"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 1994 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden 15.01.1999 doğumlu ... isimli müşterek bir çocuklarının olduğunu,müvekkil ile davalı müşterek çocuğun 17 yaşını bitirmesinden sonra ayrılmaya karar verdiklerini, müvekkilinin üstelendiği görev süresince davalı eşin desteğinin bulunmaması nedeniyle tarafların fiilen ayrıldığını, müvekkilinin 24. Dönem milletvekili seçildikten sonra davalı yana Ankara'da birlikte yaşama teklifinde bulunduğunu davalı yanın bu teklife ilgisiz olarak birlikte yaşamayı da kabul etmediğini, arz edilen nedenlerle müvekkili ile davalı arasındaki evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olması nedeniyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin ileri sürmüş olduğu boşanma sebeplerinin samimi ve gerçekçi olmadığını, davacının 2012 yılında milletvekili seçilene kadar neredeyse hiç çalışmadığını, uzun bir zamanı evine hiç gelmeyerek zamanının büyük bir çoğunluğunu şehir dışında geçirerek tüm bu süreçte evlilik birliğinin gerektirdiği sosyo-ekonomik görevlerinin hiç birini yerine getirmediğini, davacının cinsel şiddet ve duygusal şiddet uygulayarak da evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olduğunu, milletvekili olduğu dönemde bile müvekkiline tecrit uygulayarak duygusal şiddet uyguladığını, davacının çocukları 17 yaşına geldiğinde zaten boşanırız iddiasının soyut bir iddia olduğunu, izah edilen nedenlerle davacının haksız ve hukuki himayeden yoksun davasının reddi ile birleşen boşanma davasının kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini, 250.000,00 TL maddî 200.000,00 TL manevî tazminatın faizi ile birlikte erkekten tahsilini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaların kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, eşit kusurlu olduğu belirlenen kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı erkeğin siyasetle uğraşması ve milletvekilliği sebebiyle Ankara'da bulunması zorunlu olduğundan eşinin Ankara'ya aile birlikteliğinin devamı açısından gelmediğinden, davalı-davacı kadın ise aile konutlarının İstanbul'da olduğundan davacı-davalı erkeğin milletvekili olduktan sonra ve bugüne kadar ortak konutu terk ettiğinden baba olarak ve koca olarak görevlerini yerine getirmediğinden bahisle karşılıklı olarak kusur atfetmiş iselerde evlenirken mesleklerinin görevlerini ve ileriye dönük karşılıklı olarak kariyer planlarını bildiklerinden bu hususun her iki taraf açısından da öngörülmesi ve katlanılması gereken bir husus olduğu, bundan dolayı karşılıklı taraflara kusur atfedilemeyeceği, karşılıklı dinlenen tanık beyanlarınında genel olarak bu hususta olduğu, taraflara boşanmada haklılığı gerektirir bir beyanlarının olmadığı, bunca yıl fiili ayrılıktan sonra her iki tarafın da boşanmayı istediği, bu durumda taraflardan evliliği sürdürmeyi beklemenin mümkün olamayacağı anlaşılmakla tarafların evlilik birliğinin mutluluğunu el birliğiyle sağlama, birlikte yaşama, birbirine yardımcı olma yükümlülüklerini ihmal ettikleri gerekçesiyle taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceğinden kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı taraf süresinde istinaf talebinde bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı-davacı kadın; erkeğin davasının kabulü, kusur ve reddedilen tazminat taleplerine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle davalı- davacı kadının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat taleplerine yönelik temyiz talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Erkeğin boşanma davasının kabulü şartlarının doğru olup olmadığı, kusur belirlemesi ve kadının tazminat taleplerinin reddi kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı ve 174 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.