"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/34 E., 2022/2378 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/630 E., 2021/218 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin polis, davalının sağlık memuru olduğunu, tarafların müvekkilinin Diyarbakır'dan Konya iline atamasının yapılabilmesi adına öncesinde 17.12.2015 tarihinde resmi nikahla evlenip 07.08.2016 tarihinde düğün yaparak evlendiklerini, ortak 2018 doğumlu ... isimli erkek çocuklarının olduğunu, ortak evin kadının ailesinin çok yakınından tutulduğunu, kadının ailesinin evliliğe sürekli müdahale ettiklerini, aile sırlarının ailesine kadın tarafından sürekli aktarıldığını, müvekkiline "...ya ben ya ailen..." diyerek tercihe zorladığını, cep telefonundan onur kırıcı söylem ve yazılar yazdığını, kadının babasının 2019 yılında ameliyatı nedeniyle Adana iline gitmesini dahi sorun eden davalı kadının "...seni de aileni de istemiyorum..." şeklinde beyanlarda bulunduğunu, ... plaka sayılı aracın 10.06.2019 tarihinde ... adına satıldığını gören davacının, davalının mal kaçırmak amaçlı olarak aracın devredildiğinin ifade edilmesi neticesinde şok yaşadığını, tarafların evlilik birliğinin bu nedenlerle kadının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, erkeğin ailesinin evliliğe müdahale ettiğini, erkeğin müvekkili ve çocukla ilgilenmediğini, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, sinkaflı küfürler ettiğini, evden kovduğunu, tehdit ettiğini, ortak çocuğun hastalığı ile ilgilenmediğini, müvekkilinin maaş kartını, ortak çocuğun kumbarasındaki parayı aldığını, erkeğin annesinin de müvekkiline hakaret ettiğini, iftira attığını, erkeğin mehir senedinin yırtılmasını istediğini, cinsel sorunlarının olduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık yasal faizi ile birlikte 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık yasal faizi ile birlikte 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasını, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 500.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı erkeğin, kadının hamileliği döneminde sık sık ailesinin yanına gittiği, eşini yalnız bıraktığı, destek olmadığı, çocuğun hastalığı ile ilgilenmediği, ortak konuttan sık sık ayrılıp ailesinin yanında kaldığı, kendisine ulaşılmak istendiğinde cevap vermediği, mehir senedinin yırtılması konusunda baskı yaptığı, 2019 Nisan ayında fiziksel şiddet uyguladığı, en son kadına sinkaflı hakaret ettiği; davalı-karşı davacı kadının ise çocuğun doğumunda erkeğin annesinin eve gelmesini istemediği, davacı-karşı davalıya hakaret ettiği, küçük düşürücü sözler sarf ettiği, ortak alınan aracı habersiz sattığı hususlarının sabit olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı karşı davalı erkeğin ağır kusurlu, davalı-karşı davacı kadının hafif kusurlu olduğu, evlilik birliğinin tarafların ortak hayatı sürdürmesi beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, bu kapsamda asıl ve karşı davanın kabulüne karar verildiği, sosyal hizmet uzmanı tarafından düzenlenen 20.10.2020 tarihli raporda ortak çocuk Baturalp'in velâyetinin anne'ye verilmesinin, baba ile de kişisel ilişki kurulmasının çocuğun yüksek yararı ve esenliğine olacağı kanaatinin bildirildiği, çocuğun anne yanında düzenini kurmuş olması dikkate alınarak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki kurulmasına ve günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar, çocuğun eğitim ve diğer ihtiyaçları için harcanması zorunlu masraflar ve ana babanın mali durumuna göre dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere her ay 550,00 TL tedbir nafakasının babadan alınarak, annesine verilmesine, tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 800,00 TL'ye yükseltilmesine, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren 800,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakasına her yıl Ocak ayında TÜİK tarafından belirlenecek ÜFE oranında artış uygulanmasına, karar verildiği, davacı-karşı davalı kadının düzenli gelir getiren işte çalıştığı, yoksulluğa düşme durumunun olmadığı, davalı-karşı davacı lehine 19.08.2019 tarihinden 02.12.2020 tarihine kadar 150,00 TL tedbir nafakasının davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, nafakanın 02.12.2020 tarihinden itibaren sona ermesine, kadının yoksulluk nafakasına hükmedilmesi talebinin tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak reddine karar verildiği, tarafların kusur durumu, gelir düzeyleri, sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi de düşünülerek kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukları Baturalp ile davacı-karşı