"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/3 E., 2022/340 K.
DAVA TARİHİ : 09.01.2008- 05.12.2008
KARAR : Kısmen kabul kısmen ret/ Karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,13.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde temyiz eden davalı-davacı ... vekili Av. ...geldi. Karşı taraf davacı- davalı ... vekili Avukat ...'nun mazeret dilekçesi verdiği görüldü. Açık duruşmaya başlandı. Belgelendirilmeyen usul ve yasaya uygun bulunmayan mazeretin reddine karar verildi. Açık yargılamaya devam olundu. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen gününden Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; ortak çocuğun doğumu üzerine kayınpederinin hediye ettiği araba ve takriben 30.000,00 TL bedelli takıların ekonomik kriz nedeniyle alınarak iade edilmediğini, davalı-davacının 2002 sonrası edindiği üç adet daire, araç ve şirket olduğunu belirterek; mal rejiminin tasfiyesi ile şimdilik 10.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı kadın vekili 05.11.2019 tarihli ıslah dilekçesinde; alınan bilirkişi raporlarında müvekkilinin 97.214,28 TL alacağı olduğunun hesaplandığını belirterek alacak miktarını artırarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 97.214,28TL’nin işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
3. Davacı-davalı kadın vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; karşı davanın reddini savunmuştur.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde; altınların rızaen alındığını, peyderpey verildiğini belirterek davanın reddini savumuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili karşı dava dilekçesinde; dava dilekçesinde cins ve miktarı yazılı ev eşyalarının tasfiyesini talep ve dava etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 01.10.2013 tarih ve 2009/587 Esas, 2013/645 Karar sayılı kararı ile, asıl dava yönünden, katkı payı ve katılma alacağı davasının reddine, usulüne uygun harcı yatırılarak açılan ziynet eşyası iadesi davası bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına; karşı dava yönünden de, davanın kısmen kabulü ile, adet, cins ve değeri kararda belirtilen eşyaların mevcutsa aynen iadesine, mevcut olmadığı takdirde bedellerinin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, 09.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen adet ve cinsi kararda belirtilen eşyaların da tarafların paylı mülkiyetinde olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.01.2015 tarih ve 2013/23659 Esas, 2015/587 Karar sayılı kararı ile, davacı-davalı kadın vekilinin ziynet eşyaları ve şirket gelirlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelemesinde; uyuşmazlığın ziynet eşyaları ile şirket sermayesine yapılan katkıdan kaynaklanan katkı payı alacağı ve şirket gelirleri yönünden de katılma alacağı istemine ilişkin olduğu, davacının şirketin malvarlığına en az 3.000,00 TL katkıda bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği; ayrıca şirketin 01.01.2002 tarihinden sonraki döneme ilişkin şirketin her yıla ait bilançolar getirtilerek şirketin aktif mal varlığı olup olmadığı, 2002 yılından sonra şirket sermayesinde ve aktifinde artma, kârların sermayeye ilavesi, kâr dağıtımı yapılıp yapılmadığı, şirketin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dönemdeki borçları olup olmadığı araştırılarak şirketin aktif mal varlığının belirlenmesi, bilançodan hangi ortağa ait olduğu belirlemeyen 212.180,00 TL'nin kaynağı ve nereye gittiği üzerinde önemle durulması, ziynet eşyaları bakımından davacının katkı payı alacağı, 2002 yılından sonraki şirket geliri üzerinden de katılma alacağının tespit edilmeye çalışılması, gerektiği takdirde konusunda uzman bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınması, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve inceleme sonunda karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına; dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, Mahkemece deliller takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, tasfiyeye konu taşınmazların davalı-davacıya miras yoluyla intikal eden kişisel mal niteliğinde olduğu belirlendiğine, davacı-davalının bu taşınmazlara katkıda bulunduğu kanıtlanamadığına, karşı davaya konu ev eşyalarının davalı-davacıya ait olanların tespit edildiğine, diğer eşyaların taraflar arasında paylı mülkiyet şeklinde olduğu anlaşıldığına göre, davacı-davalı kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının yerinde görülmediğine karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemenin 09.01.2020 tarih ve 2016/43 Esas, 2020/11 Karar sayılı karar ile, 21.