Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11265 E. 2023/2358 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, yerel mahkemenin boşanma, velayet, nafaka ve tazminata ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1013 E., 2022/1339 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yenide esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/10 E., 2021/194 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı davası ile kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı davaların kabulüne ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile karar tarihinden sonra ek karar adı altında yeniden karar verilmesinin hatalı olduğu, denetime elverişli bir karar olmadığı gerekçesi ile hükmün kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, kadının davasını reddine karar verilmiştir.

Kararın kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle hükmün kaldırılmasına erkeğin açtığı asıl ve birleşen davanın asli talebi ile kadının karşı davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı kadın vekil tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı erkek vekili 11.08.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; kadının yükümlülükleri yerine getirmediğini, annesinin evliliğine müdahalesinin olduğunu, kendisine ve çocuklarına ağza alınmayacak hakaret ve küfür ettiğini, sürekli yalan söylediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velayetin babaya verilmesine, erkek yararına 15.000 TL maddi, 45.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı-davalı erkek vekili 03.04.2017 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; Haziran 2016 tarihinde müşterek çocukları bırakıp kendi annesinin evinde kalmaya başladığını, daha sonra kısa bir süreliğine eve döndüğünü, müşterek evde 10 gün kadar kaldıktan sonra müşterek evi terk ederek kendisine ayrı bir ev açtığını, bu evde başka bir erkekle ilişki yaşadığını, birlikte yaşadığı erkek tarafından kızının cinsel istimara uğradığını, ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 161 ... olmadığı takdirde 163 üncü maddesi, olmadığı takdirde 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velayetin babaya verilmesine, erkek yararına 15.000 TL maddi ve 45.000 TL manevi tazminata, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı-davacı kadın vekilinin 21.10.2016 cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkek ve ailesinin sürekli aşağıladıklarını, erkeğin 8 adet bileziği elinden alarak sattığını parayı ne için harcadığını dahi anlatmadığını, saldırdığını, boğazına bıçak dayayarak öldürmeye çalıştığını, sen orospusun seni öldüreceğim dediğini, sana gezmek dışarıya çıkmak yasak diyerek evden dahi çıkarmadığını, hakaret ve tehdit ettiğini, şiddet uyguladığını ileri sürerek davanın reddine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-davacı kadın vekilinin 14.06.2017 tarihli birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, birleşen dava ile iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağının delinmek istenildiğini, dava tarihinden sonraki olayların iftira niteliğinde olduğunu, terditli olarak birden fazla hukuksal sebebe dayanılamayacağını, işyerine gelerek çalışma özgürlüğüne müdahale ettiğini, delil olarak dayanıldığı iddia edilen kayıtların özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğüne aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddine, kendi davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2019 tarih ve 2016/1148 Esas, 2019/860 Karar sayılı kararı ile erkeğin kadına şiddet uyguladığı, tehdit ettiği, kadının da sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu; kadının Y.G ile olan evlilik dışı ilişkisinin kanıtlandığı gerekçesi ile erkeğin 4721 sayılı Kanun’un 161 ... ve 166 ncı, kadının ise 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davalarının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velayetin babaya verilmesine, iştirak ve tedbir nafaka talebinden vazgeçildiğinden reddine, eşit kusur nedeniyle tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tazminat taleplerinin reddine ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesi yönünde, davalı-davacı kadın vekili davalarının kabulünün hatalı olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı olarak belirlendiğini, zinaya dayalı boşanma davasının iş bu dosya ile birleştirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, nafakalar ve tazminat taleplerinin reddi yönünde istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 04.03.2021 tarih ve 2020/232 Esas, 2021/302 Karar sayılı kararı ile UYAP ortamında gerekçeli karar başlığı altında 20.11.2019 tarihinde e-imza ile imzalanmış, karar bulunduğu, yine UYAP ortamında bu sefer “ek karar” başlığı altında 06.12.2019 tarihinde e-imza ile imzalanmış başka bir karar bulunduğu, dosya arasında bulunan hâkim tarafından ıslak imzalı olan kararın ise UYAP'ta ek karar evrakı başlığı altında yer alan karar olduğu, her iki kararın birbirinden farklı olduğu, bu halde dosya ve UYAP sisteminde farklı şekillerde gerekçeli kararlar oluşturulduğu, yargılama sonucunda 14.11.2019 tarihinde nihai karar verilip 20.11.2019 tarihinde ilk gerekçeli karar yazılmakla re'sen ya da tarafların