"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1989 yılında evlendiklerini, iki ergin çocuklarının bulunduğunu, davalı erkeğin müvekkiline uzun yıllardır duygusal, cinsel, psikolojik şiddet uyguladığını, uzun yıllardır ..... isimli adlı kadınla evlilik dışı ilişki yaşadığını, bu kadından üç tane çocuk sahibi olduğunu, düzenli alkol aldığını, müvekkiline onur kırıcı sözlerle hakaretler ettiğini, oğlunun hastalığıyla dahi ilgilenmediğini, sadece maddi destek sağladığını, davalı-davacı erkeğin dosyaya sunduğu fotoğraflardaki erkek şahsın akrabası olduğunu sanarak birlikte fotoğraf çektirdiklerini, sonradan bu kişinin akrabası olmadığını öğrendiğini, fotoğraflarda bir absürtlüğün bulunmadığını belirterek, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 15.000,00 TL tedbir/ yoksulluk nafakasına, 1.000.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, bilakis kadının erkeğe duygusal, cinsel, psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkilini istemediğini, cinsellik ihtiyacını üçüncü kişilerle giderebileceğini söylediğini, müvekkiline soğuk, itici, ilgisiz davrandığını, hakaret ettiğini, çevrenin ve ailesinin evliliğe olumsuz müdahalelerine izin verdiğini, müvekkilinin 2006 yılında Nisan ayında eşinin de onayı ve isteği ile ikinci evlilik yapma isteğine, eşinin sadece aynı evde oturmak istemediğini söyleyerek rıza gösterdiğini, kadının 2006'da açtığı o boşanma davasından feragat ettiğini, aynı iddialarla on yıl sonra dava açamayacağını, davacı-davalı kadının da evlilik dışı ilişki yaşadığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu şahısla çekildiği fotoğrafları sosyal medyada paylaştığını belirterek davaların birleştirilmesine, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek konuttaki aile konutu şerhinin kaldırılmasına, müvekkili yararına 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin temadi eden şekilde sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kadının affettiği belirtilen eylemlerden sonraki davranışı affa ilişkin somut delil bulunmadığı, eşini aldattığı, eşine karşı hakaretler ettiği, çocuğuyla ilgilenmediği, ilgisinin maddî destekten ibaret olduğu, davalı-davacı erkeğin aldatma dışındaki iddialarını delilleri ve tanıklarıyla ispatlayamadığı, birleşen davada aldatma iddiasına yönelik sunulan fotoğraflar dışında delil bulunmadığı, kadının eyleminin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, bu durumda boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının da gerçekleştiği belirtilerek birleşen davanın ve erkeğin maddî- manevî tazminat taleplerinin reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.800,00 TL tedbir, aylık 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir-yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin yerinde olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olması karşısında erkeğin birleşen davasının da kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesince kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın az, tedbir ve yoksulluk nafakalarının ise fazla bulunduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının diğer yönlerden ise usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek; erkeğin birleşen davasının reddi ile kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadının ise lehine hükmedilen maddî tazminatın miktarına yönelik istinaf istemlerinin kabulü ile erkeğin birleşen davasının da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL tedbir, kesinleşmeden itibaren ise aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ile kadın yararına 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmiş, tarafların sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkiline yüklenen kusuru kabul etmediklerini, davalı-davacı erkeğin asli ve tam kusurlu hareketleriyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini, güncel ekonomik koşullar, evlilik süresi, davalı-davacı erkeğin kusuru hepsi birlikte değerlendirildiğinde müvekkili lehine hükmedilen tutarların yetersiz kaldığını beyanla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkeme ve istinaf mahkemesinin kusur durumunun tespitinde hatalı davranıp değerlendirmelerini kadın lehine yaptığını, birliğin sarsılmasında davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğunu, en azından tarafların eşit kusurlu sayılmaları gerektiğini, kadın yararına nafaka ve tazminat koşulları oluşmadığı gibi hükmedilen miktarların da fazla olduğunu beyanla, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında, tarafların kusurlu olup olmadığı, her iki davada boşanma hükmü verilmesinin, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına ve tazminata hükmedilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur oranlamasının, nafaka ve tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı -davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Yukarıda (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden BOZULMASINA,
2. Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı-davacıya yükletilmesine,
Peşin harcın istek halinde yatıran davacı-davalıya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.