Logo

2. Hukuk Dairesi2023/10108 E. 2024/6601 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarlarının azlığı nedeniyle itiraz edilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocukların ihtiyaçları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek, maddi ve manevi tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının az olduğu gerekçesiyle Yargıtay, ilk derece mahkemesi kararının bu hususlarda bozulmasına, diğer kısımlarının ise onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1451 E., 2023/1442 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Eskişehir 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/185 E., 2022/782 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların 2013 yılında resmi nikahlarının yapıldığını, davalının evlilik birliği içinde sürekli tartışma çıkardığını ve müvekkiline psikolojik, fiziksel ve daha bir çok şiddet içeren söz ve davranışlarda bulunduğunu, davacının davalı tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığını, müvekkilinin annesinin yanına gitmesine engel olduğunu, davacının boğazını sıktığını ve müvekkilini boğmaya çalıştığını, davalının telefon faturasını ödemediği için icra görevlilerinin müşterek konuta geldiklerini, davalının bütün ev işlerini müvekkiline yüklediğini, bebeğin sağlık sorunları ile ilgilenmediğini, davalının evlilik birliğinin kutsallığını yok sayarak mahremine önem vermeyerek herkese her şeyi anlattığını, bana karılık yapmıyor diye müvekkilini şikayet edercesine konuştuğunu, davalının annesinin ise müvekkilin annesine aynı şekilde konuştuğunu ve müvekkilin annesinin de müvekkiline söylediğini, müvekkilinin ve annesinin tartışma ortamını yumuşatmaya, evlilik birliği içinde huzursuzluk yaratmamaya çalıştığını ancak davalı ve annesinin tam tersini yaptıklarını, huzursuzluk çıkarmaya devam ettiklerini, müvekkilinin sıkıntılı hamilelik dönemi geçirdiğini, müvekkiline davalının hamilelik süresi boyunca hiçbir şekilde yardımcı olmadığını, müvekkilinin her şeyle sadece kendisinin ilgilenmek zorunda kaldığını, davalının davacıyı tehdit ettiğini, müvekkilinin hamileliklerindeki doğum parasını aldığını, müvekkilini evden kovduğunu, yine bir gün kavga anında küfürler ederek fiziksel şiddet uyguladığını ve ortak çocuğun bu yaşananlara şahit olduğunu, müşterek çocuğun psikolojisinin kötü olarak etkilendiğini, davacının davalıdan para istediğinde para vermediğini ve git baban beslesin seni dediğini, müvekkilinin evliliği bozulmasın diye aile terapisti ile düzeleceğini düşündüğünü ancak davalının kabul etmediğini, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne, çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 1.200,00 TL tedbir/iştirak, kadın için 800,00 TL tedbir/yoksulluk nafakasına, kadın yararına 125.000,00 TL maddî ve 125.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin evliliğin ilk gününden bu yana eşine sadakatle bağlı olduğunu, saygıda kusur etmediğini, eşine para verdiğini, müvekkilinin ve ailesinin özellikle annesinin tarafların aile içi ilişkilerine hiçbir şekilde müdahale etmediğini, müvekkilinin işlerinin iyi olmadığını, bu sebeple davacının da bilgisi dahilinde banka kredisi kullandığını, ticaret hayatının bir gereği olarak iş yerine mal alım satımı yapmak maksadıyla kredi kartı kullandığını, müvekkilinin iki çocuğunun geleceğini düşündüğünü, bu sebepten evlilik birliğini sürdürdüğünü, müvekkiline atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını bu sebeple davanın reddini talep etmiştir

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadın tarafından davalı erkeğe isnat edilen davalı erkeğin evlilik birliği içerisinde sürekli olarak tartışma çıkardığı, psikolojik ve fiziksel şiddet eylemlerinde bulunduğu, ailesi ile görüşmesine engel olduğu, faturayı ödemediği için eve icra getirdiği, bütün ev işlerini davacı kadına yüklediği, evlilik içerisinde mahrem konuları herkese anlattığı, annesinin tarafların evliliğine müdahil olduğu, hamilelik sürecinde davalının hiçbir şekilde davacı kadının yanında olmadığı, doğum paralarını aldığı, küfür ettiği, ekonomik şiddet uyguladığı, profesyonel yardım ve aile terapisini reddettiği eylemlerinin; gerek Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı 13.12.2021 tarihli yazı cevabı ekinde gönderilen tahkikat evraklarındaki kayıtlar gerek Eskişehir 1.Aile Mahkemesi 2021/904 Esas sayılı dosya UYAP suretinde gönderilen kayıtlar ve davalının kolluk beyanları gerekse dosya kapsamındaki deliller ile tutarlı mahiyette tarafların komşusu olan tanık ...'in davalı erkeğin fiziksel ve ekonomik şiddet ile psikolojik şiddet ve baskı eylemlerine ilişkin, davacının annesi olan tanık İsmi'nin davalı erkeğin fiziksel ve psikolojik şiddet eylemlerine ilişkin, davacının babası olan tanık...'nın davalı erkeğin fiziksel- psikolojik ve ekonomik şiddet eylemlerine ilişkin, davacının kardeşi olan tanık ...'in davalı erkeğin psikolojik ve fiziksel şiddet eylemlerine ilişkin görgüye dayalı muteber beyanları göz önüne alınarak sübut bulduğu bu nedenle davanın kabulü ile; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, tarafların ortak çocukları ile davalı baba ile tedbiren kişisel ilişki kurulmasına, karar kesinleştiğinde kişisel ilişkinin bu şekilde devamına, ortak çocuklar için tedbir nafakalarının ayrı ayrı aylık 300,00 TL toplam aylık 600,00 TL'den, ayrı ayrı aylık 700,00 TL toplam aylık 1.400,00 TL'ye arttırımına, mezkur nafakanın davalı babadan alınarak davacı anneye verilmesine, karar kesinleştiğinde bu miktar nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, boşanmaya sebep olaylarda tarafların kusur durumları, ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alınarak, boşanmak ile yoksul duruma düşeceği anlaşılan davacı kadın yararına 02.03.2021 tarih 4 Nolu ara karar ile hükmedilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür olmamak üzere mezkur ara kararda hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının işbu hüküm tarihinden itibaren aylık 600,00 TL'ye arttırımına, mezkur nafakanın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, karar kesinleştiğinde bu miktar nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, boşanmaya sebep olaylarda tarafların kusur durumları, ekonomik ve sosyal durumları ile dosya kapsamında toplanan deliller göz önüne alınarak boşanmak ile davacı kadının beklenen ve mevcut menfaatleri zarara uğradığı anlaşılmakla 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; nafaka ve tazminatların miktarı bakımından istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; davanın kabulü, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar bakımından istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; nafakaların ve tazminatların miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre tarafların ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.