Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1448 E. 2023/857 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Baba tarafından açılan iştirak nafakasının azaltılması davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesinin Yargıtay’ın bozma ilamına uygun olarak verdiği ve iştirak nafakasının azaltılmasını gerektirecek bir durum olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair kararında hukuki isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek temyiz isteminin reddiyle karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen iştirak nafakasının azaltılması davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Sarıyer Aile Mahkemesinin 2007/634 Esas, 2007/764 Karar sayılı ilamı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince boşandıklarını, kararın 22.10.2007 tarihinde kesinleştiğini, boşanma kararı ile müşterek çocuğun velayetinin annesine verildiğini, çocuk için kararın kesinleştiği tarihten itibaren yıllık 50.000,00 TL iştirak nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine, iştirak nafakasının her yıl protokolde belirtilen şekilde %20 oranında arttırılarak devamına karar verildiğini, müvekkilinin yabancı uyruklu eşinin çocuğu yurt dışına götüreceği ve oğlunu bir daha görememe kaygısı ile ağır mali yükümlülükler içeren boşanma protokolünü kabul ettiğini, davalının, zaman içinde Mozaik Şirketinin ortağı olarak müvekkilinin yegane geliri olan müdür maaşını yok etmeye yönelik dava açtığını sonrasında müvekkilinin aylık ücret ödemelerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı aldırdığını, müvekkilinin müdür maaşını 2016 yılı Ağustos ayından itibaren ve halen alamadığını, bu durumun müvekkilinin iktisaden yıkımına, adeta aç kalmasına sebebiyet vereceğini, davalının bunları çok iyi bilmesine rağmen kötü niyetli iddialarda ve taleplerde bulunarak davacıyı taciz etmeye, sıkıştırmaya çalıştığını, çocuk için boşanma kararında kararlaştırılan iştirak nafakası tutarının çok yüksek olduğunu, çocuğun gerçek ihtiyaçları gözetilerek iştirak nafakası kapsamında iaşe bedeli ve okul ödemelerinin ayrı ayrı yeniden belirlenmesi gerektiğini, belirlenecek iaşe bedelinin yıllık artışının TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında belirlenmesine karar verilmesini, müvekkilinin alınan tedbir nedeniyle hiçbir geliri bulunmadığından iştirak nafakası ödemesinin, 2016 yılı Ağustos ayından itibaren geçerli olmak üzere ... 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/739 Esas sayılı dosyasından vermiş olduğu 19.07.2016 tarihli müdürlük ücretinin ödenmesinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı ile ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/509 Esas, 2015/731 karar sayılı kararının yürürlükte olduğu süre zarfında ivedi olarak durdurulmasını, davalının bu dava kesinleşinceye kadar herhangi bir iştirak nafakası talebinde bulunmaktan men'ine ve bir talepte bulunmaması için teminatsız olarak ve karşı taraf dinlenmeksizin ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hali hazırda Mozaik Şirketinden aylık 40.000,00 TL maaş aldığını, Ağustos 2016'dan itibaren gelirinin olmadığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili tarafından Mozaik şirketinin 30.03.2016 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali için dava açtığını, yargılama sırasında şirket müdürü davacıya aylık 50.000,00 TL ücret ödenmesine yönelik kararın durdurulmasına dair tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verildiğini, müvekkilinin, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığını, geçim darlığında yaşamını sürdürebilmek adına ailesi ve arkadaşlarından borçlar aldığını, bu borçların ödenebilmesi ve çocuğunun ihtiyaçlarının karşılanabilmesi adına müvekkilinin evini birkaç bölüm için dizilere kiraya vermek mecburiyetinde kaldığını, davacının kendi ev kirasını ve eşine düzenlediği doğum günü partisini dahi şirkete ödettirdiğini, kendisine ülke standartlarında çok az kişinin kazanabileceği miktarda maaş verilmesine karar verdirttiğini, çocuğuna yapmış olduğu ahlaki ödemeleri dahi şirketin kasasından yaptığını, taraflar arasında boşanma protokolünün imzalandığı tarihten bu yana davacının maddi durumunun daha da iyiye gittiğini, davacının şirketten hali hazırda aylık 40.000 TL maaş aldığını, müşterek çocuğunun her geçen gün büyüdüğünü, kendisi ile birlikte ihtiyaçları ve masraflarının arttığını, davacının iaşe bedeli ve okul ödemelerinin ayrı ayrı belirlenmesi ve ödemelerin doğrudan ilgili kurum ve kuruluşlara yapılması talebinin iştirak nafakasının mahiyeti gereği reddi gerektiğini, müvekkili ve çocuğun çevresinden aldıkları borçlarla hayatını idame ettirdiklerini, davacının, davalının tüm gelir kaynaklarını bloke ettirdiğini, Mozaik isimli, değeri 20.000.000,00 $'ın üzerinde olan şirketin tüm imkanlarını istediği gibi kullandığını, halen sadece maaş olarak aylık 40.000,00 TL aldığını, iştirak nafakasının yeniden düzenlenmesini gerektirecek durumun var olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle, tarafların müşterek çocuğu Kaan için belirlenen iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren iaşe ve eğitim masraflarında kullanılmak üzere aylık 15.000,00 TL'ye indirilmesine, nafaka miktarının her yıl nisan ayında TÜİK tarafından açıklanacak ÜFE oranında arttırılmasına, iştirak nafakası iaşe ve eğitim masraflarına karşılık olarak belirlendiğinden davacı vekilinin çocuğun eğitim masraflarının davacı tarafça direkt kuruma ödenmesine ilişkin talebi konusunda karar vermeye yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili eksik inceleme ile karar verildiğini, kararın gerekçesiz olduğunu beyanla kabul edilen kısım yönünden istinaf isteminde bulunmuştur

