"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/224 E., 2021/464 K.
DAVA TARİHİ : 15.07.2014
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin çalışmaları karşılığı birikimi ve annesine ait olan arsanın satımı ile söz konusu arsanın alındığını, gene müvekkilinin çalışmaları ile inşaatın tamamlandığını belirterek; fazlaya ilişkin dava, hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla davalı ile müvekkili arasında evlilik süresince devam eden mal rejiminin tasfiye edilerek müvekkili tarafından alınan arsanın ve bina inşasına yapılan katkının tasfiyesinin sona ermesinden itibaren yürütülecek yasal faizle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.11.2015 tarih ve 2014/671 Esas ve 2015/1086 Karar sayılı kararı ile, davalı ...'nin ailesinden kalan bir katlı bina ve beş taşınmazın olduğu, bu taşınmazların zaman içerisinde farklı kişilere satıldığı, elde edilen gelirle binanın yapıldığı, davalının düzenli ve iki katlı binanın yapılması için gerekli olan parayı tedarik edecek gelirinin bulunmadığı, kızının başlık parası ile emekli olduğu gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.03.2018 tarih ve 2015/22424 Esas, 2019/10009 Karar sayılı kararı ile, Mahkemece, sadece tanık beyanlarına itibar edilerek, taşınmazın davalının ailesinden kalan taşınmazların satışından elde edilen para ile alındığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, davacının ve davalının tanık beyanlarının hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde, sözkonusu davalının ailesinden miras kalan taşınmazların edinme-devir tarihleri ve devir tarihlerindeki değerleri dikkate alınarak tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde ve binanın inşa edilmesinde kullanılıp kullanılmadığı, kullanıldı ise taşınmazın edinilmesinde ve binanın inşa edilmesinde tamamını karşılayıp karşılamadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tasfiye konusu 118 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 04.02.2005 tarihinde davalı adına satın alındığı, dava dışı 172 ada 28 parsel sayılı taşınmazın evlilik birliğinde ifrazen davalı adına tescil edildiği ve 07.10.2002 tarihinde satıldığı, işbu taşınmazın mirasen dolayısıyla kişisel malı olduğunun dosya kapsamından ispatlanamadığı ayrıca işbu taşınmazın bedelinin üç yıl sonra satın alınan tasfiye konusu taşınmazda kullanıldığının da sabit olmadığı açıklanan nedenlerle tasfiye konusu arsanın ediniminde tarafların kişisel malları ile katkıda bulunduğunun ispatlanamadığı, arsanın güncel değeri olan 56.413,45 TL'nin yarısı oranında davacının 28.206,72 TL katılma alacağı bulunduğu; dava dışı mirasen davalıya intikal 172 ada 30 parsel sayılı taşınmazın 07.03.2005 tarihinde satıldığı, satış aşamasında üzerinde sadece keşifte tespit edilen bakıcı evi bulunduğu, bakıcı evi ve arsanın satış tarihindeki değerinden davalının hissesine (15132) düşen payının 68.868,75 TL olduğu, binanın satış tarihinden sonra inşaa edildiğinin taraflar arasında ihtilaflı olmadığı, tasfiye konusu taşınmazın satın alınmasından bir ay sonra satıldığı anlaşılan dava dışı 172 ada 30 parsel sayılı taşınmazdan davalının elde ettiği, 68.868,75 TL'nin davalının kişisel malı olup binanın yapımında kullanıldığının anlaşıldığı, boşanma dava tarihi olan 21.12.2012 tarihinde sadece binanın değerinin 54.348,82 TL olması karşısında binanın tüm inşaat masrafının davalının kişisel malından karşılandığı, davacının binada katılma alacağı bulunmadığı gerekçesiyle; 118 ada 5 parsel sayılı arsada davacının 28.206,72 TL katılma alacağı bulunduğunun tespiti ile taleple bağlı kalınarak 20.000,00 TL alacağın karar tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte tahsiline, bina yönünden davacının katılma alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın müvekkilinin kişisel malı edinildiğini, davacının katkısının ispatlayamadığını, müvekkilinin kişisel mallarının satışından elde edilen paranın arsanın alınmasına ve binanın yapılmasına yettiğini, tanık beyanları ile de bu hususun doğrulandığını, davacının uzun süre taşınmazda oturduğunu, bu hususun da hesaplamada dikkate alınması gerektiğini, davacının katılma alacağı oranının kaldırılması gerektiğini belirterek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, katılma alacağı oranın düşürülüp düşürülemeceyeceği noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı, özellikle dava dışı 172 ada 28 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının 3483 parsel sayılı taşınmaz olduğu, işbu taşınmazın davalının intikal nedeniyle edindiği ve kişisel malı olduğu, Mahkemenin dava dışı taşınmazın kişisel mal olduğunun ispatlanamadığına yönelik kabulünün hatalı olduğu, ancak dava dışı taşınmazın devir tarihinden üç yıl sonra edinilen tasfiye konusu 118 ada 5 parsel sayılı taşınmazın edinilmesinde kullanıldığının ispatlanamadığına yönelik Mahkemenin kabulünün ise yerinde olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.