talebi ile dosyanın tekrar ele alınması ve yeniden bir hüküm kurulması ya da karara gerekçe oluşturulması mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesince gerekçeli karar yazıldıktan ve oluşturulduktan sonra, 06.12.2019 tarihinde UYAP'ta ek karar başlığı altında yeni bir gerekçeli karar oluşturulması usul ve yasaya aykırı olduğu, istinaf incelemesi yapılabilecek usulüne uygun bir karar bulunmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli karar ve ek kararının tamamının kaldırılmasına ve davanın esasına ilişkin tüm yönlerden usule uygun bir hüküm tesisi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan dava yönünden, kadının erkeğe hakaret ettiği, çocuklara bakmadığı, eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediği sorumlulukları yerine getirmediği bu nedenle tam ve ağır kusurlu olduğu; zina hukuksal sebebine dayalı açılan boşanma davası yönünden, zina olgusu ispatlanmış olduğu, zina eylemini işlediği ispat olunmakla kadının tam ve ağır kusurlu olduğu; haysiyetsiz hayat sürme hukuksal sebebiyle açılan dava yönünden, kadının başka erkeklerle sosyal medya aracılığıyla mesajlaştığı, uygunsuz fotograflar gönderdiği, dava dışı Y.G.'nin müşterek çocuk Semanur'a taciz olayına göz yumduğu bu nedenle tam ve ağır kusurlu olduğu; kadının açtığı dava yönünden, kadın tanıklarının bir kısmının beyanları evliliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, erkeğin kusurunun ispat edilemediği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 161 ..., 163 üncü ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince erkeğin davalarının kabulüne, kadının davasının reddine, velayetin babaya verilmesine, çocuk Semanur'un ... olduğu anlaşıldığından velayet hususunda karar tesisine yer olmadığına, erkeğin müşterek çocuklar yönünden tedbir ve iştirak nafakası taleplerinden vazgeçtiğinden vazgeçme sebebiyle bu konudaki talebin reddine, kadın yararına dava tarihi olan 10.08.2016 tarihinden, 14.11.2019 karar tarihine kadar tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, erkek yararına 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1. Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleştirme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleşen davanın açılması, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırı olduğunu, zina sebebine dayalı olarak açılan davanın kanıtlanamadığını, terditli olarak açılmış olan boşanma sebeplerinden hangisinin kabul edildiğine dair yeterli ve geçerli herhangi bir açıklama bulunmadığını, birleşen davanın reddi gerektiğini, terditli olarak ileri sürülen taleplerden yalnız biri hakkında tek bir hüküm vermesi gerekirken her bir sebep için ayrı ayrı hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, çocukların beyanlarının esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, erkeğin manevi ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin ve tazminat taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, delillerini zamanında ibraz edilmediğini bu nedenle itibar edilmesinin hatalı olduğunu, hukuka aykırı delillerin hükme esas alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek birleştirme kararı verilmesi, kabul edilen asıl ve birleşen dava ve fer'îleri ile karşı davanın reddi yönünden kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6100 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davalar arasında bağlantı bulunması durumunda, davaların birleştirilmesine karar verileceği, dördüncü fıkrası gereğince davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantının var sayılacağı, boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan ve 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen maddi ve manevi tazminat ile 175 ... maddesinde belirtilen yoksulluk nafakası gibi taleplerin isabetli değerlendirilerek ... karar verilebilmesi, bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikle değerlendirilmesiyle mümkün olacağından İlk Derece Mahkemesince verilen birleştirme kararının isabetli olduğu; erkeğin asıl davasında 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkra koşulları gerçekleştiğinden asıl davanın 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulünün isabetli olduğu; asıl olanın tanıkların doğruyu söylediğinin kabulü olduğu, tanıkların akrabalık ilişkisinin onların beyanlarını değerden düşürmeyeceği; ortak çocuk Semaur'un yargılama sırasında ergin olduğu, bu çocuk yönünden velayet talebinin konusunun kalmadığı, İlk Derece Mahkemesince Semanur'a yönelik velayet düzenlemesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin isabetli olduğu; İlk Derece Mahkemesince alınan sosyal inceleme raporundan, müşterek çocuklar Salih ... ve Samet ...'ın velayetlerinin babaya verilmesini istedikleri, raporda da velayetin babaya verilmesinin çocukların yararına uygun olacağının belirtildiği, çocukların baba yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimlerine engel olacağı yönünde bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla, müşterek çocuklar Salih ... ve Samet ...'