"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1109 E., 2022/1742 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 16. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/177 E., 2021/560 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesince, erkeğin davasında verilen boşanma hükmü ve ortak çocuklar yararına hüküm altına alınan iştirak nafakaları taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı davalı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
... kadının reddedilen yön dışında, davalı-davacı erkeğin tüm temyiz itirazları yönünden gerekli şartları
taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor düzenlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;
I. DAVA
1.Davacı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, ailesine ve kendisine hakaret ettiğini, erkeğin annesinin, ortak çocukların babasının başka biri olduğunu söylediğini, erkeğin kendi evini babası adına kayıt ettirdiğini, erkeğin annesinin kendisini sürekli tehdit ettiğini, erkeğin de kendisine sürekli hakaret ettiğini, şiddete teşebbüs ettiğini, maddî imkanlarını anne ve babasına verdiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukarın velâyetinin müvekkiline verilmesine, nafaka ve tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı davalı kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin müvekkiline sürekli şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, anne ve babasının, müvekkiline psikolojik baskı kurduğunu, hakaret ettiğini, çocukların babasının başkası olduğunu iddia ettiklerini beyan etmiştir.
3.Davacı davalı kadın vekili 06.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar yararına aylık 400,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların kadının ailesinin rızası olmadan evlendiğini, bu nedenle kadının ailesinin bu evliliği hiç bir zaman kabullenmediğini, müvekkili ve ailesine karşı husumet içinde olduklarını, kadının kardeşi ...'nın müvekkilinin annesine hakaret ve tehdit ettiğini, kadının müvekkilinin ailesine tavır yaptığını, müvekkilinin maddî durumunu yeterli bulmadığını, gelirinden fazla taleplerde bulunduğunu, müvekkili taleplerini karşılayamayınca küfür ve hakaret ettiğini, aşağıladığını, ortak çocuk ...'ya şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, defalarca evden kovduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 45.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların kaçarak evlendikleri, bir yıl boyunca erkeğin annesi ile birlikte yaşadıkları, kadının, erkeğin annesi ile anlaşamadığı ve erkek ile olan sorunları nedeniyle kadın sığınma evine sığındığı, ayrıca boşanma davası açtığı, erkeğin annesinin tarafların yaşadığı evden ayrılması nedeniyle tarafların bir araya geldikleri, kadının boşanma davasından vazgeçtiği ancak bundan sonra erkeğin maddî ihtiyaçları yeterince karşılamadığı bu nedenle tarafların tartıştıkları en son çıkan tartışmada erkeğin, kadının yakasından tutarak içeriye sokmaya çalıştığı, ayrıca 22.09.2017 tarihli sosyal inceleme raporunda çocuklara şiddet uyguladığı gerekçesiyle doğru olmayan şikayette bulunduğunu, kıskanç tavırlar sergilediğini, kadının balkona bile çıkmasını istemediğini, maddî yardımda yeterince bulunmadığını kabul ettiği hususlarının sabit olduğu, kadının da eşine hakaret ettiği, eşinin annesini istemediği, kadın sığınma evine gideceğini söylediği, gerçekleşen duruma göre, boşanmaya neden olan olaylarda yeterince maddî yardımda bulunmayan, çocukları dövdüğü iddiası ile doğru olmayan ihbarda bulunan, son tartışmada eşinin yakasından tutan, kıskanç tavırlar sergileyen erkeğin, hakaret eden ve kayın validesini istemeyen, eşinin davranışları karşısında kadın sığınma evine gideceğini söyleyen kadına karşı ağır kusurlu olduğu, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, tarafların, kabul ve tespit edilen kusur durumuna göre, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının ise kusur durumuna, boşanma ile mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik haklarının da saldırıya uğramış bulunması nazara alınarak, evlilik süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile kusur oranları nazara alınarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verildiği, tarafların velâyete tabi ortak çocukların anne yanında kalıyor olması ve anne yanında kalmaya devam etmesinin çocukların gelişimi olumsuz etkileyeceğine dair bir delil bulunmaması, sosyal inceleme raporu kapsamı, uzman görüşü birlikte değerlendirildiğinde, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek çocuklar için uygun miktarda tedbir ile iştirak nafakasına hükmedildiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kadının ev hanımı olup gelirinin bulunmaması nazara alınarak kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere tedbir nafakasına ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği sabit olmakla, yoksulluk nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 250,00'şer TL tedbir ve 300,00'şer TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı erkek vekili tarafındna istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı davalı kadının asıl davada tanık deliline dayanmadığını, buna rağmen, mahkemece tanık delilleri değerlendirilerek müvekkiline kusur yüklenildiğini ve kadının davasının kabulüne karar verildiğini, kadının iddialarını destekler hiç bir somut delilinin olmadığını, davasının reddi gerektiğini, kusuru olmayan müvekkili aleyhine tazminata hükmedilemeyeceğini, müvekkili yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi, müvekkili aleyhine hükmedilen tedbir- yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı- davalı kadının dava dilekçesinde delil ve tanık bildirmediği, erkeğin de asıl davaya cevap vermeyerek dilekçeler aşamasının tamamlandığı, erkeğin açtığı birleşen davada verdiği cevap dilekçesi ile delil ve tanık bildirdiği, 06.12.