Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11340 E. 2023/2740 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, ortak çocuğun velayetinin kime verileceği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İdrak çağında olan çocuğun görüşünün alınmaması ve sosyal inceleme raporu düzenlenmemesi, çocuğun menfaatinin gözetilmesi ilkesine aykırı olduğundan, velayet düzenlemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2384 E., 2022/2010 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Beyşehir 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/552 E., 2021/409 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin bağımsız konut temin etmediğini, erkeğin ailesinin kötü muamelesine sessiz kaldığını, kendisine hakaret ettiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, düzenli çalışmadığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, evin geçimini sağlamadığını, tarlada çalıştırıldığını, kayınpederinin kendisine hakaret ve küfür ettiğini, tehdit ettiğini, eşinin kendisini istemediğini beyan ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile kendisi için aylık 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, tarafların son 6 ... oturdukları yer itibari ile Samsun Terme mahkemelerinin yetkili olduğunu, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, uyum sorunu olduğunu, müvekkilinin kusurunun olmadığını, kadının evine ve çocuğuna bakmadığını, çocuğa şiddet uyguladığını, yanlış ilaç verdiğini, çocuğa bakmak istemediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İlk Derece mahkemesi KARARI

İlk Derece mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evin iaşesini sağlamadığı, kadının kayınpederinden harçlık istemek zorunda kaldığı, ayrı ev açmadığı, tarafların erkeğin ailesi ile birlikte yaşadıkları, erkeğin babasının kadına küfrettiği, erkeğin babasının kadına yaptığı küfürleri engelleyemediği, bu kapsamda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu, ortak çocuğun 2015 doğumlu olduğu, çocuğun yaşı, annenin çalışmıyor olması hususları değerlendirildiğinde erkeğin 25.05.2021 tarihli celsede çocuğun İstanbul'da kendisi ile kaldığını, kendi yanında okula başlayacağını beyan etmesine karşın erkek tanıklarının ortak çocuğa erkeğin ailesinin baktığını beyan etmeleri hususları değerlendirildiğinde, erkeğin İstanbul gibi bir şehirde hem çalışıp hem de ortak çocuğuna bakmasının zorluğu nazara alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun ... yararına olduğu, kadının boşanma ile evlilikten beklenen menfaati zedelendiğinden ve kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusuru bulunmadığından, tarafların sosyal ekonomik durumları gözetilerek kadın lehine 14.000,00 TL maddî tazminata hükmedildiği, erkeğe yüklenen kusurların, kadının kişilik hakkına saldırı teşkil etmediği, bu nedenle kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği, kadın lehine ara karar ile hükmedilen 350,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 100,00 TL artırılarak 450,00 TL'ye yükseltildiği ve kadının boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesi ile yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği, ortak çocuğun velâyeti anneye verilmekle ortak çocuğun davacıya tesliminden itibaren aylık 150,00 TL olan tedbir nafakasının 25.05.2021 tarihi itibariyle 100,00 TL artırılarak aylık 250,00 TL tedbir nafakasına ve kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği gerekçesi ile davalı karşı davacı erkeğin davasının ve fer'î taleplerinin reddine, davacı karşı davalı kadının davasının kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuğun anneye tesliminden itibaren geçerli olmak üzere aylık 150,00 TL tedbir nafakasının 25.05.2021 tarihi itibariyle 100,00 TL arttırılarak aylık 250,00 TL'ye yükseltilmesine, tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, davacı-karşı davalı kadın yararına hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının 25.05.2021 tarihi itibariyle aylık 100,00 TL arttırılarak karar kesinleşinceye kadar aylık 450,00 TL olarak devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı-karşı davalı kadın yararına 14.000,00 TL maddî tazminata, davacı-karşı davalı kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, asıl kusurun davacı karşı davalı kadında olduğunu, evlilikte asıl mağdur olanın müvekkili olduğunu, kadının iddialarının asılsız isnatlardan ibaret olduğunu, kadının çocuğa bakabilecek durumda olmadığını, bu durumun tanık beyanları ile sabit olduğunu, kadının taleplerinin reddi gerektiğini belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı ve özellikle tarafların toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirildiğinde; erkeğin İlk Derece mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evlilik süresi, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece mahkemesince takdir edilen maddî tazminat miktarı ile tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarlarının makul olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerin yanında, davacı-karşı davalı kadının başka bir erkek ile imam nikahlı olarak yaşadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, davacı-karşı davalı kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat, tedbir nafakaları, iştirak ve yoksulluk nafakalarının koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları, davalı-karşı davacı erkek yararına manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... ve 371 ... maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 ... maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 169 uncu maddesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 182 ... maddesi, 330 uncu maddesi, 323 üncü maddesi, 324 üncü maddesi 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12 nci maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Velâyet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en ... şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki ... yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velâyet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 nci maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların ... yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velâyet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.

3.Somut olayda; Tarafların ortak çocuğu Metehan 2015 doğumlu olup, idrak çağında olmasına rağmen, görüşüne başvurulmadığı gibi, sosyal inceleme raporu alınmadan velâyeti anneye verilmiştir. Yaşı itibarıyla idrak çağında bulunan ortak çocuk hakkında anne ve babanın barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınıp, beyanı da tespit edildikten sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, velâyeti hususunda bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocuğun velâyet düzenlemesi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece mahkemesi kararının ortak çocuğun velâyet düzenlemesi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

3. Davalı-karşı davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece mahkemesine karardan bir suretinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.