davalı baba ... arasında tarafların aynı şehirde yaşıyor olmaları halinde her ayın 1. ve 3. cumartesi günü saat 10:00'da alıp pazar akşamı saat 17:00'de iade etmek, tarafların farklı şehirlerde yaşıyor olmaları halinde her ayın son hafta sonu Cuma akşam saat 18:00'da alıp Pazar akşam saat 18:00'e kadar, dini bayramların 2. günü saat 10:00'da alıp 3. günü saat 18:00'de iade etmek, her yıl babalar gününde saat 10:00'da alıp aynı gün saat 18:00'de, yaz tatillerinde 1 temmuz saat 10:00'da alıp 15 temmuz saat 18:00'e, sömestr tatilinin 1. haftası pazartesi günü saat 10:00'dan aynı haftanın son günü Pazar akşam saat 18:00'e kadar iade etmek kaydı ile kişisel ilişki kurmalarına, ortak çocuk için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere her ay 550,00 TL tedbir nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine, tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 800,00 TL'ye yükseltilmesine, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren 800,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, iştirak nafakasına her yıl Ocak ayında TÜİK tarafından belirlenecek ÜFE oranında artış uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadın yararına dava tarihinden 02.12.2020 tarihine kadar aylık 150,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın 02.12.2020 tarihinden itibaren sona ermesine, kadının yoksulluk nafakasına hükmedilmesi talebinin reddine, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin açıkladığı maddî vakıalardan sonra tarafların barışıp bir arada yaşadıklarını, kusurların affedildiğini, müvekkilinin birliğin temelinden sarsılmasında kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kusurlu davranışının ispatlanmadığını, asıl kusurun kadında olduğunu, kadının birliğin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğunu, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken kadın yararına tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin evlilik birliğinin kendisine yüklediği tüm görevleri yerine getirdiğini, müvekkiline atfı kabil kusur bulunmadığını, tüm kusurun erkekte olduğunu, kusur durumu ve mevcut şartlara göre maddî ve manevî tazminatın düşük takdir edildiğini, ortak çocuk için takdir edilen iştirak nafakasının da çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu, müvekkili yararına da yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiğini, çocukla baba arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasının da çocuğun menfaatine olmadığını belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı, müvekkilinin reddedilen yoksulluk nafakası talebi, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece mahkemesince kadına yüklenen kusurların yerinde olduğu, kadının ayrıca erkeğin ailesi ile görüşmemesi hususunda baskı yaptığı, erkeğin ailesinin ortak haneye gelmesini istemediği, babasının erkeğe şiddetine sessiz kaldığı yönüyle kusurlu bulunduğu, erkeğe yüklenen kusurların yerinde olduğu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2019/31657 soruşturma sayılı dosyasında 05.07.2019 tarihinde kadının şikayetten vazgeçme beyanının erkeği ceza almaktan kurtarmaya yönelik olduğu, tarafların 2019 yılı nisan ayında fiilen ayrıldıkları ve tekrar bir araya gelmedikleri, bu hali ile ceza dosyasına konu erkeğin kadına yönelik şiddetinin af kapsamında kalmadığı, kaldı ki tanık beyanları ile erkeğin kadına sürekli şiddet uyguladığı, erkeğin ayrıca kadının maaş kartını elinden aldığı yönüyle de kusurlu bulunduğu, erkeğin cinsel birlikteliğe ilişkin rahatsızlığının olduğu yönüyle kadının iddiası kapsamında kadının erkeğin tedavi olmadığı hususunu ispatlayamaması sebebi ile erkeğe kusur olarak verilmemesinin isabetli olduğu, gerçekleşen kusur durumuna göre mahkemenin erkeğin ağır kadının hafif kusurlu olduğu yönündeki kusur dağılımı isabetli bulunarak, tarafların karşılıklı davaların kabulüne yönelik istinaf taleplerinin reddedildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre erkeğin polis kadının sağlık memuru olarak görev yaptığı, erkeğin üzerine kayıtlı 2 taşınmazının bulunduğu, ortak çocuğun anne ile birlikte yaşadığı, ortak çocuğun annesi ile birlikte yaşadığı, yaşadığı ortamın gelişimine uygun olduğu, aldırılan raporda çocuğun velâyetinin annede bırakılmasının çocuğun menfaatine olacağının tespit edildiği, çocuğun anne yanında kurulu düzeninin oluşması anne bakım gözetim ve şefkatına muhtaç olduğu dönemde olması nazara alınarak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinde ve kadın ve çocuk için tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve miktarında bir isabetsizlik görülmediği, erkeğin kadın için