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında erkek vekilinin asıl davada kadının tanık dinletme talebine muvafakatlerinin olmadığını belirttiği, Mahkemece de aynı oturumda "Asıl davacı dava dilekçesinde tanık dilekçesinde tanık deliline dayanmamış olmakla, karşı davacı da muvafakat etmediğinden asıl dava yönünden davacının tanık dinletme talebinin reddine" birleşen dava yönünden tanıklarının dinlenmesine karar verildiği, kadının 06.05.2019 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ettiği ve ıslah dilekçesi ile de tanık bildirdiği, buna göre Mahkemece dinlenen tanıkların asıl dava yönünden de değerlendirilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, erkek vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda kadın az, erkek ağır kusurlu kabul edilmiş ise de, tüm dosya kapsamından; mahkemece erkeğe "kıskanç olduğu, çocukları dövdüğü iddiası ile doğru olmayan ihbarda bulunduğu, yeterince maddî yardımda bulunmadığı" kusurları yüklenmiş ise de, kadının bu yöndeki iddialarını toplanan deliller ile ispat edemediği, erkeğin sosyal inceleme raporunda bu yönde anlatımlarda bulunduğu, erkeğin sosyal inceleme raporundaki beyanlarına göre erkeğe kusur yüklenemeyeceği, bu nedenle Mahkemece erkeğe yüklenen bu kusurların gerekçeden çıkarılması gerektiği, Mahkemece erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları (son tartışmada eşinin yakasından tutma) karşısında kadının Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen ve istinaf edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlarının (erkeğe hakaret ettiği, kayın validesini istemediği, eşinin davranışları karşısında kadın sığınma evine gideceğini söylediği) yanında kadının eşini aşağıladığı, bu kusurun da gerekçeye eklenmesi gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu, olayların akışı karşısında davacı - davalı kadının da dava açmakta haklı olduğu, kadının davasının da kabulü gerektiği, Mahkemecec kadının davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilmesinin isabetli olduğu, ancak Mahkemenin kusur belirlemesinin yukarıda izah edildiği şekilde düzeltilmesi gerektiği, erkeğin davasında verilen boşanma hükmünün istinafa konu edilmeksizin kesinleştiği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin bu davada verilen boşanma hükmünün kesinleşmesi ile birlikte sona erdiği, bu durumda kadının asıl davası boşanma yönünden konusuz kaldığı, bu sebeple Mahkeme kararının kadının asıl davasındaki boşanmaya, yargılama giderleri ve vekâlet ücretine dair kısımlarının kaldırılmasına, konusuz kalan dava nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, asıl davanın konusuz kalması sebebiyle yapılan yargılama giderlerinin haklılık durumuna göre erkekten tahsiline, kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, Mahkemece bu hususta verilen karar ve hükmedilen nafaka miktarının isabetli olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu, kadın lehine yoksulluk nafakasına ve tazminata hükmedilemeyeceği, manevî tazminat isteyen erkeğin az kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ve evlilik süresi dikkate alınarak erkek yararına uygun miktarda manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile birleşen davadaki boşanma hükmü, birleşen davada harç, yargılama gideri, vekâlet ücreti, velâyet, kişisel ilişki, tedbir ve iştirak nafakası istinafa konu edilmeksizin kesinleştiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin kusur belirlemesi, manevî tazminat talebinin reddi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kusura ilişkin gerekçesinin yukarıda gösterilen şekilde düzeltilmesine, gerekçe değiştiğinden yasa gereğince istinafa konu edilen bölümler yönünden yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf konusu yönlerden kaldırılmasına, birleşen davada boşanma hükmü istinafa konu edilmeden kesinleştiğinden davacı- davalı kadının boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı davalı kadın yararına dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleşmesi tarihine kadar geçerli olmak üzere aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, erkeğin manevî tazminat talebinin kısmen kabulü 10.000,00 TL manevî tazminatın davacı- davalı kadından alınarak davalı- davacı erkeğe verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadın tarafından yapılan 132,00 TL posta giderinin erkekten alınarak, kadına ödenmesine, kadın yararına 9.200 vekâlet ücretine, erkeğin sair istinaf başvurusunun esastan reddine.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, erkeğin ağır kusurlu olduğunu, müvekkilinin fiziksel ve psikolojik şiddet sonrasında sığınma evine yerleştiğini, çocukların bakımı için erkeğe destek verilmesinin af anlamına gelmeyeceğini, sosyal inceleme raporunun dosya kapsamında yer alan bir rapor olduğunu ve kusur değerlendirmesi yapılırken göz önüne alınması gerektiğini, erkeğin resmi makamlar önünde verdiği beyanların delil niteliğini taşıdığını, müvekkili yararına yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının oluştuğunu, çocuklar yönünden iştirak nafakasının üst sınırdan belirlenmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kadının davasında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi, erkeğin davasının kabulü, müvekkilinin reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile müvekkili aleyhine hükmedilen manevî tazminat ve ortak çocuklar için hüküm altına alınan iştirak nafakasının miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu bir davranışının ispat edilemediğini, kadının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, bu kapsamda müvekkili aleyhine yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, manevî tazminatın miktarının düşük olduğunu belirterek kadının davası yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi, kusur belirlemesi, manevî tazminatın miktarı, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların boşanma davalarının kabulü koşullarının, kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminatların koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkek yararına manevî tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı, kadının davasında yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinden kimin sorumlu tutulacağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.... kadın vekilinin erkeğin boşanma davasının kabulüne ve iştirak nafakalarının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.