"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1041 E., 2022/1398 K.
MİRASÇILARI : 1-... 2-...
DAVA TARİHİ : 21.09.2016
KARAR : Kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/774 E., 2021/878 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı kadın miraşçılarının yasal istinaf süresi içerisinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur tespiti yönünden davaya devam etmediklerinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın mirasçıları tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek, 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ıncı maddesine göre boşanma talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A.İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 08.06.2017 tarih ve 2016/830 esas, 2017/530 karar sayılı kararı ile tarafların sık sık kavga edip, birbirlerine Allah belanı versin tarzı sözlerle beddua ettikleri, birbirlerine birbirlerini sevmediklerini söyledikleri gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Karar tarihinden sonra davalı kadın 15.06.2018 tarihinde vefat etmiştir. Mahkemece verilen karar davacı erkeğe 14.08.2018 tarihinde, davalı ... mirasçılarına 19.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, tarafların istinaf başvuruları bulunmadığından boşanma hükmünün 08.09.2018 tarihinde kesinleştiğine dair şerh verilmiştir. Davacı erkek vekili; 27.09.2019 tarihli dilekçesi ile evliliğin davalı kadının ölümü nedeniyle sona erdiğini, boşanma davasının konusuz kaldığını, kesinleştirme işleminin hatalı olduğunu belirterek dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 11.10.2019 tarihli ek karar ile davacı vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili; ek karar ve asıl kararın kaldırılması talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 06.11.2020 tarih ve 2020/1067 esas ve 2020/1539 karar sayılı kararı ile; davacıya yapılan tebligat usulsüz olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2019 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği, boşanma kararı kesinleşmeden önce davalı kadının ölümü üzerine evliliğin sona erdiği, mahkemece, boşanma davası konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve davalı kadının mirasçıları davaya kusur belirlemesi yönünden devam ettikleri takdirde 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kusur yönünden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların kısa süre birlikte yaşadıkları, bu süreçte davacı erkeğin eşine toplum içerisinde hakaret ettiği, aşağıladığı, daha önce hüküm giydiği yönündeki beyanlarıyla davalı kadını korkuttuğu erkeğin evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesi ile boşanma davası hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği davacının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili; davacının boşanmada kusursuz olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmek suretiyle istinaf talebinde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına ilişkin vermiş olduğu kararın, davacı erkeğe 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince 14.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kadına gerekçeli karar tebliğ edilmeden 15.06.2018 tarihinde vefat ettiği, gerekçeli kararın davalı mirasçılarına 19.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, davalı mirasçılarının istinaf talebinin, dolayısıyla davaya 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur tespiti yönünden devam etme taleplerinin bulunmadığı, bu durumda, evliliğin boşanma ile değil, eşlerden davalı ...'nin ölümü nedeniyle 15.06.2018 tarihinde sona erdiği, mahkemenin boşanma yönünden vermiş olduğu kararın maddî anlamda kesinleşmediği, bu sebeple, mahkemenin boşanma kararının 08.09.2018 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhinin hatalı olduğu, davacının 27.09.2019 tarihli dilekçesiyle kesinleşme şerhinin iptalini talep ettiği, mahkemece, 11.10.2019 tarihli ek karar ile davacının talebinin reddine karar verildiği, 11.10.2019 tarihli ek kararının istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 06.11.2020 tarih ve 2020/1067 Esas, 2020/1539 Karar sayılı kararı ile davacıya yapılan tebligatın 7201 sayılı Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğu gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de; 20.04.2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 20.11.2020 tarihli 2019/2 Esas, 2020/3 Karar sayılı kararı ile, muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen en son adresten farklı olması halinde; adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine mernis adresi şerhi verilerek 7201 sayılı Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat çıkartılması yeterli olup öncelikle bu adrese normal bir tebligat çıkartılmasının gerekmediğine karar verildiği, bu durum karşısında; davacı erkeğe 14.08.2018 tarihinde 7201 sayılı Kanunu'nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince yapılan tebligatın geçerli olduğu, kaldırma kararından sonra yapılan işlemlerin hukuki bir geçerliliği bulunmadığı, davacının, 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, kusur tespiti yönünden davaya devam etme olanağı olmadığı, davalı mirasçılarının da yasal istinaf süresi içerisinde kusur tespiti yönünden davaya devam etmedikleri, bu sebeple, mahkemenin 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur belirlemesi yapmasının doğru olmadığı, davacının istinaf talebinin bu sebebe münhasır olarak yerinde olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı kadın miraşçılarının yasal istinaf süresi içerisinde 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur tespiti yönünden davaya devam etmediklerinden kusur tespiti hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın mirasçıları
temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın mirasçıları; kusur belirlemesi ve kusur tespiti yönünden davaya devam etmediklerine yönelik Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun tespiti gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı erkek tarafından açılan ve evlilik birliği davalı kadının boşanma kararı kesinleşmeden ölümü ile sona eren boşanma davasında, davalı kadın mirasçılarının kusur tespiti yönünden davaya devam edip etmedikleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,181 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde birinci fıkra hükmünde olduğu gibi sağ kalan eş, ölen eşe mirasçı olamaz. Buna göre, sağ kalan eşin mirasçılık sıfatının ortadan kalkması için, boşanma davası sırasında eşlerden birinin ölmüş olması, diğer eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispat edilmesi gerekir.
Somut olayda; davacı erkek vekili tarafından açılan boşanma davasının yargılaması sonucunda 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre tarafların boşanmalarına karar verilmiş, henüz karar taraflara tebliğ edilmeden 15.06.2018 tarihinde davalı kadın vefat etmiştir. Her ne kadar davalı kadın mirasçılarının 19.07.2018 tarihli dilekçedeki talebi üzerine, mahkemece 08.09.2018 tarihinde hükmün kesinleşmesine karar verilmiş ise de, evlilik ölümle sona erdiğinden, idari bir işlem niteliğinde olan boşanma hükmünün kesinleştirilmesi hukuki sonuç doğurmamaktadır. Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince mirasçıların beyanının, 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği kusur tespiti yönünden davaya devam etmek istedikleri yönünde olduğu kabul edilerek bu yönden değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.