinin yanına gönüllü olarak hiçbir zaman gitmediğini, her seferinde farklı bahaneler bulup veya sorun çıkartıp müvekkilin ailesinin yanına gitmediğini, tarafların evliliğin ilk yıllarında çocuk yapmak istemediklerini, müvekkilinin çocuk olmadığı için tedavi yaptırmak için doktora gitmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını kadının müvekkiline ve ailesine karşı sürekli ... kırıcı isnadlarda bulunup hakaret ettiğini, birliğin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğunu, bu nedenle mehir talebinin de reddi gerektiğini beyan etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı erkeğin iddiaların gerçeği yansıtmadığını, hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar olduğunu, erkeğin evde bulunmaktan eşiyle vakit geçirmekten kaçındığını, evin içerisinde müvekkili ile duygusal bir bağ kuramadığını, ailesinin müvekkilini dışladığını, müvekkilini istemediğini, tarafların çocuklarının olmaması üzerine tedavi olmak istediklerinde davacının bu tedaviye gelmediğini, çocuk istemediğini, düğünde taraflara takılan takıların ortak kasa hesabındaki kasaya koyduklarını, bu kasaya düğünde takılan 21-22 gram 17 tane bilezik, bir tane tektaş yüzük, 5 tane cumhuriyet altını ve bir tane altın ... kolye koyulduğunu, erkeğin kendi ailesinin taktığı 10 adet bileziği kiralık kasadan aldığını, kiralık kasayı açtıkları tarihten kapattıkları tarihe kadar müvekkilinin kiralık kasayı ziyaret etmediğini, yine erkeğin ailesinin müvekkilini diğer gelinleri ile sürekli kıyasladığını, yine bir tartışmadan sonra evi terk ettiğini, çalıştığı iş yerinde stajyer kız öğrenciyle samimiyet kurduğunu, müvekkiline "hacı" diye hitap ettiğini, arkadaşı Serkan C.'nin iki haftada bir yatılı olarak eve geldiğini, müvekkilin bu durumdan rahatsız olduğunu söylemesine rağmen erkeğin arkadaşını evine getirmeye devam ettiğini, müvekkilini sürekli olarak arkadaşlarının eşleri ile kıyasladığını ve eleştirdiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 maddî ve 100.000,00 manevî tazminata hükmedilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bilirkişi marifetiyle gerçek miktarı tespit editmek şartıyla şimdilik 1.000TL ziynet eşyası ve düğünde takılan nakit bedelinin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle müvekkile verilmesini, mehir sözleşmesi gereği bilirkişi marifetiyle hesaplanacak bedel esas olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL mehir alacağının 30.07.2015 tarihinden işleyecek yasal faiziyle erkekten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın ikinci cevap ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar olduğunu, tarafların mesai saatlerinin aynı anda başladığı için işe sabahları birlikte gitme imkanları varken erkeğin dilekçesinde bahane üreterek iş yerinin uzaklığından erken çıktığını iddia ettiğini, yine müvekkilinin eşinin kilolarından şikayetçi olmadığını, sağlığı için müvekkili spor yapması tavsiyesinde bulunduğunu, erkek eşin müvekkilinin ailesini zor günlerinde, bayramlarda, özel günlerde aramadığını, müvekkilin babasının mezarına dahi gitmediğini, müvekkilinin evin borcunu çift taksit ödeyip bitirebilmek için eşine yüklü miktarda para gönderdiğini, fakat erkeğin borcu ödeyerek ... bitirmiş olması gerekirken müvekkil tarafından borcun bitmediğinin öğrenildiğini, gönderilen paraları harcadığını ve nerede kimle harcadığının da bilinmediğini, mehir alacağına ilişkin davacının dilekçesinde belirttiği hususların teyide muhtaç doğruluğu ispatlanmamış beyanlar olduğunu, müvekkilinin evlilik birliğinin gerektirdiği her şeyi yerine getirdiğini beyan etmiştir.
