Logo

2. Hukuk Dairesi2023/112 E. 2023/2306 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, kadının zinaya dayalı boşanma talebinin kabulü, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarlarının düşük olduğu, hakkaniyet ilkesi gözetilerek yeniden belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle karar, nafaka ve tazminat yönünden bozulmuş, diğer yönlerden onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/901 E., 2022/1248 K.

KARAR : Kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2015/424 E., 2018/597 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin son yıllarda tavırlarının değiştiğini, agrasif davranışlarda bulunduğunu, müvekkiline gerçek dışı isnatlarda bulunduğunu, eşi ve çocukları ile ilgilenmediğini, birden fazla kadınla ilişkisi olduğunu, çocuklara da şiddet içeren davranışlar sergilediğini, ayrı yatmaya başladığını, evlilik dışı ilişkisinin ortaya çıktığını, evin giderlerini karşılamadığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'n un (4721 sayılı Kanun) 161 ... maddesi uyarınca boşanmalarına olmadığı takdirde 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklardan Tuğba için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak, Mustafa Yiğit için 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini, müvekkili yararına aylık 10.000 ,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 2.000.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının müvekkiline bağırdığını, ... sebeplerden tartışma çıkardığını, müvekkilinin ticari hayatındaki olumsuz gelişmeler neticesinde evini satarak daha ... bir ev almayı, kalan parayı ticarette kullanmaya karar verdiğini, asıl boşanma sebebinin bu olduğunu, kadının müvekkilinin annesini evden kovduğunu, kadının ve ailesinin müvekkilini tehdit ettiğini, hakaretlerde bulunduğunu, kadının eşinin mal varlığına sahip olmak için boşanma davası açtığını, kadının müvekkilini özel günlerde yalnız bıraktığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Mustafa Yiğit'in velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 29.06.2018 tarihli ve 2015/424 Esas, 2018/597 karar sayılı kararıyla; davacı karşı davalı kadının zina iddiasına yönelik olarak dosyaya sunulan ve Mahkemece istenen belgelerden özellikle Rayana Residance ile ilgili olanlarda bu taşınmazın davalı tarafından satın alınıldığı ve akabinde dava dışı Gulchekhra K.'ye devredildiği, bu taşınmazın davalı tarafından iş için alındığı beyan edilse de tanık beyanınında anlaşılacağı üzere bu taşınmazın hiç iş amaçlı kullanılmadığı, 2-2,5 yıl bu şekilde yurtdışına iş yapma amaçlı görüşme yapıldığı söylense de buna ilişkin dosyaya hiçbir delil sunulmadığı ve bu kadar ... süre taşınmazın iş amaçlı kullanılmamış olmasının ve bu taşınmazın devrinden sonra bazı ödemelerin davalı tarafından yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı ancak bu durumun zinanın ispatı için yeterli olmadığı, Davalının 13.08.2013 tarihinde Barnochan K. ile aşılama için tedavi gördükleri, davacı karşı davalı kadın tarafından bu kadına yönelik başka hiç bir delil sunmadıkları, tüp bebek tedavisi veya aşılama yönteminde taraflar arasında bir cinsel birliktelik olmadığı, bu nedenle bu durumunda tarafların zina eylemini gerçekleştirdiğinden bahsedilmeyeceği, zina eyleminin gerçekleştiğine dair özellikle bu kadın yönünden dosyada başka hiç delil olmadığı bu kadınla davalıyı başka bir yerde görenin olmadığı, buna ilişkin bir başka bir belge olmadığı, bu durumda davalı ile bu kadın arasında zina gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceği, dosyada bulunan tanık beyanları ve diğer deliller dikkate alındığında zina eyleminin gerçekleştiği ispat edilemediğinden davacının zina nedeniyle açmış olduğu davanın reddine karar verildiği, davalı karşı davacı erkeğin başka bir kadın ile tüp bebek tedavisi görmesi, ailesinin haberi olmadığı taşınmazda başka bir kadın ile görüşmesi ve bu görüşmelerin iş amaçlı olduğunun ispat edilememesi, tanıkların davalıyı başka kadın ile samimi bir şekilde görmesi nedeniyle davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalının tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere dışarıya çıkmasına izin vermeyip, yine davalının kendi sosyal ve iş ortamına davacıyı sokamaması eylemeleri ile davacıya psikolojik şiddet uyguladığı, davalının davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, davalının davacıya hakaret ettiği ve davacıyı aşağıladığı sabit olmakla davacı karşı davalı kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki davasının kabulüne karar verildiği, davalı karşı davacı erkek tarafından, kadının annesine ... bakmadığı sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığı yönündeki iddialarına ilişki olarak sadece davalı karşı davacı erkek tanığı ...'un bu yönde beyanda bulunduğu bu tanığında beyanlarının kendi içerisinde çeliştiği ve bu tanığın beyanlarının dosya içerisinde bulunan belgelerde uyuşmadığı, bu tanığın beyanlarına itibar edilmediği, dosya içerisinde bulunan delillerden iddialarının hiçbirisi ispat edilemediğinden boşanmaya sebep olan olaylarda davalı karşı davacının tam kusurlu olduğu, bu kapsamda davalı karşı davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verildiği, Mahkemece ortak çocuğun velâyeti hususunda rapor alındığı, ortak çocuğun kurulu düzeni de olduğu dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiği, davalı karşı davacı tarafın sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten tahsili ile kadına ödenmesine, işbu nafakanın karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra ise iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığından 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten tahsili ile kadına ödenmesine, işbu nafakanın karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra ise yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği, mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceği, toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddî tazminat isteyen kadın eşin diğerinden daha fazla kusurlu olmadığı, Boşanma sonucunda bu eşin en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, o halde tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 250.000,00 TL. maddî tazminata hükmedildiği, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylardan tazminat isteyen kadın eşin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkek eşin davranışı kadın eşin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas teşkil eden fiilin ağırlığı ile hakkaniyet ilkesi gereğince 180.000,00 TL. manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile erkeğin davasının reddine, kadının zina sebebine dayalı davasının reddine, kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 250.000,00 TL maddî ve 180.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili tarafından reddedilen zina sebebine dayalı davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı ile vekâlet ücreti yönünden, davalı karşı davacı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.06.2021 tarihli ve 2020/789 Esas, 2021/894 Karar sayılı kararıyla; yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece kadının kusursuz ve erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespitinin ... ve maddî gerçeğe uygun olduğu, erkeğin tam kusurlu olması nedeni ile dava açma hakkı bulunmadığından, karşı davanın reddi kararı yerinde olduğu, kadın yönünden 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanma şartları gerçekleştiğinden asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, davacı karşı davalı kadının zina iddiası ispatlanamadığından, zina nedenine dayalı boşanma davasının reddi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları, davacı-davalı kadının boşanma ile yoksulluğa düşmesi, evlilik birliğindeki mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, evliliğin süresi, paranın alım gücü ile kişilik haklarına saldırı teşkil eden ve tazminata esas fiillerin ağırlığı dikkate alındığında, ortak çocuk için iştirak nafakası ile kadın lehine yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı gibi iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarları hakkaniyete uygun olduğu, ancak davacı davalı kadın yararına belirlenen maddî ve manevî tazminatın miktarı tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında fazla olduğu, bu itibarla erkeğin istinaf talebinin tazminatın miktarı yönünden kısmen kabulüne, davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan davanın reddedilmesi nedeniyle kendisini vekille temsil ettiren davacı davalı kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kadının vekâlet ücretine yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine kadın yararına erkeğin reddedilen davacı için 2.180,00 TL maktu vekâlet ücretine, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 120.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş, tarafların sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı-karşı davalı kadın tarafından, zinaya dayalı boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından, kadının davasının kabulü ve kendi davasının reddi yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 16.02.2022 tarihli ve 2021/10553 esas, 2022/1423 karar sayılı kararı ile yapılan yargılama ve toplanan deliller ile dinlenen tanık beyanlarından, Mahkemece davalı-karşı davacı erkeğin başka bir kadınla tüp bebek tedavisi görmesi ve ailesinin haberi olmadan edindiği konutta başka bir kadın ile sadakatsizliği şeklinde belirlenen ve gerçekleşen eylemlerini sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış olarak nitelendirildiği, bu durumda Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen "sadakatsizlik" vakıası gereğince davacı-karşı davalı kadının zinaya dayalı boşanma davasının ispatlandığının kabulü gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi ... olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına, diğer yönlerden temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları değerlendirildiğinde; davalı-karşı davacı erkeğin başka bir kadınla tüp bebek tedavisi gördüğü ve ailesinin haberi olmadan edindiği konutta başka bir kadın ile sadakatsizlik eyleminde bulunduğu, bu suretle zina olgusunun sübuta erdiği, İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği üzere erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, eşinin dışarı çıkmasına izin vermeyip kendi sosyal ve iş ortamına davacı-davalıyı sokmaması eylemleriyle davacı-davalıya psikolojik şiddet uyguladığı, yine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve davacı-davalıyı aşağıladığı, böylece boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalının kusursuz ve davalı-davacının tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespiti ... ve maddî gerçeğe uygun olduğu, erkeğin tam kusurlu olması nedeni ile dava açma hakkı bulunmadığından, karşı davanın reddi kararının yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği üzere uzman raporu dikkate alınarak tarafların ortak çocuğu 2013 doğumlu Mustafa Yiğit ...'