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda 2004 yılında şirket sermayesinin 48.000,00 TL arttırılarak 50.000,00 TL ye çıkartıldığı, davalı-davacının sermaye payının % 70 olduğu, sermaye artımının 33.600,00 TL'sinin davalı-davac tarafından karşılandığını, şirketin 2004 yılında 36.846,25 TL'ye 12 ada 14 parsel sayılı taşınmazı satın aldığının belirtildiği; 05.06.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda da davalı-davacının delillerinde sunduğu taşınmazların satış tarihleri, tutarlarını ve bu tutarların aktarıldığı yerler ile ilgili belge sunmadığı, davalı-davacının 2007 yılı sonunda 212.180,64 TL şirketten alacaklı olduğu, bu tutarın 157.828,56 TL'sinin 2002-2007 yıllarında arasında oluştuğu, davacı-davalının katılma alacağının 78.914,28 TL olduğu, şirketin 2004 yılında artırılan sermayesinden kanaklı olarak da davacı-davalının katılma alacağının 16.800,00 TL olduğu, ziynet eşyaları bakımından davacının şirketin mal varlığına katkısı nedeniyle 1.500,00 TL katkı payı alacağının olduğunun belirtildiği; taraf iddiaları, bozma ilamı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı itibariyle, taraflar arasındaki uyuşmazlığın şirket sermayesine yapılan katkıdan kaynaklanan katkı payı alacağı, şirket gelirlerinden katnaklı ise katılma alacağı davası niteliğinde olduğu, davacı-davalının 95.714,88 TL toplam katılma alacağının hesaplandığı, davacı-davalının ziynet eşyaları ile şirkete en az 3000,00 TL katkıda bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğinin bozma ilamında belirtildiği, bu katkının katkı payı alacağı olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı-davalının 05.11.2019 tarihinde talep miktarını 97.214,28 TL'ye yükselttiği, boşanma davasının 02.10.2009 tarihinde açılmakla taraflar arasındaki mal rejiminin bu tarih itibariyle sona erdiği, 05.11.2019 tarihinde mal paylaşımına ilişkin 10 yıllık zamanaşımı süresinin sona erdiği, davacı-davalının ıslah ile arttırdığı miktarın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile, 1.500,00 TL katkı payı alacağının dava, 8.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davacı-davalı kadın vekili ve davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.05.2021 tarih ve 2021/1523 Esas, 2021/4145 Karar sayılı kararı ile, davacı-davalı kadın vekilinin zamanaşımına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; eşler arasındaki alacaklara karşı evlilik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceği, taraflar arasındaki boşanma davasınını kesinleştiği tarih olan 21.09.2011 tarihinde itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağı, zamanaşımının 21.09.2021 tarihinde dolacağı, artırılan talep miktarı yönünden de zamanaşımı dolmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına; taraf vekillerinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, taraf vekillerinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı-davacının şirketten 2002-2007 yılları için 157.828,56 TL alacaklı olduğu, alacaklının da davalı ... olduğu, bu alacağın 2002-2007 yıllarında arasında oluştuğu, davacı-davalının 78.914,28 TL katılma alacağının olduğu, yine şirketin 2004 yılındaki sermaye artışında davalı-davacının 33.600,00 TL'lik kısmını karşıladığı artış miktarı üzerinden davacı-davalının 16.800,00 TL katılma alacağı olduğu, buna göre davacı-davalının toplam 95.714,88 TL katılma alacağının hesaplandığı, davacı-davalının ziynet eşyaları ile davalı-davacıya ait şirkete en az 3.000,00 TL'lik katkıda bulunduğunun kabul edilmesi gerektiğinin bozma ilamında belirtildiği, bu katkının katkı payı alacağı olduğu, davacı-davalının talebini 05.11.2019 tarihinde artırarak toplam 97.214,28 TL'ye yükselttiği, bu itibarla davacı-davalının talep miktarı olan 97.214,28 TL üzerinden 3.000,00 TL katkı payı alacağı, 94.214,28 TL katılma alacağı olduğu, daha önce 1.500,00 TL katkı payı alacağı ve 8.500,00 TL katılma alacağı yönünden verilen kararı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği gerekçesiyle; asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile, 1.500,00 TL katkı payı alacağının, 87.214,28 TL katılma alacağının tahsiline; katkı payı alacağı