"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Mahkeme kararının davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 14.03.2018 tarihli ve 2016/12920 Esas, 2018/3279 Karar sayılı kararı ile karar bozulmuş, bozma üzerine Mahkemece bozma ilâmına direnilmiş ve bu kararın da davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.10.2022 tarihli ve 2019/2-633 Esas 2022/1293 Karar sayılı ilâmı ile direnme kararının yerinde olduğuna karar verilerek bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden temyiz itirazlarına ilişkin inceleme yapılmak üzere dosya Dairemize gönderilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu tarafından dosya Dairemize gönderilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 1999 yılında görücü usulü ile evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, eşlerin davalının ailesine ait iki katlı müstakil evin üst katında ikamet ettiklerini, davalı erkeğin evliliğin başından beri aşırı kıskanç davranışlar sergilediğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, ailesi ile görüşmesine müsaade etmediğini, müvekkilini öldürmekle tehdit ettiğini, davalıya şizofreni ön tanısı konulduğunu, hastalığının da etkisiyle eşinin kendisini aldattığı düşüncesine kapıldığını, bu düşünce nedeniyle davacıya yönelik kötü davranışlarını artırdığını, müvekkilinin yaşadıklarına daha fazla dayanamayarak çocuklarını dahi yanına alamadan ortak konutu terk etmek zorunda kaldığını ileri sürerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, velâyetlerin anneye verilmesine, ortak çocuklardan Sadık yararına aylık 500,00 TL, Halil yararına 300,00 TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin eşine hiçbir zaman karışmadığını, herhangi bir saygısızlıkta bulunmadığını, davacı kadının istediği gibi yaşadığını, müvekkilinin karıncayı bile incitmeyen bir kişi olduğunu, davacının iddialarının hayal ürünü olduğunu, psikolojik şiddet gören tarafın müvekkili olduğunu, bu nedenle şizofreni değil psikolojik tedavi gördüğünü, davacının birlik görevlerini yerine getirmediğini, çocukları ile ilgilenmediğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, iki yıldır eşi ile birlikte yatmadığını, bunun yerine çocukların odasında kaldığını ve odada bulunan bilgisayar başında vaktini geçirdiğini ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine ayrıca müvekkili yararına 50.000 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.02.2016 tarihli ve 2014/392 Esas, 2016/45 Karar sayılı kararıyla; davacı kadının farklı numaralarla hayatın olağan akışına aykırı şekilde görüştüğü ve SMS gönderdiği, eşini ve çocuklarını ihmâl ettiği, ortak çocukların ifadesine göre annelerini evdeki bilgisayardan görüntülü konuşurken gördükleri, bunun üzerine şüphelenerek annelerini takip ettikleri, bilgisayarda gördükleri erkekle annelerini uygunsuz hâlde yakaladıkları, davacının gerçekleştirdiği uzun süreli yürüyüşler nedeniyle eşler arasında tartışma çıktığı ve birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ettikleri, bunun üzerine davalı erkeğin eşini darp ettiği, hâl böyle olunca boşanmaya sebep olan olaylarda sadakatsiz davranan, eşini ve çocuklarını ihmâl eden ve eşine hakaret eden kadının ağır, eşine fiziksel şiddet uygulayan ve hakaret eden erkeğin ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, velâyetlerin babaya verilmesine, anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, davacı karşı davalı kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, 7.500,00 TL manevî tazminatın davacı-karşı davalı kadından alınarak davalı-karşı davacı erkeğe verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 14.03.2018 tarihli ve 2016/12920 Esas, 2018/3279 Karar sayılı kararıyla, yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında davalı karşı davacı erkeğin eşine birden fazla kez fiziksel şiddet uyguladığı, gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği, bu husus gözetilmeden davacı-karşı davalı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı erkek lehine manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, davacı-karşı davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddinin doğru olmadığı gerekçeleriyle Mahkeme kararının bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilk verdiği kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı kadın vekili, davacı karşı davalı kadına yüklenen kusurların asılsız olduğunu, davalı karşı davacı erkeğin kadına sürekli şiddet uyguladığını, hapis hayatı yaşattığını, kendisini aldattığı yönünde ithamlarda bulunduğunu, mahkeme tarafından kusur izafesi yapılırken sadece yanlı beyanda bulunan davalı-karşı davacı erkek tanıklarının beyanlarına itibar edildiğini, davacı-karşı davalı kadının tanıklarının beyanlarının nazara alınmadığını, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu, hükmedilen manevî tazminatın miktarının da çok fahiş olduğunu ileri sürerek direnme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.10.2022 tarihli ve 2019/2-633 Esas 2022/1293 Karar sayılı ilâmı ile, tarafların ortak çocuklarının birbirleri ile uyumlu beyanlarına göre çocukların 12.00 ile 18.00 arasında okula gittikleri, kadının sürekli olarak sabah 06.30’dan öğlen 11.30’a kadar dışarıda yürüyüş yaptığı, akşam çocuklar eve gelmeden yeniden çıktığı ve akşam 21.30 civarında eve döndüğü, dolayısıyla evde kahvaltı ve akşam yemeği bulunmadığı, çocuklar annelerine nerede olduğunu sorduklarında “spor yapmaya ihtiyacı olduğunu” beyan ettiği, bu görevleri çoğunlukla babanın yerine getirdiği, bazı zamanlarda çocukların evde yemek bulunmaması nedeniyle dışarıda yemek zorunda kaldıkları, evde yemek hazırlanmaması nedeniyle babaları annelerine tepki gösterdiğinde kadının eşine ağza alınmayacak küfürler ettiği, bunun dışında babalarının anneleriyle birlikte yatmak istemesine rağmen kadının iki yıldır eşiyle aynı odada yatmadığı, “belim ağrıyor” diyerek Sadık’ın yatağında yatmak istediği, bunun sonucunda Sadık’ın salonda uyumaya başladığı, bir gece annesini odada bulunan bilgisayardan bir erkekle samimi şekilde görüntülü konuştuğunu gördüğü, annesine “bu kim diye sorduğunda” annesinin cevap vermediği, çocukların duyduğu şüphe nedeniyle annelerini takip etmeye başladıkları, bilgisayarda gördüğü erkek şahısla annelerini parkta uygunsuz hâlde gördükleri, sonrasında Sadık’ın bir hafta sonra annesini yeniden takip ettiği, bu kez annesi ile adamı öpüşürken gördüğü, çocukların gördükleri bu olayı üzüleceği düşüncesiyle babalarına anlatmadıkları, bu olanların yanında Halil’in annelerini parkta yakaladıkları ilk olayın akabinde annesinin evin anahtarını o adama verdiğini, onda unutması nedeniyle çantasında anahtarı bulamadığını, telefon ile parkta beraber olduğu erkek şahsı aradığını, Halil’e yoldan dümdüz yürüyüp karşılaştığın erkek şahıstan anahtarı almasını söylediğini, bankta annesiyle birlikte oturduğu adamın evlerinin anahtarını kendisine verdiğini beyan ettiği, tanık beyanlarının yanında dosyada mevcut kadın eşin kullanmakta olduğu hatta ait HTS kayıtlarına göre davacının farklı numaralarla ve özellikle ... E.B. isimli şahsa ait olan telefon ile hayatın olağan akışına aykırı şekilde görüşmeler gerçekleştirdiği, karşılıklı mesajlaşmaların olduğu dikkate alındığında evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğünü ihlâl eden ve yaşanan olaylardan sonra çocuklarını da bırakarak evden ayrılan kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, hâl böyle olunca; Mahkemece taraflardan davacı karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğu kabul edilerek verilen direnme kararının yerinde olduğu, davalı karşı davacı erkek yararına hükmedilen manevî tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazları incelenmek üzere dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı karşı davacı erkek yararına mahkemece hükmedilen manevî tazminatın miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
İş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.