3.Davalı karşı davacı kadın vekili 22.02.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden talebini 41.000,00 TL mehir alacağı davası yönünden talebini 32.120,00 TL olarak ıslah etmiş, ziynet ve mehir alacağına konu ziynetlerin aynen iadesini olmadığı taktirde fiili ödeme günündeki bedeline hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında toplanan tüm deliller ve tanık beyanları incelendiğinde; davacı- karşı davalı erkeğin ailesinin davalı-karşı davacı kadına yakınlık göstermediği, diğer gelinleriyle kıyasladıkları, eşine kredi borcunu ödediği hususunda yalan söylediği, ... sarsıcı harekette bulunduğu, çocuk istemediği ve tartışma sonrası evi terk edip eşini habersiz bıraktığı, davalı-karşı davacı kadının ise; eşinin ailesine yakınlık göstermediği, eşini arkadaşlarıyla dışarıda iken sürekli aramak suretiyle rahatsız ettiği ve eşinin abisine hakaret ettiği, sabit görülen eylemler nedeniyle evliliğin çekilmez hale gelmesinde davacı-karşı davalı erkeğin daha fazla kusurlu, davalı- karşı davacı kadının ise az kusurlu olduğu bu haliyle evliliğin çekilmez hale gelmesinde daha fazla kusurlu olan eşin diğerinden tazminat talep etme hakkı bulunduğu, bu kapsamda erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, boşanma sonucu kadın eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, bununla birlikte manevî tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, davacı- karşı davalı erkeğin tespit edilen kusurlu davranışlarının davalı-karşı davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatleri ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği, sosyal ekonomik araştırma tutanaklarına göre kadının hastanede tıbbi sekreter olarak çalıştığı, aylık 4.500,00 TL maaş aldığı, kendi evinde oturduğu, erkeğin ise sağlık memuru olduğu, 6.000,00 TL maaş aldığı, maaş harici geliri olmadığı, kendi evinde oturduğu her iki tarafında aylık düzenli gelirinin bulunması, gelirleri itibariyle ... olarak kabul edilmemeleri ve bu gelirlerinin birbirine yakın olması nedeniyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği, dava dilekçesinde kadının düğünden sonra ziynetleri bankaya kasaya koyduklarını, boşanma aşamasında ise bankaya gittiğinde 10 adet bileziğin olmadığını, eşi tarafından alındığını iddia ettiği, dosya kapsamında dinlenen davalı-karşı davacı tanıkları da banka kasasında 10 adet bileziğin eksik olduğunu beyan ettikleri, düğüne ait fotoğrafların uzman bilirkişi marifetiyle incelendiği ve 10 adet bileziğin 10'ar gram olduğunun rapor edildiği, bu haliyle davalı-karşı davacı kadına ait olan 10 adet 10'ar gram bileziğin davacı-karşı davalı erkek tarafından alındığı ve davalı-karşı davacıya verilmediğinin sabit olduğu, bilirkişi raporunda belirtilen 10 adet 10'ar gr 22 ayar bileziğin karşı davalı tarafından karşı davacıya aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedeline hükmedildiği, her ne kadar davalı-karşı davacı vekili ıslah dilekçesiyle fiili ödeme günündeki değerine hükmedilmesini talep etmişse de, harcı yatırılan değer üzerinden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak hüküm kurulduğu, davalı-karşı davacı kadının evlenirken boşanma sırasında kendisine verilmek kaydıyla 11 adet cumhuriyet altınını mehir olarak belirlediklerini iddia ettiği ve belirlenen mehirin aynen olmadığı takdirde fiili ödeme günündeki değerinin kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ettiği, kadının dosyaya sunduğu mehir sözleşmesi tercüman vasıtasıyla tercüme ettirildiği, ve içeriği incelendiğinde tarafların mehir olarak 11 adet cumhuriyet altını belirlediklerinin anlaşıldığı, bu haliyle davalı-karşı davacı kadının iddiasını ispat ettiği erkeğin mehiri ödediğini dair dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, mehir olarak belirlenen 11 adet cumhuriyet altının dava tarihi itibariyle değerinin bilirkişi marifetiyle tespit ettirildiği ve 11 adet Cumhuriyet altının erkekten alınarak kadına aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde 11 adet Cumhuriyet Altının değerine hükmedildiği, davalı-karşı davacı vekilinin ıslah dilekçesiyle fiili ödeme günündeki değerine hükmedilmesini talep etmişse de, harcı yatırılan değer üzerinden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesi ile asıl ve karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı karşı davacı kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, davalı karşı davacı kadının ziynet eşyalarının iadesi davasının kısmen kabulü ile; bilirkişi raporunda tespit edilen 10 adet 10'ar gram 22 ayar bileziğin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde 10 adet 10'ar gram 22 ayar bileziğin bozdurma değeri olan 41.000,00 TL ziynet alacağının 1.000,00 TL'sine dava tarihi olan 21.08.2020 tarihinden itibaren, 40.000,00-TL'sine ıslah tarihi olan 22.02.2022 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karşı davacı kadının mehir alacağı davasının kısmen kabulü ile; 08.12.