Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1084 E. 2023/3928 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu ile ziynet alacağı talebinin reddinin yerindeliği uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının yoksulluk nafakasına hükmedilmesini gerektirecek bir durumunun olmadığı, maddi ve manevi tazminat miktarlarının uygun olduğu ve ziynet alacağı davasında verilen kararın da yerinde olduğu gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1021 E., 2022/1699 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/343 E., 2021/266 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davası ile kadının ziynet alacağı davasının reddine, kadının boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlara karşı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre temyize konu edilen reddedilen ziynet alacağı talebinin toplam miktarı 99.573,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.094,06 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı-davacı kadının ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Davalı-davacı kadının miktar nedeniyle reddedilen ziynet alacağına ilişkin kısım dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan boşanma davasına yönelik ve davacı- davalı erkeğin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının sürekli tartışma çıkardığını, sürekli seni boşarım, keşke senle evlenmeseydim, sen erkek misin, sen adam mısın şeklinde hakaret ettiğini, kendisini tehdit ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin açtığı boşanma davasından sonra ceza dosyasından vazgeçmem ve borç olarak 3 adet bilezik verilmesi halinde evine döneceğini beyan ettiğini, kadının kabul ettiğini, erkeğin eve döndüğünü ancak boşanma davasından vazgeçmediğini, sürekli şiddet uyguladığını, ailesinin de şiddetine maruz kaldığını, hakaret ve tehdit ettiğini, sürekli evi terk ettiğini, sadakatsiz davrandığını, aşağıladığını,evi terk ettikten sonra evin kira kontratını feshettiğini, evin elektrik ve suyunun kendi üstüne olan aboneliğini iptal ettirdiğini, iddia ederek asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun’nun 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan 3 adet her biri 20 gram olan altın bileziğin aynen iadesine, aksi taktirde güncel değeri üzerinden karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin geçimsizliğe ilişkin ileri sürdüğü iddialarının af kapsamında kaldığı, taraflar dava açıldıktan sonra barışıp aynı evde karı-koca hayatı yaşayıp aile birliğine devam ettikleri bu nedenle erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiği; erkeğin S. isimli bir kadınla telefonda konuşarak ve ben S.'ı seviyorum, senden boşanacağım, seni sevmiyorum diyerek evi terk ettiği, davacı kadını aşağıladığı, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, neredeysen söyle, seni de oğlunu da pompalı tüfekle vururum diye tehdit ettiği,boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu; davacı kadının, taraflar evlenirken davalı erkek tarafından kendisine takılan üç adet 20'şer gram altın bileziğin iadesini talep ettiği, dava dilekçesinde davalı erkeğin barışma karşılığında bilezikleri kendisinden ödünç olarak istediği, esas boşanma davası açıldıktan sonra tarafların barıştıkları, kadının bileziklerini, erkeğe ödünç olarak verdiğini belirttiği, ancak dinlenen birleşen davacı tanık beyanına göre altınların erkek tarafından zorla annesinden alındığının beyan edildiği, bu beyanın ise annesinden duyuma dayalı olduğu, görgüye dayalı olmadığı ve kadın beyanı ile çelişki oluşturduğu, erkek tanık beyanlarında ise altınların kadında kaldığının belirtildiği, dosyaya sunulan whatsapp görüntülerinde tarih ve kiminle görüşüldüğüne dair telefon numarası kaydı bulunmadığı bu nedenle kararda dikkate alınmadığı, dolayısıyla kadının ziynetlerin elinden alındığı iddiasını ispatlayamadığı; kadının, tarafların ekonomik ve sosyal durum gözönüne alınarak boşanma ile yoksulluğa düşeceği; boşanmaya sebebiyet veren erkeğin kusurlu davranışları, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, bu kusurların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesi ile erkeğin boşanma davasının reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kadının birleşen davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına kadın yararına 6.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. ... erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının iddialarının af kapsamında kaldığını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, tanık beyanlarının yanlı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadın yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların kaldırılması gerektiğini, kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu, ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu, kadının kusurlu bir davranışının varlığı ispat edilemediğinden asıl davanın reddi ile kadın tarafından açılan birleşen boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi, evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu; boşanma ve ayrılık davalarında gerekli önlemleri hakimin resen alması gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu; davalı-davacı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu değil ise de, dosya içerisindeki SGK hizmet dökümünden yeterli ve düzenli gelir getiren bir işte sigortalı olarak çalışmaya başladığı, kendisine ait ticari aracı kiraya vermek suretiyle her ay düzenli gelir elde ettiği, üzerine kayıtlı taşınmazlarının bulunduğu, kadının geliri ve mal varlığı itibariyle boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi şartları oluşmadığı; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur belirlemesi ve hakkaniyet ilkesi boşanmaya sebep olan olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği bu nedenle kadın yararına daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerektiği; İlk Derece Mahkemesince ziynet alacağı davasının esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu itibarla ziynet eşyalarının iadesi davasında verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının iddialarının af kapsamında kaldığını, erkeğin kusurunun bulunmadığını, tanık beyanlarının yanlı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadın yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların kaldırılması gerektiğini, kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre tazminat miktarlarının az olduğunu, ziynet alacağı davasının ve yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabul ve reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilme şartlarının oluşup olmadığı, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı ve miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 175 inci maddesi, 174 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davalı-davacı kadın vekilinin reddedilen ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2.Tarafların boşanma davaları ve fer'îlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.