Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7386 E. 2023/4038 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların boşanmasına, kusur durumuna, tedbir nafakasına, yoksulluk nafakasına ve maddi manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizen incilenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur dereceleri, tarafların mali durumları ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesince kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının fazla olduğu gerekçesiyle karar, tazminat miktarı yönünden bozulmuş, diğer yönlerden onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/546 E., 2022/689 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/1122 E., 2020/108 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı-davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması ... erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.09.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden ... ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf katılma yolu ile temyiz eden davalı-davacı ... Baltacıoğlu ile vekili Av.... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- davalı erkek vekili asıl dava dilekçesinde özetle; tarafların 1979 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkek tarafından kadın aleyhine 1981, 1985, 1995 yıllarından boşanma davası açıldığını, ancak davaların reddedildiğini, tarafların bir arada olmadığını, kadının İstanbul İlinde ikamet ettiğini ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, hakaret ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadın tarafından asıl davaya süresinde cevap verilmediğinden birleşen davanın açıldığını ve derdestlik sebebiyle reddi gerektiğini, kadının kötü niyetli olduğunu ve süresinde delile dayanılmadığını iddia ederek birleşen davanın reddini, asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadına asıl dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı-davacı kadın tarafından asıl davada cevap dilekçesi sunulmamıştır.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, birlik görevini ihmal ettiğini, birden fazla kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ailesi ile görüşmesine engel olduğunu, fiziksel, ekonomik, duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların zina ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, kadın yararına aylık 25.000,00 TL tedbir nafakası, 25.000,00 TL yoksulluk nafakası, nafakaların her yıl TEFE-TÜFE ortalama endeksi üzerinden arttırılmasına, 5.000.000,00 TL maddî tazminat ve 5.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek tarafından eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı açılan asıl dava yönünden yapılan incelemede; erkek tarafından 1995 yılında kadın aleyhine boşanma davası açıldığı, davanın reddedildiği ve 12.09.1996 tarihinde kesinleştiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca ret kararından sonra ortak hayatın tekrardan tesis edilemediğini ispat yükünün erkekte olduğu, dinlenen erkek tanıklarının bir kısmının beyanının duyuma dayalı olduğu, bir kısmının ise olaya dair bilgisinin bulunmadığı, asıl dava dilekçesinde, tarafların 7 yıldır ayrı yaşadıklarının belirtildiği gibi dayanak teşkil eden dava dosyasının 12.09.1996 tarihinde kesinleştiği ve asıl davanın 28.11.2018 tarihinde açıldığı, bu durumun olağan görülmediği belirtilerek; ispatlanamayan asıl davanın reddine, kadın tarafından zina ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise tarafların evlilik birliğinin 2012 yılına kadar devam ettiği, kadının tanıklarının beyanlarında geçen olayların önceye dayalı olduğu ve evlilik birliğinin devam ettiği, yine erkeğin, Macide isimli bir kadınla olan ilişkisi yönünden ilgili vakıaya kadın tarafından süresinde dayanılmadığı ve hükme esas alınamayacağı birleşen davada evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi yönünden istemin ispatlanamadığı ve bu nedenle reddi gerektiği, birleşen davada zina hukuki sebebine dayalı istem yönünden yapılan incelemede ise birleşen dava dilekçesinde zina yönünden dayanılan vakıaların incelenmesinde ilgili davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı ve yine Macide isimli kadınla erkeğin ilişkisi yönünden olan vakıaya kadın tarafından süresinde dayanılmadığından hükme esas alınamayacağı ve zina olgusunun da ispatlanamadığı belirtilerek; birleşen davanın da reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından birleşen davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, birleşen dava dilekçesinde erkeğin zina eyleminde bulunduğunun iddia edildiği sadece zina eyleminde bulunduğu kadının adının belirtilmediği, yine otel kayıtlarına da delil olarak dayanıldığı, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında da iddiaların ispatlandığı birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; birleşen dava ve fer'îleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere zina hukuki sebebine dayalı açılan birleşen boşanma davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, açıklanan nedenle kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince zina hukuki sebebine dayalı birleşen boşanma davasının reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı birleşen davanın reddine karar verilmişse de birleşen dava dilekçesinde, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği vakıasına ve bu vakıayı ispat amacıyla otel kayıtlarına delil olarak dayanıldığı, tarafların 2014 yılından bu yana ayrı yaşadığı, tüm dosya kapsamından erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin ispatlandığı, ancak birleşen dava dilekçesinde dayanılan diğer vakıaların ispatlanamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; davalı-davacı kadın vekilinin birleşen davada evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar ve tedbir nafakası yönünden istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen yönlerden kaldırılmasına, birleşen davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, tedbir nafakasının amacı da gözetilerek kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakası, kadının emekli olduğu, düzenli ve yeterli gelirinin olduğu, üzerine kayıtlı taşınmazlarının da olduğu, boşanma yüzünden yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri, evlilik süresi ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına 3.000.000,00 TL maddî tazminat, 2.000.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacı kadın vekilinin diğer yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin herhangi bir kusurlu davranışının olmadığı, birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, birleşen dava dilekçesinde erkeğe kusur olarak yüklenen vakıaya dayanılmadığı ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, kadının tedbir nafakası ve tazminat taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından erkeğe yüklenen kusurlu davranışın gerçekleşmiş olduğu kabul edilse dahi bu kusurlu davranıştan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, kadının erkeğin bu davranışını affettiğinin kabulü gerektiği belirtilerek; birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, tedbir nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından tarafların boşanmalarına ve kusur belirlemesine ilişkin verilen karara karşı herhangi bir itirazları olmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, evlilik süresi dikkate alındığında tazminatların ve tedbir nafakası miktarlarının çok az olduğu, erkeğin geliri yüksek olan bir iş insanı olduğu, kadının ise çalışmadığı, tek gelir kaynağının emekli maaşı olduğu ve kızı ile yaşadığı, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı birleşen davasının kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat ve tedbir nafakası miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, af olgusunun ispatlanıp ispatlanmadığı ve kadın tarafından usulünce vakıa ve delille dayanılıp dayanılmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 119 uncu maddesi, 141 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesi, 51 inci maddesi

3.Değerlendirme

1.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre davalı-davacı kadın vekilinin tüm, ... erkek vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat çoktur. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere ... kadın vekilinin tüm, davacı- davalı erkek vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL. vekâlet ücretinin...dan alınıp ...a verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...a yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran ...a iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2023 tarihinde (1) nolu bent yönünden oy birliğiyle, (2) nolu bent yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif) (Muhalif)

KARŞI OY YAZISI

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görünmemesine göre usul ve yasaya uygun olan hükmün tümüyle onanmasına karar verilmesi gerekirken, değerli çoğunluğun maddî ve manevî tazminat ile ilgili bozma görüşüne katılmıyoruz.

(Karşı Oy) (Karşı Oy)