verilen tedbir nafakasına ve tarafların çocuk için verilen tedbir nafakasına yönelik istinaf talepleri reddedildiği, ortak çocuk ile baba arasında kurulan şahsi ilişkinin terditli olarak belirlenmesi isabetsiz bulunarak re'sen şahsi ilişki tesis edildiği, kadının yatılı şahsi ilişki kurulmasına yönelik istinafının ortak çocuğun üstün yararına olmamakla reddine karar verildiği, tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, zorunlu öğrenim döneminde bulunması temel ihtiyaçları ile eğitim öğretim ihtiyaçları nazara alındığında hükmedilen nafakaların tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına, günün ekonomik şartlarına, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine, çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarına göre yetersiz olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan erkeğin kusurunun mahiyeti, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında maddî ve manevî tazminat miktarının uygun olmadığı gerekçesi ile karşılıklı davaların kabulüne, çocuk için verilen tedbir nafakasına yönelik, ... erkeğin, velâyete, iştirak nafakasına, kadın için verilen tedbir nafakasına ve tazminatlara yönelik istinaf taleplerinin esastan reddine, tarafların, kusura yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, davalı-davacı kadının, iştirak ve tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlerden kaldırılmasına, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren başlamak üzere ve kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ortak çocuk Baturalp için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının ... erkekten alınarak davalı-davacı kadına ödenmesine, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 30.000,00 TL maddî tazminatın boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ... erkekten alınarak davalı-davacı kadına ödenmesine, 30.000,00 TL manevî tazminatın boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ... erkekten alınarak davalı-davacı kadına ödenmesine, velâyeti anneye verilen ortak çocuk ile ... baba arasında kişisel ilişki tesisine, buna göre; "Her ayın 1. ve 3. haftası cumartesi günleri sabah saat 09.00'dan, pazar günü akşam saat 17.00'ye kadar, her yıl sömestr tatilinin 1.günü sabah saat 09.00'dan 7.günü akşam saat 17.00'ye kadar, her yıl 1 Temmuz sabah saat 09.00'dan 31 Temmuz akşam saat 17.00'ye kadar, her yıl dini bayramların 2.günü sabah saat 09.00'dan 3.günü akşam saat 17.00'ye kadar" çocuğun babasıyla birlikte kalmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkiline yüklenen kusurların ispatlanmadığını, birliğin temelinden sarsılmasında kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkili hakkında fiziksel şiddet nedeni ile hiçbir kovuşturma bulunmadığını, bu durumun fiziksel şiddet uygulanmadığının en büyük kanıtı olduğunu, kaldı ki mahkemece müvekkiline yüklenen kusurlardan sonra evliliğin devam ettiğini, tam kusurlu kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin birliğin temelinden sarsılmasında kusurunun bulunmadığını, erkek tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını, erkeğin cinsel rahatsızlığına ilişkin tedavi olmadığının da sabit olduğunu, erkeğin birlik görevlerini ihmal ettiğini, müvekkilinin annesini evden kovduğunu, iddia ettikleri hususların dosya kapsamı ile sabit olduğunu, erkeğin tam kusurlu olduğunu, hüküm altına alınan tazminatların az olduğunu, müvekkilinin asgari ücretle çalıştığını ve yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğunu, çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının az olduğunu, ortak çocuk ile babanın yatılı kalmasının çocuğun menfaatine aykırı olduğunu, özellikle uzun süreli tatil dönemlerinde yatılı kişisel ilişkinin kaldırılması gerektiğini, çocuğun 4 temmuz olan her doğum gününün de baba yanında geçireceğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı, müvekkilinin reddedilen yoksulluk nafakası talebi, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında, davaların kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davalı karşı davacı kadın yararına hüküm altına alınan tazminatların ve iştirak nafakasının koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları, davalı-karşı davacı kadın yararına yoksulluk nafakası, davacı-karşı davalı erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki süresinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci, 323 üncü maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 9 uncu maddesinin 3 üncü fıkrası, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 4 üncü maddesinin 1 inci ve 2 nci fıkrası,
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.