Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10893 E. 2023/1706 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların boşanmalarına, kusur durumlarına ve fer'ilerine ilişkin hükümlerin yerindeliği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların daha önceki boşanma davasının reddinden sonra tekrar bir araya gelmedikleri, ilk boşanma davasına kadar kusurlu davranışlarının bulunmadığı, fiili ayrılık döneminde kadının açtığı tedbir nafakası davasının da reddedildiği ve bu dönemde tarafların başka bir kusurlu davranışının ispatlanamadığı gözetilerek, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/15 E., 2022/16 K.

DAVACI- DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI- DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 09.07.2015- 22.10.2020

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince taraflarca karşılıklı açılan her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların görücü usulü ile 01.09.2009 tarihinde evlendiğini, kadının düğünden sonra altınları alarak gittiğini ve erkeği dolandırıldığını, taraflar arasında daha önce ... 3. Aile Mahkemesinin 2009/1164 Esas, 2010/868 Karar sayılı dosyasında boşanma davası görüldüğünü, davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek onandığını ancak kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmediği belirtilerek dosyanın bozulmasına karar verildiğini, red kararının 14.05.2012 tarihinde kesinleştiğini, tarafların kesinleşme tarihinden beri bir araya gelmediklerini ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, erkek lehine 10.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili bozma sonrasında açtığı birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2009 yılında evlendiklerini, erkeğin kötü davrandığını, cinsel ilişki talebini kabul etmediğinde küfür ve hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, yurt dışına götürme işlemlerini yapmadığını belirterek asıl davanın reddi ile davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve bir kısım ziynet alacağına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli kararı ile taraflar arasında ... 3. Aile Mahkemesinde erkeğin açtığı 2009/1164 Esas sayılı boşanma davasını kanıtlayamaması nedeniyle red kararı verildiğini, karar düzeltme aşamasından sonra red kararına itiraz olmadığını, kararın 14.05.2012 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşmeden itibaren üç yıl geçtikten sonra davanın açıldığını, tarafların bu süre içerisinde bir araya gelemediklerini ve ortak hayatın yeniden kurulamadığını belirterek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına ve davacının maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı-davacı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf talebinde bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda, 02.02.2017 tarihli kararı ile, davalıya usulüne uygun tebliğlerin yapılması ve yargılamanın aşamalarının usulünce tamamlanması gerektiğinden bahisle, kararının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin, birinci fıkrasının (a) bendinin (4) üncü alt bendi uyarınca re'sen kaldırılmasına ve mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 18.04.2018 tarihli kararı ile taraflar arasında ... 1. Aile Mahkemesinde davacının açtığı ve reddedilen dayanak davanın kesinleşmeden itibaren üç yıl geçtiğini, dosya içeriğine ve tanık anlatımlarına göre tarafların bu süre içerisinde davalı kadının önceki evliliğinden olan çocuğu Bülent'in evinde tarafların birlikte kaldıklarının ve aynı yatak odasını paylaştıklarının anlaşılmış olduğu, bu bağlamda davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ve kadın lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakası ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 18.04.2018 tarihli kararına karşı davacı-davalı erkek tarafından hükmün tamamı yönünden, davalı-davacı kadın vekili tedbir nafakasının miktarı yönünden istinaf talebinde bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.04.2019 tarihli kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 25.04.2019 kararına karşı davacı karşı davalı erkek vekili hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz 06.02.2020 tarihli ilamı ile, tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra biraraya geldiklerinin ve ortak yaşamın yeniden kurulduğunun ispat yükünün davalı- karşı davacı kadında olduğunu, kadının, 15.08.2013 tarihinde tedbir nafakası davası açtığını ve davanın ... 4. Aile Mahkemesinin 2013/698 Esas ve 2014/453 Karar sayılı kararı ile reddedildiğini, kadının, ayrı yaşamakta haklı olduğundan bahisle, kararı 05.08.2014 tarihinde temyiz ettiğini ve kararın onanarak 21.11.2015 tarihinde kesinleştiğini ayrıca erkek tanıklarının tarafların ilk boşanma davasından sonra biraraya gelmediklerini anlattığını, kadın tanıklarından Bülent'in ise tedbir nafakası davasındaki 14.02.2014 tarihli anlatımında tarafların bir araya gelmediğini belirttiğini, kadının da tedbir nafakası davasındaki ilk derece mahkemesi kararını 05.08.2014 tarihli dilekçeyle temyiz ederek, fiilen ayrı yaşadıklarını ve ayrı yaşamakta haklı olduğunu ileri sürdüğünü dolayısıyla ortak yaşamın yeniden kurulduğunun ispatlanamadığını belirterek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin evlendikten sonra karısı ile ilgilenmediği, yurt dışına giderek karısını yanında götürmediği ve evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediği, kadının ise, nikahtan hemen sonra tartışarak arkadaşı ile birlikte ...'ya geldiği, her iki tarafında evlilik birliğini kurmak için çaba göstermedikleri, eşinin dön çağrılarına da cevap vermediği belirtilerek tarafların evlilik birliğini sona erdiren sebeplerde eşit kusurlu olduklarından bahisle davacı-davalı erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince ve davalı-davacı kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine ve kadının ziynet alacağı talebinin tefrikine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili katılma yolu ile kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının davasının kabulü ve kusur belirlemesi ile tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakaların miktarı ve ziynetler yönünden verilen tefrik kararı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin ortak hayatın kurulamaması nedeniyle açtığı boşanma davası ile kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenli davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesi, taraflara tazminat ödenmesini gerektirir şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın lehine hükmedilen nafakaların şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı ile kadının ziynet alacağı talebinin tefriki kararı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci; 6100 sayılı Kanun'un 167 nci maddesi, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile özellikle, bozma ilamımızda belirtildiği üzere, tarafların reddedilen boşanma davasından sonra tekrar biraraya gelmedikleri, tarafların reddedilen boşanma davası tarihine kadar kusurlu davranışlarının bulunmadığı hususunun taraflar açısından kesinleştiği, fiili ayrılık döneminde davalı- davacı kadın tarafından açılan 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddesi kapsamındaki davanın kadının fiili ayrılığa sebebiyet verdiği gerekçesiyle reddedildiği, bunun dışında fiili ayrılık döneminde tarafların ispatlanan başkaca kusurlu davranışının bulunmadığı bu durumda reddedilen dayanak davayı açarak fiili ayrılığa sebebiyet veren erkek ile bağımsız tedbir nafakası davasında da kendisine fiili ayrılığı sürdürdüğü kusuru yüklenen kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasından müşterek olarak sorumlu oldukları, neticeten; birliğin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.