"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı adının aşırı kıskanç ve tutarsız davranışları olduğunu, küçük düşürücü, onur kırıcı, rencide edici hal ve hareketlerde bulunduğunu, küfür ettiğini, müvekkilini küçümsediğini, çirkin sözlerle ithamlarda bulunduğunu, iş yerinde çalışan bayan personeli kıskandığı için işten çıkarmak zorunda kaldığını, iş yerine gelerek mağazanın kapı ve camlarına saldırdığını, 28.12.2017 tarihinde taraflar arasında anlaşmalı boşanma protokolü düzenlendiğini, davalının barışmak istemesine rağmen müvekkilinin iş yerinde kalmaya başladığını, davalının ailesinin telefon aracılığı ile ve farklı kişiler ile haber yollayarak müvekkilini tehdit ettiklerini, 10.02.2018 tarihinde davalının kardeşinin balta ile müvekkilinin iş yerine gelerek mağaza içerisindeki mallara zarar verdiğini, müvekkilini tehdit ettiğini ve olay yerinden uzaklaştığını, yaşanan olaylar karşısında evlilik birliğini sürdürmenin imkan ve faydası kalmadığından tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının kandırarak anlaşmalı protokol imzaladığını, eşini sevdiğini ve evlilik birliğini devam ettirmek istediğini, davacının yaklaşık beş aydır ortak konutu terk ettiğini, eve, eşe ve çocuklara hiçbir maddi katkısının bulunmadığını belirterek öncelikle davanın reddine, müşterek çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesine, çocuklar yararına aylık 1.000 TL tedbir iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.500 TL tedbir yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının akrabalarının mağazaya saldırısından sonra aynı evde kalmaya devam ettikleri, af olarak nitelendirilmesi gerektiği, kıskançlık ve hakaret iddiasının ise erkeğin iş yerinde çalışan bayan ile ilişkisinin olduğunun ispatlanması karşısında tepkisel boyutta sayılması gerektiği, kadının başkaca kusuru ispatlanamadığı gibi erkeğin kendi kusurundan kaynaklanan olaylara dayalı boşanma talep edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekilince istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aşamalardaki dilekçelerini tekrarla iş yerine saldırı olayından sonra tarafların evde kalmadığını, evlilikleri ile ilgili konuştuktan sonra gece yarısı müvekkilinin evden ayrılarak iş yerine gittiğini, mahkemenin kesin olmayan bir durumdan hareketle yaşanan olayların müvekkil tarafından affedildiği yönündeki kararının mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının tepkilerinin normal sayılmasının hukuka aykırı olduğunu, gelinen noktada tarafların sekiz aydır bir fiil görüşmedikleri gibi tekrar bir arada yaşamalarının imkansız olduğunu belirterek boşanma ve kusur belirlemesi yönünden kararın kaldırılmasını, davanın kabulü ile boşanmaya hükmedilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
2. Tarafların dilekçeler aşamasında dayandığı ve çekişmeli vakıa olarak belirlenen iddialara ilişkin olarak dinlenen tanıkların bir kısım beyanlarının soyut nitelikte olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen boşanma davasını kabule elverişli nitelikte beyanlar olmadıkları, bir kısım maddi vakıalardan sonra tarafların barışarak bir araya gelmesi nedeniyle önceki olayların affedildiği, en azından hoşgörüyle karşılandığının kabulü gerektiği, bu beyanların kusur belirlemesine ve hükme esas alınamayacağı öte yandan, davacı erkeğin başka bir bayanla ilişki yaşadığını kabulü karşısında sadakatsiz ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılan erkeğe yönelik kadının kıskançlık ve hakaret eylemlerinin tepkisel mahiyette olduğunun kabulü gerektiği ve bu hususun kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, bu duruma göre taraflar arasındaki evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve yaşanan olaylarda karşı tarafın az da olsa kusurunun varlığının davacı tarafından dosyaya sunulan delillerle kanıtlanmadığı anlaşıldığından davanın reddine ilişkin sonuç kararda usul ve esas yönünden bir isabetsizlik görülmeyerek davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; evlilik birlikteliğinin davalının kadının hal ve davranışları ile çekilmez hal aldığını, yerel mahkemenin eksik ve hatalı inceleme yaptığını, gerek davalı kadının ağır kusurlu davranışları gerekse kadının ailesinin tehdit ve iş yerine saldırı ile maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı kadının kusurunun dinlenen tanık beyanları ispat edildiğini, davalı kadının aksini ispat edecek delil sunamadığını, yerel mahkeme ve istinaf mahkemesince, davalı eşin ve ailesinin yaptıklarından sonra bir arada yaşamaları nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, iş yerine saldırı olayından sonra tarafların evde kalmadığını, evlilikleri ile ilgili konuştuktan sonra gece yarısı müvekkilinin evden ayrılarak iş yerine gittiğini, mahkemenin kesin olmayan bir durumdan hareketle yaşanan olayların müvekkil tarafından affedildiği yönündeki kararının mantığa ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının tepkilerinin normal sayılmasının hukuka aykırı olduğunu, gelinen noktada tarafların sekiz aydır bir fiil görüşmedikleri gibi tekrar bir arada yaşamalarının imkansız olduğunu belirterek boşanma ve kusur belirlemesi yönünden kararın kaldırılmasını, davanın kabulü ile boşanmaya hükmedilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında tarafları arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacının boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 185 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.