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen 11 adet Cumhuriyet altının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde 11 adet Cumhuriyet Altının bozdurma değeri olan 32.120,00-TL mehir alacağının 1.000,00 TL'sine dava tarihi olan 21.08.2020 tarihinden itibaren, 31.120,00-TL'sine ıslah tarihi olan 22.02.2022 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesinin yerinde olmadığını, kadın eşin tamamen kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu, ziynet alacağına ilişkin olarak müvekkilinin ziynet eşyalarını aldığına ilişkin kadının beyanlarının tamamen gerçek dışı olduğunu, tarafların ziynet eşyalarını düğünden sonra kadın eşin adına Ziraat Bankası Hızırbey Şubesindeki banka kasasına koyduğunu, kasa sahibinin kadın olup müvekkilinin ise sadece kasayı açma yetkisinin olduğunu, 5 yıllık evlilik süresince de banka kasını açmak için gerekli olan anahtarın her daim kadında bulunduğunu, onun haberi olmadan müvekkilinin bu anahtarı almasının söz konusu olmadığını, kadının müvekkilinin kasayı açtığında 10 adet bileziği aldığını iddia ettiğini, işbu durumun gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin davalı eşine boşanmayı istediğini söylediği 06/07/2020 tarihinden hemen sonra kadın eşin kasayı kendisinin açtığını, kaldı ki banka kasasını açtığı gün kasanın içerisinde nelerin olduğuna veya neler olmadığına dair herhangi bir tutanak tutulmadan ne var ne yoksa alındığını, bu nedenle müvekkilinin bu altınları aldığına dair iddiaların tamamen asılsız ve gerçeği yansıtmadığını, mehir alacağına ilişkin taleplerin bağışlama vaadi olarak değerlendirildiğini, belli sebeplerin gerçekleşmesi halinde bağışlama sözünün geri alınabileceğini bu kapsamda mehir talebinin reddinin gerektiğini belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat, müvekkilin reddedilen tazminat talepleri ile kabul edilen ziynet ve mehir alacağı davaları yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tanık beyanları ve diğer delillerin değerlendirilmesi halinde müvekkilinin kusursuz olduğu, erkeğin ise tam kusurlu olduğunun sabit olduğunu, müvekkilinin erkeğin abisine hakaret ettiğine dair delil olarak dayanılan mesajın 3 yıl öncesine dayandığını, karşı tarafın bundan dolayı müvekkilini kusurlu göstermesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından müvekkili lehine taktir edilen tazminat miktarının günün ekonomik koşullarına göre cüzi kaldığını, ziynet alacağına ilişkin ıslah dilekçesinde 10 adet 22 ayar 10 gram bileziğin aynen müvekkiline iadesine, mümkün olmadığı taktirde İcra İflas Kanunu 24 üncü maddesi gereği fiili ödeme günündeki rayiç bedelinin tahsilinin talep edildiğini, fiili ödeme tarihi üzerinden rayiç bedelin tahsiline karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple talepleri doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, mehir alacağına ilişkin ıslah dilekçesinde 11 adet cumhuriyet altınının aynen müvekkiline iadesine mümkün olmadığı taktirde İcra İflas Kanunu'nun 24 üncü maddesi gereği fiili ödeme günündeki rayiç bedelin tahsili talep edildiğini, fiili ödeme tarihindeki rayiç bedelin tahsiline karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle talepleri doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesi ile talep edilen bileziklerin 10 gram değil 20 gram olduğunu mahkemece eksik hüküm kurulduğunu belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası, tedbir nafakasına hükmedilmemesi, tazminatların miktarı, mehir ve ziynet alacağı talepleri yönünden fiili ödeme tarihindeki bedele hükmedilmemesi, ziynet alacağı davasında hüküm altına alınan bileziklerin gramajının eksik gösterilmesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat, müvekkilin reddedilen tazminat talepleri ile kabul edilen ziynet ve mehir alacağı davaları yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2. Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, ziynet alacağı davasında hüküm altına alınan bileziklerin gramajının eksik gösterilmesi ile mehir ve ziynet alacağı talepleri yönünden fiili ödeme tarihindeki bedele hükmedilmemesi, ziynet alacağı davasında hüküm altına alınan bileziklerin gramajının eksik gösterilmesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusur belirlemesi, davalı-karşı davacı kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları, davacı karşı davalı erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı-karşı davacı kadının ziynet ve mehir alacağı davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile ziynet ve mehir alacağına ilişkin hangi tarihteki bedelin hükme esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... ve 371 ... maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 ... maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddeleri. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 24 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı -karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı -karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı -karşı davacı kadın, ziynet ve mehir alacağı davasında, 22.02.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava konusu ziynetlerin aynen iadesini, olmadığı taktirde fiili ödeme günündeki bedeline hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ziynet ve mehir alacağı davalarında, dava konusu ziynetlerin aynen iadesine karar verildiğine göre, hüküm altına alınan ziynetlerin aynen iadesinin mümkün olmaması durumunda İcra Memurluğunca 2004 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi gereğince işlem yapılacaktır. Bu nedenle terditli olan ikinci talepte davalı -karşı davacı kadının hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davalı-karşı davacı kadının aynen iade talebi gözetilerek ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken Mahkemece, 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi gözetilmeksizin talebin dışına çıkılarak dava tarihindeki bedele hükmedilmesi ... görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ziynet ve mehir alacağı davaları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının ziynet ve mehir alacağı davaları yönünden davalı-karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,
3.Davacı -karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Fatma'ya geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.