"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1990 E., 2022/2232 K.
DAVA TARİHİ : 08.10.2022
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar evlendikten altı ay sonra davalının kadını da Avusturya ülkesine götürdüğünü, müstakil ev açmayıp ailesi ve diğer gelinlerle birlikte yaşamaya zorladığını, hor gördüğünü, fiziksel şiddet uyguladığını, yurt dışında iken evden dışarı çıkartmadığını, evden kovduğunu, istemediğini söyleyip Türkiye'ye geri gönderdiğini, 1993 yılından beri ayrı yaşadıklarını ve davalının yurt dışında başkası ile evlilik yaptığını öğrendiklerini bu sebeplerle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle 200.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile Avusturya Fünfhaus Bölge Mahkemesinin GZ 2 C 94/00b-34 Esas sayılı kararı ile boşandıklarını, o kararın 06.06.2002 tarihinde kesinleştiğini yine 1993 yılında davacı aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1993/1117 Esas 1995/1033 Karar sayılı dosyasında açtığı boşanma davasının kabul edildiğini, o kararın temyiz üzerine bozulduğunu, sonrasında aynı mahkemenin 1996/705-971 E-K. sayılı dosyası ile davanın reddine karar verildiğini, o kararın da kesinleştiğini, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamının da Türk Hukuku'nda geçerli olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; mevcut yargılamaya devam edilirken tarafların boşanmalarına ilişkin Avusturya Cumhuriyeti Fünfhaus Sulh Mahkemesinin 05.12.2001 tarihli, G Z:2 C 94/00b-34 sayılı, 06.06.2002 kesinleşme tarihli ilamının tanınması ve nüfus kayıtlarına işlenmesine karar verilmiş olduğu, kararın 18.01.2018 tarihinde kesinleştiği, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında taraflara ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığı, bu nedenle davalıya kusur yüklemesi yapılacak şekilde yeniden yargılama yapılıp kesinleşmiş ilam aksine hüküm vermenin doğru olmadığı, dinlenen davacı tanık anlatımlarının evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunun kabule elverişli olmayan, sebep ve saiki açıklanmayan izahlardan ibaret olduğu, bu nedenlerle davacı tarafından, yaşanan olaylar ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının ve bu olgunun davalının kusurlu davranış ve tutumları sonucu oluştuğunun veya yaşanan olaylarda davalının az da olsa kusurlu bulunduğuna ilişkin iddiasının somut, tutarlı, birbirini doğrulayan ve kabule elverişli delillerle kanıtlanmadığı, fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi oluşturmadığı gerekçesiyle, kadının davasının reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.02.2021 tarihli ve 2019/817 Esas, 2021/297 Karar sayılı kararıyla; tanıma kararının, davanın devamı esnasında kesinleşmesi üzerine Mahkemece boşanma talebi hakkında, konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ayrıca davacı kadın vekilinin tedbir, yoksulluk nafakaları ile boşanmanın eki niteliğindeki maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermesi gerekirken bu konularda değerlendirme yapmayarak sadece davanın reddine şeklinde karar vermesinin doğru olmadığı, Yabancı Mahkemece verilen boşanma kararının tanınmış olması, sadece boşanma talebini konusuz kılacağı, davacı kadın vekilinin tedbir nafakası talebine rağmen Mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı, tanımaya konu yabancı mahkeme boşanma ilamında kusur ile ilgili bir belirleme yapılmadığı, yine iş bu dosyada davacı tarafın sunmuş olduğu deliller ve dinlenen tanıklardan davalı erkeğin kusurlu olduğunun ispatlanamadığı, dinlenen davacı tanık beyanları görgüye değil duyuma dayalı olduğu gerekçesiyle kadının boşanma davasının reddi ve tedbir nafakası yönünden istinaf talebinin kabulüne, davacı kadın vekilinin, boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadına 250,00 TL tedbir nafakasına, maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakasına ilişkin şartları oluşmadığından davacı tarafın bu konudaki taleplerinin de ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 31.01.2022 tarihli, 2021/9731 Esas, 2022/810 Karar sayılı kararıyla tanınmasına karar verilen yabancı mahkeme kararının gerekçesinde davanın erkek tarafından fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak açıldığı, kadının özel durumu nedeniyle Türk kanunlarının dikkate alındığını, daha önce erkek tarafından açılıp retle sonuçlanan davanın bulunduğu, dayanak davanın reddine dair kararın kesinleştiği tarihten bu yana tarafların bir araya gelmedikleri, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 134 üncü maddesinin son maddesine dayalı olarak erkeğin boşanma hakkı elde ettiği, bu duruma göre de hangi tarafın kusurlu olduğuna dair tahkikat yapılmasına gerek görülmediği ifade edilerek tarafların boşanmalarına hükmedildiğinin belirtildiği, tanınmasına karar verilen yabancı mahkeme kararına dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk boşanma davasının, erkek tarafından açıldığı, kadının kusurunun ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilip kesinleştiği, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri, yabancı mahkeme kararında tarafların Türk Kanunu Medenisi’nin 134 üncü maddesinin son maddesine dayalı olarak boşanmalarına hükmedildiği ve taraflara ilişkin olarak herhangi bir kusur belirlemesi yapılmadığı nazara alındığında dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, hal böyle iken, Bölge Adliye Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin herhangi bir kusurlu davranışının ispatlanamadığının kabul edilmesinin doğru görülmediği, davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu, kadının boşanma sonucu eşinin maddî desteğini yitireceği, kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası koşullarının oluştuğunu, davalı erkeğin kusursuz olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının maddî tazminat talebinin reddi doğru olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının kusursuz olduğu, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, o halde davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince 07.04.2022 tarihli, 2022/687 Esas, 2022/851 Karar sayılı kararıyla ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu', kadın boşanma sonucu eşinin maddî desteğini yitireceği ayrıca kusursuz olan, her hangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın lehine aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına ve yasal faiziyle 60.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir. Karar davacı kadın tarafından maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden, davalı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmiştir.
2. Dairenin 15.06.2022 tarihli 2022/5264 Esas ve 2022/5845 Karar sayılı kararıyla tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddî tazminatın az olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, erkeğin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile boşanmanın eki niteliğindeki maddî tazminatın miktar itibari ile az olduğu gerekçesiyle takdiren davacı kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle 120.000,00 TL maddî tazminata, Yargıtay bozma ilamı sonucu sadece boşanmanın fer'îsi konusunda karar verildiğinden herhangi bir vekâlet ücreti tayin ve takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî tazminat miktarı tarafların sosyal ekonomik durumlarına göre oldukça düşük olduğunu, tam kabul gerektiğini, nafakaya üretici fiyat endeksi oranında artış uygulanası gerektiğini, istinaf ilamında lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararı yoksulluk nafakası ile maddî tazminat miktarı, vekâlet ücreti ile nafakaya hükmedilmeyen artış oranı yönünden temyiz etmiştir.
2. Davalı erkek vekil temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının haksız ve hukuka aykırı olan maddî tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken kadın lehine bu kadar fahiş miktarda maddî tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararı yoksulluk nafakası ile maddî tazminat yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının miktarı ile kanuni zorunluluk gereği bozma sonrası Bölge Adliye Mahkemesinde açılan duruşma nedeni ile vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği, bozmanın eki niteliğinde bulunan taleplerinin kabulü veya reddi halinde ayrıca vekâlet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü,174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile 175 inci maddesi hükümleri; 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.