ın ... yararı da gözetilerek velayetlerinin babaya verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu hususta verilen karar ve velayeti kendisine verilmeyen çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki tesisi isabetli ise de müşterek çocuk Salih ... istinaf incelemesi sırasında ergin olduğundan, bu müşterek çocuk yönünden velayet ve kişisel ilişki taleplerinin konusuz kaldığı; kusur durumu dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu yine, kusur durumu dikkate alınarak kadının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu; toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen davacı- davalı erkeğin az kusurlu olduğu, boşanma sonucu bu eşin en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği bu olayların erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, davalı erkek yararına manevi ve maddi tazminata hükmedilmesinin ... , tazminat miktarının isabetli olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin 353 üncü maddesinin (1) ... fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince kadın vekilinin istinaf başvurusunun erkeğin asıl ve birleşen davanın kabulü, yoksulluk nafakası, tazminat talepleri, velâyet, erkek yararına hükmedilen tazminatlar ve miktarları esastan reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı erkeğin birleşen davasının terditli dava olup, öncelikle zina hukuki sebebi ile boşanma talep edildiği, kadının zina olgusu gerçekleştiği, birleşen davada zina hukuki sebebi ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinin isabetli olduğu; terditli davalarda asli talep kabul edilmediği taktirde fer'î talep incelenebileceği, birleşen davada asli talep olan zina hukuksal sebebine dayalı boşanma talebinin kabul edildiği bu nedenle fer'î talebininin incelenmesinin mümkün olmadığı, fer'î talep olan haysiyetsiz hayat sürme ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebeplerinde de boşanmaya karar verilmesinin ... olmadığı; İlk Derece Mahkemesince kadının kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına karşılık erkeğin de eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin az, kadının ise ağır kusurlu olduğu, erkek de kusurlu olup, kendisi de boşanma davası açtığına göre, erkeğin, kadının boşanma davasına itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan şartların kadının davası yönünden gerçekleştiği; 4721 sayılı Kanun’un 185 ... maddesinin üçüncü fıkrası ve 186 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek asıl dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, boşanma ve ayrılık davalarında geçici tedbir nafakası değerlendirilirken kural olarak kusur durumu ölçü olarak değerlendirilemeyeceği ve kural olarak tedbir nafakası boşanma hükmünün kesinleştiği tarihine kadar devam edeceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesince kadın yararına asıl dava tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken 14.11.2019 tarihine kadar tedbir nafakasına hükmedilmesi, yine tedbir nafakası yönünden hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılması ... olmadığı gerekçesi ile kadın vekilinin kadının davasının reddi, kusur belirlemesi, erkeğin birleşen davanın terditli olarak açılmasına rağmen fer'î niteliğinde talep edilen haysiyetsiz hayat sürme hukuksal sebebi ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebi ile tedbir nafakasının süresi ve müşterek çocuk Salih ...'ın velayeti ve kişisel ilişkisine yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) birinci fıkrasının (b) bendinin (2) ... alt bendi gereğince kadının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle hükmün tamamının kaldırılarak yerine erkeğin asıl davasının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, birleşen davasının 4721 sayılı Kanun’un 161 ... maddesi gereğince, kadının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince kabulüne tarafların boşanmalarına, velayetin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, erkek yararına 5.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine ,ortak çocuk Salih ...’ın inceleme tarihi itibariyle ergin olduğu anlaşıldığından velayeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; birleştirme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, birleşen davanın açılması, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırı olduğunu, zina sebebine dayalı olarak açılan davanın kanıtlanamadığını, çocukların beyanlarının esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, erkeğin manevi ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin ve tazminat taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, delillerini zamanında ibraz edilmediğini bu nedenle itibar edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek birleştirme kararı verilmesi, kabul edilen asıl ve birleşen dava ve fer'îleri ile reddedilen kendi taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, hukuka aykırı delillerin hükme esas alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl ve birleşen davanın kabulünün hatalı olup olmadığı, delillerin hukuka aykırı olup olmadığı ile kadının taleplerinin reddinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi,161 ... maddesi, 166 ncı maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... maddesi ile 371 ... maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Gülbeyaz'a yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.