talebinin 1.500,00 TL'lik kısmının, katılma alacağı talebinin 8.500,00 TL'lik kısmının kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davacı-davalının dava dilekçesinde saklı tutulan fazlaya ilişkin haklarının zamanaşımına uğradığını, bozma ilamından sonra yapılan ıslah talebinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bozma ilamında bu hususun göz ardı edildiğini, zamanaşımın başlangıç tarihinin mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi olduğunu, zamanaşımının boşanma dava tarihine göre dolduğu, davanın kısmi dava olduğu, dava dilekçesinde talep edilmeyen kısım yönünden zamanaşımın işlemeye devam ettiğini, ıslah talebinin süresinde yapılmadığını, bozmadan sonra ıslah yapılabileceğine ilişkin kanuni düzenlemenin davacı-davalının ıslah dilekçesinin sunduktan sonra yapıldığını, usul kurallarının derhal uygulanması ilkesi uyarınca kanuni değişikliği işbu davada tamamlanmış işlemlere uygulanamayacağını, davacı-davalının alacağı bulunmadığını, davacı-davalının şirkete herhangi bir katkısının olmadığını, bozma ilamında davacı-davalının katkısının yönelik kabulün hatalı olduğunu, katkının ispatlanamadığını, şirket hisselerinin kişisel mal olduğunu, şirketin borçlarının olduğunu, şirket zararının dikkate alınmadığını, mevcut malların tasfiyeye dahil edilebileceğini, ayrı tüzel kişiliği olan şirketin tasfiyeye hesabında dikkate alınamayacağını, şirket adına edinilen malların da tasfiyeye dahil edilemeyeceğini, müvekkilinin kişisel malları ile şirket adına taşınmaz alındığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ıslah talebinin süresinde yapılıp yapılmadığı, zamanaşımının başlangıç tarihi ve dolup dolmadığı, kişisel mal savunması ve ispatı, tasfiyeye dahil edilecek mallar ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 111 inci maddesi, 141 inci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, 448 inci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.05.2021 tarihli kararında hükmün zamanaşımı yönünden bozulmasına karar verildiği, taraf vekillerinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, taraf vekillerinin yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının da bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verildiği, bozma kapsamı dışındaki talepler yönünden açıkça onama kararı bulunmadığı, davacının dava ve ıslah dilekçesine göre talep miktarının katkı payı alacağı yönünden 1.500,00 TL, katılma alacağı yönünden 95.714,28 TL olduğu anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, bozma ilamına uyulduğuna göre, infazda tereddüt oluşmaması ve bozma kapsamı dışında kalması yolu ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek davacının talepleri yönünden ayrı ayrı yeniden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sadece bozma kapsamındaki yönlerden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının talep miktarı ve usuli kazanılmış haklar göz önünde bulundurularak düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı-davacı erkek vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı-davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) nolu bendinde yer alan “...1.500,00 TL katkı payının ...” ibaresinin çıkarılarak yerine “... taleple bağlı kalınarak 1.500,00 TL katkı payının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ...” ibaresinin yazılması; hüküm fıkrasının (2) nolu bendinde yer alan “... Davacının katkı payı alacağı için talebinin 1.500,00TL'lik kısmının Yargıtay 8. HD'nin kararı ile kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ...” ibaresinin tamamen çıkartılması; hüküm fıkrasının (3) nolu bendinde yer alan “... 87.214,28 TL ...” ibaresinin çıkarılarak yerine “... toplam 95.714,28 TL ....” ibaresinin yazılması; hüküm fıkrasının (3) nolu bendinde yer alan “... verilmesine, ...” ibaresinden sonra gelmek üzere “.. katılma alacağının 8.500,00 TL'sine 09.01.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz yürütülmesine ...” ibaresinin yazılması; hüküm fıkrasının (4) nolu bendinde yer alan “... Davacının katılma alacağı talebinin 8.500,00TL'lik kısmı Yargıtay 8. HD'nin kararı ile kesinleştiğinden bu hususta
yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ...” ibaresinin tamamen çıkarılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL'lik vekâlet ücretinin ...dan alınarak ...'a verilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.