Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1416 E. 2023/4560 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, davalı kadının kusurlu olup olmadığı ve taraflar arasındaki geçimsizliğin boşanma sebebi sayılıp sayılamayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık, özellikle tarafların dava açıldıktan sonra bir süre birlikte yaşamaları nedeniyle affetmenin söz konusu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının kusurlu davranışlarına ilişkin tanık beyanlarının bulunması, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde kusurunun olmadığını savunarak davanın reddini talep etmesi ve tarafların dava açıldıktan sonra bir süre birlikte yaşamış olmalarına rağmen affetmenin ispatlanamaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1856 E., 2022/2674 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/107 E., 2021/262 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı kadının sürekli kavga çıkarıp evi terk ettiğini, kavgalara ailesini de dahil olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, çocuklara bakmadığını, yemek yapmadığını, ailesini kötülediğini, sinkaflı sözlerle küfür ettiğini, son olarak çocukları ve kendisini bırakıp gittiğini, 6 aydır geriye gelmediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki tüm iddiaların asılsız olduğunu, davacının kendisine iftira attığını, davacının kendisini 4 kez aldattığını, abisinin kendisini ölüm ile tehdit ettiğini, davacı erkeğin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, bir yere gitmesine izin vermediğini, ailesinin yönlendirmesi ile hareket ettiğini, boşanmak istediğini, çocukların velâyetinin kendisine verilmesi gerektiğini beyan ederek, çocuklar için aylık 2.000,00'er TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığı, evi ve eşi ile ilgilenmediği, hiçbir sebep yokken evliliğe uyum sağlayamıyorum diyerek evden ayrıldığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, tarafların ve toplumun evlilik birliğinden beklediği herhangi bir menfaatin kalmadığı, bu kapsamda davanın kabulüne karar verildiği, dosyaya ibraz olunan sosyal inceleme raporunda, ortak çocukların fiili ayrılıktan bu yana baba ile birlikte kaldıkları, baba ile birlikte yaşamak istediklerini beyan ettikleri anlaşıldığından çocukların velâyetinin babaya verildiği, yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasında davalı kadının herhangi bir geliri olmadığı, boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkını elde eden kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, bu kapsamda kadın yararına tedbir nafakasına hükmedildiği, davalı kadın tam kusurlu kabul edildiğinden şartları oluşmadığından bahisle davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, davalı kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin hiç bir kusurunun olmadığını, davacının tanık beyanları ile müvekkiline isnat ettiği kusurları ispatlayamadığını, sosyal inceleme raporunun tek taraflı düzenlendiğini, hükmün gerekçeden yoksun olduğunu, ispatlanamayan davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, tedbir nafakasının son derece düşük olduğunu belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılama ve toplanan delillerden, boşanma davası açıldıktan sonra tarafların barıştıkları, iki ay kadar birlikte yaşadıkları, dolayısıyla erkeğin, davalı kadının davadan önceki eylemlerini affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının sabit olduğu, affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar nedeniyle boşanmaya karar verilmesi olanaklı olmadığı, davacının boşanma davası yönünden 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluşmadığı, davacının boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek temyiz dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin davacı kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığının dosya kapsamı ile sabit olduğunu, çocukların anneleri ile birlikte vakit geçirmek için ve kalacak başka yeri olmadığından müşterek konutta bir süre kaldığını ancak kadını affetmediğini, bu yönde beyan ve davranışı olmadığını, aralarında karı koca ilişkisi olmadığını, bunun yanında affetmenin hakim tarafından re'sen dikkate alınamayacağını, davalı tarafından af iddiasının ileri sürülmediğini, Bölge Adliye Mahkemesince re'sen af olgusunun kabul edilerek davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkeğin boşanma davasının kabulü koşulların oluşup oluşmadığı, taraflar arasındaki geçimsizlikte davacı kadının kusurunun bulunup bulunmadığı, af olgusunun ispat edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı kadının kusurlu davranışlarına esas kabul edilen tanık Hanife tarafından, tarafların dava açıldıktan sonra bir araya gelerek birlikte yaşadığının belirtilmesine ve davalı kadın vekilinin istinaf dilekçesi ile kusurunun bulunmadığını öne sürerek, davanın reddini talep ettiğinin anlaşılmasına göre davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.