"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1455 E., 2022/1551 K.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/6 E., 2022/44 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.12.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalı ... ve vekili Av. ... ile karşı taraf temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki Ankara 4. Aile Mahkemesinin 2012/757 Esas sayılı dosyası üzerinden görülen boşanma davasının reddedildiğini, tarafların ayrı yaşamaya başladıklarını ve hiçbir şekilde bir araya gelmediklerini, üç yılı ... süredir ayrı olarak çeşitli adreslerde ikamet ettiklerini, tarafların bir araya gelme olanaklarının da bulunmadığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 12.06.2012 tarihinde, Ankara 4. Aile Mahkemesinin 2012/757 Esas sayılı dosyasında şiddetli geçimsizlik ve evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebine dayanarak boşanma davacı açtığını ancak davacının iddiasını ispatlayamaması, müvekkile isnat edilecek bir kusur bulunmaması ve müvekkilin evlilik birliğini devam ettirmek istemesi nedeni ile davanın reddedildiğini, davacının 30.05.2016 tarihinde Ankara 7. Aile mahkemesinin 2016/201 Esas sayılı dosyası ile aynı nedenlere dayanarak boşanma davacı açtığını, o davanın da reddedildiğini, müvekkili ile davacı arasında 3 yıl kesintisiz fiili ayrılık yaşanmadığını, boşanmada müvekkilinin kusuru bulunmadığını savunarak davanın reddine, aksi halde lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00'er TL maddî ve manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 16.10.2018 tarihli ve 2016/1778 Esas, 2018/1507 Karar sayılı ilamı ile; erkek tarafından 30.05.2016 tarihinde Ankara 7. Aile Mahkemesinde kadın aleyhinde boşanma davası açıldığı, davanın feragat nedeniyle reddedildiği, ayrıca Ankara 4.Aile Mahkemesinin 2012/757 Esas sayılı dosyası ile davalı kadın aleyhine açılan davanın da 28.05.2013 tarihinde, evlilik birliğinin temelden sarsıldığının ve davalının kusurlu olduğununun görgüye dayalı tanık beyanları ile ispat edilemediğinden bahisle reddedildiği, ret kararının kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıldan fazla süre geçtiği halde tarafların bir araya gelmedikleri gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 19.02.2021 tarih ve 2019/1616 Esas, 2021/182 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece dilekçeler aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşmasına geçildiği, ön inceleme duruşmasında davalı vekiline cevaba cevap dilekçesinin elden tebliğ edildiği, ikinci cevap dilekçesini sunmak üzere süre verildiği ve aynı celse ön inceleme duruşması tamamlanarak tahkikat için duruşma gün ve saati belirlendiği, bu hususun savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatası olduğu belirtilerek davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ön inceleme duruşmasına taraflar usulüne uygun davet edilerek Yasanın öngördüğü şekilde ön inceleme duruşmasının tamamlanarak, tarafların gösterdikleri delillerin toplanılması ve sonucu uyarınca yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, davalı kadının sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 4. Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasında, ret kararının kesinleşmesinin üzerinden üç yıldan uzun bir süre geçtiği, boşanma davası açıldıktan sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirmek maksadıyla hiç bir araya gelmedikleri, evliliklerinin devam etmediği, davanın kabulü şartlarının gerçekleştiği, taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulamaması ve eylemli ayrılık sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verildiği, davalı kadının gelirinin olmadığı anlaşıldığından paranın alım gücü gözetilerek davalı yönünden karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakasına hükmedildiği, davalının herhangi bir işte çalışmaması ve kendisini geçindirebilecek sürekli bir gelirinin olmaması ve tarafların sosyal ekonomik durumları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, davacı tarafın, tarafların evlilik birliğinin tekrar kurulamamasında bir kusurunun olduğu ispat edilemediğinden davalı tarafın maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı erkek tarafından 12.06.2012 tarihinde açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının ispatlanamadığından reddine karar verildiği, ret kararının 19.09.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın yasada öngörülen üç yıllık süreden sonra açıldığı, ret kararından sonra tarafların bir araya gelmedikleri, yargılamada, davalı kadının, tarafların bir araya gelme vakıasına ilişkin yapmış olduğu açıklamalarının birbirinden farklı olduğu, yine bu vakıaya ilişkin davalının tanık beyanlarının da kendi içinde çelişkili olduğu, İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere kadının tanık beyanlarının dosyada mevcut diğer delillerle örtüşmediği, reddedilen dava dosyasında davacı erkeğin o dönemde aynı evde yaşamalarının maddî nedenlerden kaynaklandığını ifade ettiği, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği sabit olmakla birlikte reddedilen davayı açan davacı erkek fiili ayrılığa sebep olduğundan davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, davalının tanık beyanlarında yer alan sair ifadeler soyut olduğu gibi ifadelerde net bir tarihin de bulunmadığı, ayrıca bazı vakıalardan sonra evlilik birliği devam ettiğinden tarafların bu vakıalar yönünden birbirlerini affettikleri, en azından yaşanılanları hoşgörü ile karşıladıkları, buna göre İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararı isabetli olmakla birlikte hatalı kusur belirlemesinin düzeltilmesi gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetildiğinde kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğu, davalı kadının ev hanımı oluşu, davalı kadın adına kayıtlı taşınmazlar hisseli olup davalı kadının bu taşınmazlardan gelir elde ettiğine dair bir bilginin dosyada mevcut olmadığı, bu yönde davacı tarafından yapılan bir istinaf itirazının da bulunmadığı, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları da dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının miktarının da az olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen kadının kusurunun bulunmadığı, davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davalı kadının boşanma sonucu eşinin en azından maddî desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddî tazminat takdir edildiği, toplanan delillerden, davacı erkekten kaynaklı boşanmaya sebebiyet veren olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği, davalının manevî tazminat talebinin reddi gerektiği, Mahkemece de davalının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu, gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına, davalı kadın vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, boşanmaya yol açan olaylarda gerekçede açıklandığı şekilde davacı erkeğin tam kusurlu, davalı kadının kusursuz olduğunun tespitine, davalı kadın yararına dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının Bölge Adliye Mahkemesi'nin karar tarihinden itibaren aylık 750,00 TL'ye çıkartılmasına, nafakanın boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine, davalı kadın vekilinin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükmün tamamı yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanma hükmünün kesinleşip kesinleşmediği, birleştirme talebinin değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası, maddî tazminat, manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarı, noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 166 ncı, 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin son fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci maddesi, 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Taraflar arasında görülen boşanma davasında verilen boşanma hükmü henüz kesinleşmemiş olup davalı kadın vekili temyiz aşamasında sunmuş olduğu dilekçe ile, davacı erkek aleyhine Ankara 25. Aile Mahkemesinin 2023/904 Esas sayılı dosyasında zinaya dayalı boşanma davası açmış olduğunu belirtmiş ve davaların birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.6100 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince, davalar arasında bağlantı bulunması durumunda, davaların birleştirilmesine karar verilebilir. Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması, ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılır. Boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddî-manevî tazminat, yoksulluk nafakası gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi, bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu nedenle, davalar arasında bağlantı bulunduğuna göre, eldeki boşanma davası ile açılmış olan diğer boşanma davasının birleştirilerek görülmek suretiyle davaların esası hakkında hüküm kurulması için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya, 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...