"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına kararı verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 16.07.2013 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek bir çocuklarının olduğunu, davalı kadının evin bakım ve iaşesi ile müşterek çocuk ile gereği gibi ilgilenmediğini, davalı eşin davacıya hakaret ve şiddet uyguladığını, davacıyı küçümsediğini, kendi isteği ile babasının evine giderek müşterek haneyi terekettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalının iddialarının doğru olmadığını, haksız davanın reddi gerektiğini, aksine davacı-karşı davalının müvekkilini aldattığını, müvekkilini aşağıladığı ve hakarette bulunduğu, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, babasının evine götürerek evi terke zorladığını beyanla karşı davalarının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilerek çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir/iştirak, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir/yoksulluk nafakası ile 100.00,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 23.10.2018 tarih ve 2017/296 Esas - 2018/746 Karar sayılı kararı ile her iki boşanma davasının kabulü ile boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile tedbir nafakasının miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 10.06.2021 tarih ve 2019/327 Esas - 2021/1094 Karar sayılı kararı ile kadının boşanma ve fer'îlerine ilişkin karşı davası yönünden başvuru harcı alınmadan usulüne uygun açılmış karşı dava varmış gibi karar verilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle harç eksikliğinin 492 sayılı Harçlar Kanununun (492 sayılı Kanun) 30 ila 32 inci maddeleri gereğince tamamlaması için tarafa süre verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği, kabule göre de velâyet düzenlemesi yönünden alınan sosyal inceleme raporunun yetersiz olduğu, sosyal çalışmacı, pedagog ve psikologdan oluşan üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraflar arasında yaşanan son olaydan önce tarafların fiilen ayrılıp daha sonra bir araya geldiği, böylelikle son olaydan önceki vakıaların taraflarca karşılıklı olarak affa uğradığı, son olayda kadının erkeğin parmağını ısırdığı ve erkeğe hakaret ettiği, erkeğin ise kadına yönelik köy kızı tezek kokuyor diyerek küçümseyici ifadelerde bulunduğu, erkeğin kadına şiddet uygulaması nedeniyle kadının erkeğin parmağını ısırdığı kadın tanıklarınca ifade edilmiş ise de kadın tarafından şiddet vakıasına dilekçeler aşamasında dayanılmadığı, erkeğe isnat edilen başka kadınla mesajlaşma vakıasının da usulünce ispatlanamadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin çocuğun yaşı halen baba yanında kalıyor oluşu, annenin çocuğun bakımı konusunda kendi kök ailesinden yeterli desteği görememesi, uzman raporu ile çocuğun yüksek menfaati doğrultusunda davacı-karşı davalı babaya verilmesine, anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, boşanma davası açılmakla ayrı yaşamaya hak kazanan kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, ağır kusurlu kadının şartları oluşmayan yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin de son olayda kendisine tokat atmak suretiyle şiddet uyguladığını, bu şiddet nedeniyle acı ve refleksle erkeğin parmağını ısırmasının kusur sayılmaması gerektiğini, şiddet vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin doğru olmadığını, ortak çocuğun anne sevgi ve ilgisine muhtaç olduğunu beyanla erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile tedbir nafakasının miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her ne kadar kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu belirtilmiş ise de yapılan yargılama, toplanan deliller ve tanık beyanları ile erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun anlaşıldığı, tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlarının yanında erkeğe güven sarsıcı davranış kusurunun da eklenmesi gerektiği, bu hal ile tarafların eşit kusurlu oldukları, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğu ve boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu daha ağır olmayan ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilmeyeceğinden kadının tazminat taleplerinin reddi kararının sonucu itibariyle doğru olduğu gerekçesi ile kadının kusur belirlemesi, tedbir nafakası miktarı ile yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne; kusur belirlemesinin eşit kusur şeklinde düzeltilmesine, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının aylık 500,00 TL'ye yükseltilmesine, hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı-karşı davacı kadının sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının istinaf dilekçesinde güven sarsıcı davranışlarda bulunma vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiğinden bahsetmediğini, bu nedenle istinaf konusu edilmeyen bu vakıanın Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğini beyanla kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin temyiz dilekçesini kabul etmediklerini, erkeğin de son olayda kendisine tokat atmak suretiyle şiddet uyguladığını, bu şiddet nedeniyle acı ve refleksle erkeğin parmağını ısırmasının kusur sayılmaması gerektiğini, şiddet vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin doğru olmadığını, ortak çocuğun anne sevgi ve ilgisine muhtaç olduğunu beyanla; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, velâyet düzenlemesi ve lehine hükmedilen nafakaların miktarı yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında, taraflar arasında orak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin ve velâyet düzenlenmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminata hükmedilme şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi hükümleri, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile 175 inci, 182 nci ve 336 ncı maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında erkeğin ayrıca güven sarsıcı davranışta bulunduğu, bu nedenle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu oldukları belirtilmiş ise de kadının istinaf dilekçesinde güven sarsıcı davranışta bulunma vakıasının İlk Derece Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenmemesinden açıkça bahsetmediğinin, bu nedenle kadın tarafından açıkça istinafa getirilmeyen bu vakıanın istinaf incelemesi sırasında 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak Bölge Adliyeye Mahkemesince erkeğe kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığının, yine de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşine süregelen şekilde aşağılayıcı söz söyleyen erkek ile son olayda eşinin parmağını ısıran ve son olayda eşine hakaret eden kadının eşit derecede kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.