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2021 tarih, 2021/1539 Esas, 2021/1885 Karar sayılı kararıyla; tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün gelir durumu, çocuğun yaşı annenin yapacağı katkı da dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin karar ve gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumlu olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili; tarafların ekonomik sosyal durumlarının değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, sadece çocuğun ihtiyaçları belirlenerek yapılan değerlendirmenin eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayandırıldığını, kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bu nedenlerle lehine bozulmasını talep etmiştir.

2.Dairenin 09.06.2022 tarihli, 2022/4640 Esas, 2022/5577 Karar sayılı bozma ilamı ile; tarafların Sarıyer Aile Mahkemesinin 2007/634 Esas, 2007/764 Karar sayılı ilamıyla anlaşmalı boşandıkları; söz konusu karar ile ortak çocuk lehine yıllık 50.000,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakasının her yıl protokolde belirtilen şekilde %20 oranında arttırılarak devamına karar verildiği; kararın 22.10.2007 tarihinde kesinleştiği, iştirak nafakasının azaltılması talebiyle açılan ... bu davanın 13.10.2016 tarihinde açıldığı, yapılan incelemede, eldeki dava tarihi itibarıyla iştirak nafakasının azaltılmasını gerektirir koşulların oluşmadığı, bu sebeple davacı baba tarafından açılan iştirak nafakasının azaltılması davasının reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, Sarıyer Aile Mahkemesinin 2007/634 Esas, 2007/764 Karar sayılı ilamıyla anlaşmalı boşandıkları; söz konusu karar ile ortak çocuk lehine yıllık 50.000,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakasının her yıl protokolde belirtilen şekilde %20 oranında arttırılarak devamına karar verildiği; kararın 22.10.2007 tarihinde kesinleştiği, iştirak nafakasının azaltılması talebiyle açılan ... bu davanın 13.10.2016 tarihinde açıldığı, yapılan incelemede, eldeki dava tarihi itibarıyla iştirak nafakasının azaltılmasını gerektirir koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay dairesi kararının gerekçesiz olduğunu, davalının müşterek çocuğu da alarak Amerika'ya gittiğini ve orada yaşamaya başladığını, boşanma kararının uygulanamaz olduğunu, 2016 Kasım- 2017 Kasım tarihleri arası iştirak nafakası tutarının aylık 21.514,98 TL olduğunu müvekkilinin gelirine göre iştirak nafakasının fazla olduğunu beyan ederek usul ve yasaya, hakkaniyete, kamu düzenine aykırı davanın reddi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı baba tarafından açılan iştirak nafakasının azaltılması davasının reddi kararının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi hükümleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Bilal'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

07.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.