ın velâyetinin davacı davalı anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında yatılı şahsi ilişki kurulmasına karar vermek gerektiği, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları, davacı-davalı kadının boşanma ile yoksulluğa düşmesi, evlilik birliğindeki mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, evliliğin süresi, paranın alım gücü ile kişilik haklarına saldırı teşkil eden ve tazminata esas fiillerin ağırlığı dikkate alındığında, davacı-davalı kadın için tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuk için tedbir ve iştirak nafakasına, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı gibi kadın için hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminatın miktarı hakkaniyete uygun olduğu ancak ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile manevî tazminatın miktarları tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alındığında az olduğu, bu itibarla davacı davalı kadının istinaf talebinin zina nedenli davası, çocuk için iştirak nafakası ile manevî tazminatın miktarı yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılmasına, davacı-davalı kadının zina sebebine dayalı olarak açtığı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 ... maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, dava tarihinden itibaren geçerli ve tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere 22.09.2022 karar tarihine kadar ortak çocuk için aylık 1.000 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, bu nafakanın 22.09.2022 karar tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, kadın için hükmedilen aylık 2.500,00 TL tedbir nafakasının İlk Derece Mahkemesinin 29.06.2018 karar tarihinden itibaren aylık 2.000,00 TL'ye indirilmesine ve karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonrada yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 250.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten tahsili ile kadına verilmesine, erkeğin boşanma davasının reddine, davalı-davacının karşı boşanma davasının reddine karar verildiğinden kendisini vekille temsil ettiren davacı davalı lehine hüküm tarihi itibari ile yürürlükte bulunan tarife uyarınca 9.200,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince hüküm tarihinde asgari ücretin yarısından fazla verdiği nafakaların bölge adliye mahkemesince çok cüzi arttırılarak asgari ücretin yarısı düzeyinde nafakaya hükmedildiğini, aradan geçen 8 yıl, tarafların evlilik süresi, kusur durumu, paranın satın alma gücü, enflasyon nazara alınmaksızın çok düşük miktarda tazminata hükmedildiği, erkeğin muvazaalı işlemler ile mal varlığını devrettiği, ... bir iş insanı olduğu, tapuda adına kayıtlı 3 gayrimenkul olduğu, her biri için aylık 12.000,00 TL kira geliri olduğu, müvekkili adına hükmedilen nafaka ve tazminatların hakkaniyetsiz, orantısız olduğu belirterek, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin zina ettiği iddia edilen kadın ile yanında çalışması dışında hiçbir ilgisinin olmadığını, bahsi geçen hastaneye müvekkilinin hiç gitmediğini, müvekkilinin kredi kartının kullanılmış olabileceğini, dosyada zinaya dair somut delil bulunmadığını, zina nedeni ile boşanma kararı verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatların önce düşürülmesi sonra yükseltilmesinin gerekçesi olmadığını, nafaka ve tazminat bedellerinin yüksek olduğunu, müvekkilinin ülkenin ekonomik koşulları nedeni ile çalışamadığını, yeşil kartlı olduğunu ve nafaka ve tazminatları ödeyecek gücü bulunmadığını belirterek, zina sebebine dayalı davanın kabulü, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda karar verilip verilmediği, ortak çocuk ile davacı karşı davalı kadın yararına nafaka ile davacı karşı davalı kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 161 ... maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 ... maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 ... maddesi.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı karşı davalı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 ... maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi ... görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2), ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davacı karşı davalı kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakası yönlerinden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı karşı davalı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Salim'e yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Ayşe'ye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.